• DOLAR 34.541
  • EURO 36.477
  • ALTIN 2879.199
  • ...

Muhterem aileler ve sevgili çocuklar!

Milli eğitime bağlı olarak bir eğitim yılını daha geride bırakıp tatil dediğimiz bir hayat ortamına girmiş bulunuyoruz. Bir bayram tatilini de geçirdik, geçirmek üzereyiz. Ancak hayat devam ediyor. Günler geceler durmadan ömrümüzden kesip alıyorlar.

Aslında mümin hayatının bazı parçalarında özellikle ibadetlerde ne erteleme ne de tatil diye bir şey yoktur. Örneğin beş vakit namazın tatili olmaz. Hakeza Cuma namazı, Ramazan, Bayramlar ve Hac gibi ibadetlerin ne erteleme ne de öne alma gibi bir imkânı vardır. Zamanında yapılmazsa kazaya kalır.

İşte Rabbimizin kelamı Kur'an-ı Kerim'i okuma ve temel ahlaki bilgiler de bu minvalden bir ibadet ve temel kültürümüzdür. Zira bizim dinimizde ilim öğrenme süresi, beşikten mezara kadar kesintisizdir. Bunun ne yaşı var ne de tatili vardır.

O halde kısa süreli de olsa bu yaz tatilini fırsat bilerek boş bulduğumuz her zaman dilimini değerlendirip bereketli kılmaya çalışalım. Yavrularımızın iyi bir ahlak ve din eğitimi alması için cami, kuran kursu ve medrese gibi dini eğitim kurumlarına gönderelim, yönlendirelim. Okul eğitimiyle ilgili gösterdiğimiz hassasiyeti dini eğitimleri için de gösterelim.

Şayet imkânımız varsa her birimiz hem kendi çocuklarımızı hem de komşu ve yakınların çocukları için en kıymetli zamanımızı ayıralım. Bilelim ki; dünyada bundan daha hayırlı bir iş yoktur. Zira toplumun kurtuluşu ve ıslahı buradadır. Bizim saadetimiz ve iflahımız buradadır.

Kur'an'ın olmadığı yerde, Kur'an kültürünün hâkim olmadığı mekânlarda ve Kur’an’dan bir şeylerin bulunmadığı kalplerde hayır yoktur. Huzur, mutluluk ve güven yoktur. Zira peygamber-i Zişan'ımız öyle buyurur: "Kalbinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kimse, harabe olmuş (içinde kimsenin barınmadığı yıkık dökük) ev gibidir." (Tirmizi, Nesei)

Bir gün adamın biri, peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: "Ya Resulellah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir?" diye sordu. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam: "Konup göçen kimdir ya Resulellah?" diye sorunca, "Kur'an'ı baştan sona kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayan kimsedir" buyurdu. (Tirmizi)

"Kim ilim tahsil etmek için bir yola koyulursa, Allah da onu cennete götüren bir yolu kolaylaştırır. Allah'ın evlerinden bir evde toplanıp da orada Allah'ın kitabını okuyan, onu kendi aralarında ders yapan bir cemaat yoktur ki, Allah onlara sekineyi, rahmetini indirmiş olmasın. Allah'ın rahmeti onları kaplar, melekler onları kuşatır ve Allah, kendi katındakilerin yanında överek onlardan bahseder." (Müslim, Ebu Davut, Tirmizi) 

"Bir gün Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem, mescitte halka halinde oturmuş insanlara sohbet ederken üç kişi çıkageldi. Bunlardan biri halkada boş bulduğu bir yere hemen oturuverdi; ikincisi de onların arkasında oturdu. Üçüncüsü ise arkasını dönüp gitti. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem, boşalınca: "Dikkat edin şu üç adamın misalini size haber vereyim: Birincisi Allah'a sığındı; Allah da onu sığınmasına aldı. İkincisi de hayâ etti; Allah da ondan hayâ etti. Diğeri ise yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi." (Buhari, Müslim, Tirmizi)

Evet! Bu hadisi şerif, bizim Kur'an'a karşı görev ve sorumluluklarımızın dersini veriyor. Ya Allah'ın koruması olan Allah'ın evlerindeki ders halkalarına sohbetlere katılacağız, çocuklarımızı gençlerimizi bu halkaların içine katmak için onları cami, Kur’an kursu ve medrese gibi ıslah mekânlarına göndererek onlarla birlikte kurtulacağız ya da Allah korusun bundan yüz çeviren adam misali, Allah'ın korumasından çıkmış olacağız.