İKTİSAT AYRI BİR ŞEY, CİMRİLİK AYRI BİR ŞEYDİR
İslam, cimriliği kötü ve çirkin görmüş, iktisadı ise gerekli ve uygun görmüştür. Her konuda vasatı/orta yolu tavsiye eden İslam, harcama hususunda da orta yolu yani iktisadı tavsiye etmektedir. Kur'an-ı Kerim, bize örnek göstermek için Lokman aleyhisselamın diliyle oğluna yaptığı nasihati, şöyle haber vermektedir:
(Oğulcuğum)! "Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz (savurgan) olma. Yoksa (sonra) pişman olur, açıkta kalırsın." (İsra, 29)
Yine müminlerin güzel vasıflarını anlatırken Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Onlar, harcadıkları zaman ne israf ederler ne de kısarlar; (harcamaları) bu ikisi arasında dengeli ve orta bir yoldur." (Furkan, 67)
Böylece vasat ve dengeli bir yolu tavsiye eden İslam, hemen hemen bütün emir ve yönlendirmelerinde bu anlayışı esas almaktadır. Hatta ibadetlerde dahi bu normu bulmak, aşırılıktan kaçınma tavsiyesini görmek mümkündür.
İnsanın tasarruf konusundaki ihtirasını kabul eden İslam, bu duygunun kişide ruhi bir dengesizlik halini meydana getirmesini engellemek için, zekât gibi zorlayıcı yaptırımlarla kişiyi cömertliğe alıştırırken, nafile tasadduk, hibe, vakıf ve hediye gibi hayırlarla da bu duygunun fertlerde kökleşmesi için nefisleri tezkiye gerekliliğini öngörmüştür. Bundan dolayıdır ki, Kur'an'da infak ile nefsi arındırma birbiriyle irtibatlandırılarak anlatılmaktadır:
"O ki malını infak ederek arınır" (Leyl, 18) Ancak elde bulunan her şeyin dağıtılmasını da İslam tebzir (savurganlık) kategorisine sokmakta ve hoş karşılamamaktadır. Bu da olayın diğer aşırı tarafıdır ki, bundan sakınmak gerekir.
Bazı kişilerin aklına şöyle bir soru gelebilir: "İnsan, karakter olarak cimri yaratıldığı halde, bu cimrilik vasfı niye Kur'an'da eleştirilmektedir? Ayrıca insanlar arasında nice cömert kişiye rastlamak mümkündür. Bu nasıl izah edilebilir?"
Bu soruya şu şekilde cevap verilebilir: İnsanın tabiatında cimrilik vardır. Çünkü insan, muhtaç bir varlık olarak yaratılmıştır. İhtiyaç sahibi ise ihtiyaçlarını gidermek ve bu gereksinimlerini giderecek araçları kendi yanında tutması ve istediğinde rahat ulaşabilme arzusu, tabii bir duygudur. Ama kişinin cömert olması kendi dışında, harici birtakım sebeplerden dolayıdır.
İnsan, bazen övüldüğü, bazen şeref duyduğu ve bazen de uhdesinde bulunan dini bir vecibeyi/farzı yerine getirmek için infakta bulunmak ister ve bununla rahatlar. Kişinin zekât, sadaka vermesi gibi tutum ve davranışlar göstermesi bu sebeptendir. Yoksa insan, yine de hakikatte cimridir. (Fahreddin Razi, 21/63)
Bu özellikleri tabiatımızdan söküp atmak mümkün görünmese de ona ayarlayıcı, dengeleyici bir özellik vermek mümkündür. "(mal ve servet) Toplayıp bir yerde yığmakta olanı (cehennem kendine çeker). Gerçekten insan, pek hırslı yaratılmıştır. Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verilip iyilik dokunduğunda ise pinti kesilir." (Mearic, 18-21)
Sonuç olarak İslam, insanın hidayet ve imani gayretiyle sahip olacağı iktisat gibi bazı güzel özelliklerle muttasıf olacak kişileri cimrilikten istisna etmiştir. Demek ki cimrilik ayrı bir şey, iktisat ayrı bir şeydir. Bunları karıştırmamak lazım:
"Ancak namaz kılanlar, namazlarına devam edenler, namazlarını koruyanlar, mallarında muhtaç ve mahrum için belli bir hak olduğunu kabul edenler, ceza gününün doğruluğuna inananlar, Rablerinin azabından korkanlar, ırzlarını koruyanlar, emanete ve ahidlerine riayet edenler, şâhitliklerini doğru yapanlar müstesna, onlar böyle değildir." (Mearic, 22-34)