• DOLAR 34.538
  • EURO 36.441
  • ALTIN 2877.76
  • ...

Kuşkusuz fıtri olarak her insan büyük değerlere sahip olmak ve yüksek mertebelere çıkmak ister. Ancak bunlara erişmek için büyük bir çaba ve gayret gerekir. Özellikle ilim gibi büyük değerlerin yolu, çile, cefa ve meşakkatlerle döşelidir. Bu zorluğu görüp arkasındaki saklı yüce değeri göremeyen gençler, çoğunlukla yarı yolda dökülüyorlar.

İşte bu zorlu ve çileli yola çıkanların yolda kalmasının en önemli sebeplerinden biri de bilinçli bir yöntem belirlemeden ve doğruya yönlendiren birisinin kılavuzluğu olmadan yola çıkmalarıdır. Kontrolsüz ve hazırlıksız şekilde yola çıkmanın kötü sonuçlar getirmesi muhakkaktır. Bu sonuçların en kötüsü öğrencinin ilmini tamamlamadan yarı yolda bırakmasıdır.

İlmini yarım bırakmanın en büyük sebebi, ilmin karmaşasıdır. İlim talibinin neye nerden başlayacağını yani öncelik ve sonralık tertibini karıştırmasıdır. İşte bu karmaşanın nasıl ortaya çıktığını, sebeplerinin neler olduğunu ve çözüm yollarını dikkatlice incelediğimiz zaman şu sonuçlara varıyoruz:

Matbaanın gelişmesiyle birlikte ilme ulaşmak, yeni bilgilerden hızlı bir şekilde haberdar olmak daha kolaylaştı. İnternete ulaşmak ise devrim niteliğinde bir etki yarattı. Artık bir tıklama ile dünyanın kütüphanelerine ulaşabilirken kitaplara fazla ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu durum ciddi bir araştırmaya engel olduğu gibi, tembelliğe de neden olmaktadır.

Kitaplar da sırf dekor olsun diye satın alınır oldu. Okumak niyetiyle kitap alan öğrenciler de ne yazık ki, ya kitabın kapağının renginden ya da kitap yazarının internette dolaşan kayıtlarından ve reklamından etkilenerek alıyorlar.

İşte bu tarz seçim ile alınan kitaplar, üç beş sayfa okunduktan sonra, tam istifade edilmeden kenara kaldırılıyor ve yeni bir kitaba geçiliyor yahut yeni bir ders serisi gören ilim talebesi hemen ona başlıyor. Böylece yeterli bir altyapısı olmadığından hiçbir şey anlamadan izlediği dersler sadece zamanını ondan çalıyor. İşte böyle bir çalışmanın meyvesi, karmaşa olarak karşımıza çıkıyor.

Şu halde henüz yolun başında iken sağlam bir altyapıyı oluşturmak gerekir. Sağlam bir altyapıdan kastımız herhangi bir ilim dalının başlangıç konularını iyice öğrenmektir. Bu başlangıç konuları tam öğrenilmeden daha derin konulara girmeye çalışmak, ileride karşımıza ilmi bir kargaşa olarak çıkabilir ve bizi çıkmaza sokabilir.

İyi bir altyapı oluşturmadan ilerlemek, üzerine eklenen yeni bilgilerin tam anlaşılmamasına neden olabilir. Hatta belki beş, belki on yıl sonra büyük hayal kırıklığına uğramaya sebep olabilir. Zira verilen bunca emeğin sonucunu görememek insanı derinden etkiler. İyi bir altyapı oluşturulmadan öğrenilen bir ilim veya birikim, en ufak bir sallantıda yıkılabilir.

Şu halde, Her şeyden önce, henüz yolun başında iken hedefi iyi belirlemek gerekir. Hedef belirlemek yöntem belirlemekten önce gelir. Zira hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez. İnsanın kendini tefekkür etmesi, niçin yaşadığını ve nasıl biri olarak ölmek istediğini düşünmesi, onu bir hedef koymaya teşvik eder. İşte bu, insanın hayatı için genel bir hedef olacaktır.

Bir öğrenci ilim öğrenmeye başlamadan önce, "Bu ilimle ne hedefliyorum?" sorusunu kendine sorması gerekir. Çünkü hedeflenen şey belki de bu yoldan elde edilemeyecek bir şeydir veya elde etmenin kişiye faydadan çok zararı olacaktır. Mesela, nefsi tezkiye yapılmadan ilim öğrenmek kişilik bozukluğunu getirebilir. Bu kişilerde bir süre sonra insanlardan bir teveccüh bekleme ahlakı oluşur; bu da onu gittikçe kibirli bir insan haline getirir.

Kişi, kendisini yükselten şeyin ilim olduğunun farkındadır, fakat hedefin yanlış seçilmesi bu ilmin Allah tarafından verildiğini unutturur. Bu da cennete giden yolu kolaylaştırmanın aksine, cehenneme giden yolu kolaylaştırmasına sebep olur. Hedefi doğru belirlemek, hem düzgün bir yolda kararlılıkla gitmeye hem de o yoldan istifade edip hayırlar elde etmeye sebep olur. Vesselam.