• DOLAR 34.646
  • EURO 36.408
  • ALTIN 2912.758
  • ...

Gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulan çeşitli yolların en belirginlerinden biri de falcılıktır. Daha çok baht, uğur ve talihi, genel olarak da gelecekte olacak şeyleri anlamak için birtakım garip yollara başvurarak bunlardan anlam çıkarma ve kişilik okuma işine fal; bu işi yapmaya da falcılık, gelecek zamanda vuku bulacak olayları haber vererek gayb sırlarını bildiğini iddia edene de falcı, medyum denir.       

Falcılık çok eski toplumlardan beri kullanılagelen bir meslektir. Cahiliye Arapları, bir yolculuğa, bir savaşa, bir ticarete, evlenmeye yahut herhangi önemli bir işe teşebbüs edecekleri zaman üç zar (veya üç ok) çekerler yahut kuş uçururlardı. Bu zar veya okların birinde, "Rabbim emretti", yahut "yap" diye emir; diğerinde "Rabbim nehyetti" veya "yapma" diye nehiy kelimeleri yazılı olurdu; biri de boş bulunurdu.

Birisi torbaya elini sokar, zarlardan birini çeker, emir çıkarsa yaparlar, nehiy çıkarsa yapmazlar, boş çıkarsa bir daha çekerlerdi. Kur'an-ı Kerim, bunu şiddetle nehyetmiş ve şeytanın işi olarak niteleyip yasaklamıştır: "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili putlar ve fal okları şeytan işi olan birer pisliktir; bunlardan kaçınınız ki, kurtuluşa eresiniz." (Maide, 90)

Günümüzde yaygın olan fal çeşitlerinden biri de modern cahiliyenin itibar ettiği yıldız falıdır. Gökteki burçlardan yola çıkılarak yapılan bu falcılığın aslı, Sabiiler denilen yıldızperestlere dayanır. Sabiiler, gökyüzünü on iki burca taksim etmişler ve eflâkten yalnız tapındıkları ve heykellerini diktikleri "sabi" gezegenlerin durumlarına göre, yeryüzünde meydana gelecek olayları bildireceği iddiasıyla yıldızlarla ilgili birtakım hükümleri yazmışlardır.

Dinimizin kesinlikle haram kıldığı falcılık, bir çeşit (sözde) gaybtan haber verme sanatı olarak bilinir. Hâlbuki Kur'an-ı Kerim; müteaddit ayeti kerimelerde Allah'tan başka hiç kimsenin gaybı bilemeyeceğini, peygamberler ve melekler dahi kendilerine vahiy edilmedikçe gaybtan haber verme imkânına sahip olamadıklarını açıkça bildirmektedir. 

"Ey peygamber (müşriklere) de ki: göklerde ve yerde olan gaybı, Allah'tan başka bilen yoktur." (Neml, 65) "De ki: Size Allah'ın hazineleri benim elimdedir demiyorum, gaybı da bilmiyorum." (En'am, 50) "Eğer gaybı bilseydim, daha fazla hayır yapardım." (A'raf, 188)

Falcılık kebair günahlardandır. Kendilerine Arraf (yorumcu), kâhin veya medyum denilen falcıları ve bu falcılara gidip fal açtıran, onlara inanan veya destekleyenleri Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem, ağır bir dille kınamış ve kâfir olmakla nitelemiştir: "Kim bir arrafa gidip de ona bir şey sorarsa, (onu tasdik etmezse bile) kırk gecelik namazı kabul olmaz." (Müslim, Selam 125) 

Yine başka bir hadisi şerifte de şöyle buyurmaktadır: "Kim bir kâhine gider, dediklerini doğrularsa; şüphesiz ki o, Muhammed'e indirilmiş olanı (Kur'an'ı) inkâr etmiş olur." (Ahmed b Hanbel, II/ 408)

Eski cahiliye toplumlarında falcılık daha çok Arraf ve Kâhinler tarafından yapılırdı. Günümüzde ise, Modern cahiliyenin güdümünde kendini aydın sanan sahtekâr bir kesim tarafından yürütülmektedir. Her gün birtakım gazete ve televizyon kanalları, yıldız falı hurafesiyle insanların kaderi hakkında yorumlar yaparak milletin inancıyla alay etmektedir.

Bunların yaptığı, bilimsel olarak da hiçbir dayanağı olmayan bir kepazeliktir. Saçmalık ve aldatmadan ibaret olan bu asılsız yorumlar, okuyucuların inançlarını bozduğu gibi ruhsal dengelerini olumsuz yönde etkilemekte, toplumsal huzuru bozup insanlar fitne ve fesada neden olmaktadır. İslam âlimleri bu tarzdan hükümler çıkarmaya kalkışmanın küfür ve şirk olduğu hakkında ittifak etmişlerdir.

Bunun yanında insanın, girişmek istediği önemli bir iş için, uzman kişilerle istişare yaptıktan sonra istihâre yapması meşrudur, hatta sünnettir. Bunun, İslam'da yasak edilen falcılık ve kehanetle hiçbir alakası yoktur. (Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili,  c. 7,  s. 5208)