• DOLAR 34.632
  • EURO 36.77
  • ALTIN 2907.918
  • ...

İslam hukuku, hayatın tüm alanlarında olduğu gibi, aile kurumunda da düzensizliği, başıboşluğu kabul etmeyen bir kurum olarak ön görür. Bu itibarla, her sosyal kurumda olduğu gibi, aile içinde de hiyerarşik düzenle işleyen bir düzen ve intizamın olması gerekir. Bu düzeni ailede birinci derecede erkek, ikinci derecede de kadın sağlar.

İslam, bu yetki ve sorumluluğu, birinci derecede erkeğe vermiştir. Ancak kadın da ikinci dereceden sorumludur. Erkek ailenin iaşesi için evin dışındaki işlerden sorumlu iken, kadın da evin içindeki işlerden sorumludur. Evini temiz tutması, eşyasını temiz kullanması, eşinin ve çocukların elbiselerini yıkanması ve yemeklerinin hazırlanması gibi işler, kadının yapması gereken işlerdir.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurur: "Hepiniz çobansınız, hepiniz mahiyetinizde bulunanlardan sorumlusunuz. Amir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuklarının çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizin (hak ve hukukundan sorumlusunuz." (Buhari ve Müslim)

Hadisi şerifte, sorumlu olan kimseyle sorumlu olduğu şeyleri çoban-sürü benzetmesiyle anlatmaktadır. Çoban saflığı ve samimiyeti temsil eder. Güttüğü koyunlara derin bir şefkat ve merhamet besler. Onların en güzel otlaklarda yaymaya çalışır. Su içme zamanı gelince onları sular. Dinlenme zamanı gelince uygun bir yere yatırır. Kurda kuşa kaptırmaz.

Yönetici kimse emri altına verilen kimselere, merhamet ve şefkatle yaklaşmalı, tıpkı çoban gibi iyi duygularla sahip çıkmalı, bunların Allah emaneti olduğunu düşünerek hak ve hukuklarını gözetmeli gerek insani ve gerek sosyal haklarına korumalıdır, yapamadığı işlere zorlamamalıdır. Bir hayvana dahi gücünün üstünde yük yüklememelidir.

Aile reisi aile fertlerini mutlu etmeyi hedef almalıdır. İnsanın mutlu olması her şeyden önce, iyi bir din kültürü almasıyla mümkündür. Bu sebeple aile reisi idaresi altındakilere öğrenilmesi farz olan bilgileri öğretmeli veya öğrenmelerine müsaade etmelidir. Sonra onları en iyi şekilde yedirip giydirmeli, en iyi meskenlerde yaşatmaya gayret etmeli ve onların birbirleriyle iyi geçinmelerini sağlamak için adil davranmalıdır.

Bir kadın kocasına karşı sorumlu olduğunu düşünerek evini imkânları ölçüsünde en güzel şekilde tanzim etmeli, kocasının haklarını korumalı, malını israf etmemeli, sırrını ifşa etmemeli ve ona her türlü ihanetten sakınmalıdır. Onun önemli bir görevi de çocuklarını iyi bir Müslüman olarak yetiştirmeye çalışmak, bilgi, görgü, eğitim ve öğretimleriyle ilgilenmektir.

Şu hâlde, aile düzeninin huzur ve mutluluğunu sağlanması için, herkes üstlendiği görevi layıkıyla yerine getirmesi gerekir. Evin hanımı beyine karşı samimi ve sadık olmalı, namus ve iffetini korunması, görev ve sorumluluklarının başlıcasıdır. Eşlerin Mutlu bir hayat sürebilmeleri için bu görevleri kusursuz yapmaya çalışmaları gerekir.

Kur'an-ı Kerim, eşler arasında olması gereken münasebeti ve yakınlığı, çok çarpıcı bir örnekle tasvir ediyor: "Onlar (eşleriniz) sizin için bir elbisedir, siz de onlar (eşleriniz) için bir elbisesiniz." (Bakara: 187). Yani elbise nasıl insanın ayıp ve kusurlarını örtüyor, sıcak ve soğuktan koruyorsa eşi de öyledir. Onu haramlara girmekten, fitneye düşmekten o derece korur.

Sonuç olarak mutlu bir hayat yaşamak için yukarıda belirttiğimiz gibi hukuki olarak eşler arasında olması gereken vazifelerle birlikte bir de müsamaha ve fedakârlık anlayışı olmalıdır. Mesela kadın evin dışında çalışmak zorunda değildir, ama eşine yardımcı olmak Aileye katkı sağlamak amacıyla çalışabilir. Çalıştığı zaman bu bir yardımlaşma ve fedakârlıktır.

Hakeza erkek de ev içi işlerde eşine yardımcı olması bir fedakârlıktır. Bu tür davranışlar muhabbet ve kaynaşmayı daha da artırır. Nitekim peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, eşlerine yardımcı olur, onlarla birlikte iş yapardı. Yine malı ile onu destekleyen Hz. Hatice annemizi ömrünün sonuna kadar hep iyilikle yad ederdi.