• DOLAR 34.47
  • EURO 36.572
  • ALTIN 2926.111
  • ...

Ben, âlemlerin Rabbine inanan, yalnız ona kul olan ve Muhammed Aleyhisselamın ümmetinden olan biriyim” diyen her Müslüman, O Rabbe kul olma şuuru ve O Resule ümmet olma şerefi ile insanlık âleminde en yüksek şahsiyete ulaşma ve en şerefli kimliğe sahip olma yolundadır.

Bir Müslümanı şahsiyetli kılan, diğer insanlardan üstün tutan, akıllı ve şerefli kılan onun inancıdır ve bu inancın gereklerini yerine getirmek ve değerlerini yaşamaktır. Bir inanç yaşandığı sürece “insanı insan eder, belki de insanı sultan eder.”

Bu sultanlığı elde eden kimse; ancak nefsin heva ve hevesini dizginleyebilecek, içinden gelen şeytani duyguları söndürecek, kötü tutku ve heveslerinin kölesi olmaktan kurtulmuş olacaktır.

Mümin kendisini İslam`dan uzaklaştıracak şeylere tamah etmemeli, çirkin şeylerin tiryakisi olmaktan Allah`a sığınmalıdır. Çünkü bu tiryakilik, müminin İslam`ın yasaklarını çiğnemesine ve tekrar kötülüklerin tuzağına düşmesine sebep olur. Ve gün gelir ki mümin, bu yasakları değerlerine ve hayatına mal olsa bile savunmaya başlar.

Mümin, önüne çıkan hayırlı işleri yapmakta kararsız ve şüpheci olmamalıdır. Hayırlı işlerde kimsenin sözüne aldırmadan acele etmelidir. Ancak, kötülüğünü bildiği işleri yapmamak üzere kararlı olmalı ve kötülüklere yaklaşmamalıdır. Sonunda pişman olacağı işleri yapmaktansa hiç yapmamak onu daha çok sevindirmeli ve mutlu etmelidir.

Yine mümin kişi, söz verdiği zaman sözünde durmalı ahdine sadık kalmalıdır; dünyalık kayıplara aldanarak verdiği sözü bozmamalı, yerine getiremeyeceği sözleri vermemelidir. Verdiği sözden cayan kimse, menfaat temin etse bile münafıklıktan kurtulamaz.

Dinimizin ayrılmaz unsuru olan insafa sahip çıkmalıyız, insaflı olmak lazım. Bilmeliyiz ki “insafı olmayana insaf edilmez”  ve “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” Unutmayın ki insafsız ve merhametsizler, mazlumlar üzerinde zulüm işlemeye mahkûm olurlar.

Mümin, olaylara uzlaştırıcı ve yapıcı olarak yaklaşmalı; bir olayın sonucunu düşünmeden asla karar vermemelidir. Kızdığı zaman şeytanın sesine, kışkırtmalarına kulak vermemelidir. Çünkü enaniyet duygularınız kabardığında şeytanın kölesi olmaktan kurtulamazsınız. Bu durumda, küçücük bahaneleri büyüterek geri dönüşü olmayan olaylara kurban gidersiniz. Peygamberimiz, bu konuda: “Hasmını yenen pehlivan, kızdığı zaman nefsine hâkim olandır.”(Buhari, No:1999)

İslami şahsiyet kazanmanın en önemli yolu; bir Müminin size karşı yaptığı hatayı küçük görmeniz, yine size yapmış olduğu iyiliği büyük görmeniz ve minnetle takdir etmenizdir. Bunun aksine sizin başkalarına karşı işlediğiniz hataları büyük, yaptığınız iyilikleri ise küçük görmenizdir. Bu durum kibrinizi kırar, ahlâkınızı güzelleştirir ve size şahsiyet kazandırır.

İyilik adına yaptığınız her harekette aktif olunuz. Zira işiniz, şahsiyetinizi gösterir. Bu açıdan asla şeytanın tembellik tuzağına düşmeyiniz. Bilmiş olunuz ki şahsiyetli Müslüman, hayatın kaynaklarına can veren kişidir.

İnsana ve insanlığa hizmet ediniz. İnsan olana Allah için hizmeti görev biliniz. Ve Allah`ı seven insanları Allah için seviniz. Allah`ı sevmeyeni; Allah`a, resulüne ve müminlere düşmanlık edenleri sevmek ve onlara değer vermek insanlığa zulümdür, Allah`ın gayretine dokunmaktır.

Hiçbir zaman inancınıza, değerlerinize ve insanlığa hakaret edenlerle birlikte olmayınız. Hatta az dahi olsa onlara meyil etmeyiniz. Başkalarının inancına değerlerine hakaret etmeyiniz ve sizin inancınıza hakaret edilmesine de asla izin vermeyiniz.

Kur`an-ı Kerim, İslami şahsiyet kazananları şöyle takdir eder: “İnanıp yararlı işler yapanlar ve Rablerine saygıyla boyun eğenler var ya, işte onlar cennetlik olanlardır. Onlar orada ebediyen kalanlardır.” (Hud: 23)

Bu takdire ulaşabilmek için dini ve ahlaki değerlerimize sahip çıkmamız gerekir. Eğer dinimiz aziz olursa biz de aziz oluruz; ama dinimiz zelil olursa biz de zelil ve rezil oluruz. Dinimize sahip çıkmak; onun emrettiği ve izin verdiği her şeye kucak açmak, men ettiği ve haram kıldığı şeylerden de sakınmak, uzak durmaktır.

Yolunuzun hak, şahsiyetinizin pak, dünya ve ahirette yüzünüzün ak olması dileğiyle…