• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İnsanı tarif eden iki dili vardır; kal dili, sözle kendini ifade etmesi ve hal dili, tutum ve davranışları ile kendini ifade etmesi. Bu iki dil arasında tenakuz, çelişki olmayınca kişilik net olarak ortaya çıkar. Ama çelişki olduğu zaman kişilik de karmaşık ve ne olduğu bilinmez, güven de vermez.

İyiliği emretme, kötülükten sakındırma gibi davet misyonunu yüklenen insanlar, evvela söyledikleri konusunda iyi örnek olmalı ve üsluplarına dikkat etmelidirler.

Söyledikleri şeyleri hayatlarında yaşayıp yaşamadıkları hakkında önce bir kendilerine bakmalı, sonra işe başlamalıdırlar.

Çoğu zaman muhatabın üzerinde, sözden daha çok yaşama, davranış ve uygulama etkili olur. Davetçinin hayatında dava ettiği şeyler gözükmüyorsa söylediklerinin doğruluğuna kimseyi inandıramaz. Hatta muhatabın fitneye düşmesine bile sebep olabilir.

Bununla alakalı Hasan el Basri şöyle der: “İnsanlara sözlerinden önce uygulamanla, fiilinle nasihat et. Davetçi, bir şeyi emir ve tavsiye etmek istediğinde kendi nefsinden başlar ve önce kendisi onu yapar. Bir münkerden de sakındırmak istediğinde önce kendisi ondan sakınır. Marufu emreden birisi olduğun zaman, onu kendisi yaşayıp uygulayanlardan ol; Münkeri de sakındıranlardan olduğunda, ondan sakınanlardan ol; yoksa helak olursun.”

(Ahmed bin Hanbel, ez-Zühd 360)

Bir Müslüman, hakkı tavsiye ve bâtıldan sakındırma faaliyeti esnasında etkili olabilmesi için, gündeme getirdiği bir konuda az bir şeyle yetinmeyip o konuyu en çok sahiplenen biri olmalıdır. Bir davetçinin kendi nefsini eğitmeye güç yetirmesi, başkalarını eğitmeye onu ehil kılar.

Kimin de nefsi, kendisini esir almışsa, başkalarına etkili olması mümkün değildir.

Bir hatibin etkili olabilmesi için, sözünün özünü desteklemesi, haline tercüman olması gerekir. Cami, hal diliyle durmadan namaza davet eder.

Müezzin ise bu davete namaz vakitlerinde tercüman olur.

Bir mümin de ahlakıyla örnek insan olduğu zaman, çevresindekileri hal diliyle durmadan İslam’a davet eder. Onlara bir şeyler söylediğinde dili haline tercüman olur, sözüne etki üstüne etki katar. Haramdan sakınmayan birinden takva dersi dinlenilmez.

Salih amel işlemeyenin de ibadet teşvikleri etkisiz kalır.

Bir davaya en çok zararı, ona düşman olanlardan daha fazla, onu kötü savunanlar, onu kötü temsil edenler verir. Eğer bugün milyarlarca insan, İslam’dan mahrum yaşıyorsa, Müslümanların kendine yakışır bir şekilde İslam’ı yaşamamalarındandır.

Bazı insanlar vardır ki, kendileri pek konuşmazlar, onların yerine amelleri, icraatları konuşur. Onların duruşu, yürüyüşü ve hatta sükûtu dahi bir vaaz ve nasihattir. İnsanlar onların sözlerinden daha çok hayatlarından ve davranışlarından etkileniyor.

İnsanlar Allah’ın dostlarını görünce Allah’ı, peygamberi ve ahiretlerini hatırlıyorlar. En etkili tebliğ yolu, insanın benimsediği, temsil ettiği hayat tarzıdır.

Kişi, söyledikleriyle uyumlu bir yaşantı içindeyse, onun çok söz söylemesine ihtiyaç kalmaz. Çünkü o, hal ve tavırlarıyla konuşmaktadır. Yaşadığı güzel ahlâk ve takvalı hayatı, onun en etkili sözcüsü durumundadır. Albenisi olan malların müşterisi çok olur.

Dünyanın en kötü bir ürünü, iyi bir ambalajla rahatlıkla pazarlanabilir, ona bolca müşteri bulunabilir. Dünyanın en değerli ürünü de çok kötü bir ambalajla müşteriden mahrum edilebilir.

Çok lezzetli bir yemeğin, kalitesine uygun bir tarzda değil de meselâ üstü başı kirli bir garson tarafından çok kötü bir şekilde masaya konulması o yemeğin beğenilme şansını sıfıra düşürür.

Haklı olmak yetmez; hakka sahip çıkıp, hakkıyla hakkı savunmak gerekir. Haklılığımız ve hakkı hâkim kılmak için iyiliği emretmemiz de yetmez; batılı yaşayarak bu görev yerine getirilirse, yine haksız duruma düşeriz. Böylece yalnız kendimize değil, aynı zamanda davamıza da haksızlık etmiş oluruz.

Kimi zaman savunduğumuz hakikate yanlış temsilden ve kötü örnek olmaktan dolayı, o hakikatin bir daha yüzüne bakamayacak kadar insanların nefretini celp etmiş olabiliriz.

Bilelim ki, yaşamadığını söyleyen kişi, sadece kendini anlatmış olur.

Rabbim sözü özü bir olanlardan eylesin.