• DOLAR 34.539
  • EURO 35.966
  • ALTIN 3005.541
  • ...

Türkiye’de baş döndüren bir gündem değişikliği yaşanıyor. Bir konuyu tartışmak veya sonucuna ulaşmak bazen 24 saati bile almıyor. Salı günü meclis grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, PKK’nin İmralı’daki başı Öcalan için "Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun" çıkışı deyim yerindeyse gündeme bomba gibi düştü.

Bahçeli, TBMM’nin açılışında DEM’li milletvekilleriyle tokalaşmış ve bu tokalaşma DEM merkezli çevrelerde ‘Yeni bir çözüm süreci’ beklentisi oluşturmuştu. Öcalan çıkışıyla afallayan DEM’liler Bahçelinin açıklamasını olumlu bulan bir açıklama yayınladı. Ancak Kandil, her fırsatta ovada rahat siyaset yaptıklarını belirttiği güdümündeki DEM’liler gibi düşünmüyordu.

Kandil’deki PKK yöneticisi Helin Ümit, Bahçeli'nin 'Öcalan' çıkışı hakkında "MHP'nin grup toplantısında öyle sözler söylendi ki; "bakın işte biz istiyoruz ama PKK istemiyor veya Öcalan istemiyor" deyip kesimleri karşı karşıya getirme oyunu var. DEM Parti'yi tartışıyorlar, sanki planın önemli bir ayağıymış gibi. DEM Parti'yi mevcut durumundan uzaklaştırarak Milli Mutabakat mı dersiniz, Milli Siyaset mi dersiniz, ona eklemleme stratejisi var. Derler ya bir taşla iki kuş vuracaklarını düşünüyorlar. Böylece PKK'nin bittiğini ilan etmek istiyorlar." diyerek aşağıladığı DEM’lileri uyardı, ayrıca muhatabın Öcalan olmayıp Kandil olduğunu ve Kandil’in silah bırakmayacağı mesajını verdi.  

Kandil’in bu açıklamasından birkaç saat sonra, Bahçeli’nin açıklamasının üzerinden ise 24 saat henüz geçmişken gerçek bomba Ankara Kahramankazan’da patladı. TUSAŞ’a yönelik bu saldırı sonrası beş kişi hayatını kaybetti, 22 kişi de yaralandı. Saldırı, Türkiye’nin tam bağımsızlık iradesine kanlı bir mesajdı. Saldırganlar PKK’liydi ancak planlayanlar belli ki darbeci ABD ve siyonist teröristlerden başkası değildi.

Devletin, PKK tehdidini bertaraf etme çabası, yıllardır PKK’yi kendi emelleri için besleyip kullanan emperyal güçleri ciddi şekildi rahatsız etmişti. Gelecek planlarını bozacağı endişesiyle ivedi alınmış bir kararla yapılmış kanlı bir saldırıyla mesaj veren ABD, taşeronu PKK'ye silah bıraktırmayacağını alçakça bir yöntemle ilan ederek Kandil’i teyit etmiş oldu.

Kahraman ünvanının 15 Temmuz sonrası verildiği Kazan’da bulunan TUSAŞ’a saldırının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BRICS zirvesine katılmak üzere Tataristan'ın başkenti Kazan'a indiği güne denk getirilmesi ise ayrıca manidar. Bu isim benzerliği tesadüf olamaz. Bu mesaj doğrudan Türkiye’nin BRICS topluluğuna katılma isteğine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’aydı. Yani bu kanlı saldırıyla ‘PKK’ye yaklaşma’ derken diğer yandan Türkiye’ye ‘BRICS’e üye olma’ mesajı verilerek deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurulmuş oldu.

15 Temmuz hain darbe sonrası Türkiye’nin ABD’yle olan müttefiklik bağı karşılıklı düşman profilinde. Türkiye her ne kadar NATO içerisinde önemli bir güce sahip olsa dahi sahip olduğu bu gücün kendi topraklarına yönelik düşman tehdidini bertaraf edecek iradeyi ortaya koymadığının farkında. Ayrıca AB’nin yarım asırdır kapısında beklettiği Türkiye’yi almayacağı da bilinen bir gerçek.. Bu gibi sebepler, ‘Tam bağımsızlık’ mücadelesi veren Türkiye’yi; istilacı hegemonik şer güçlerden arınmaya ve ‘Ekonomide Paylaşımcı’, ‘Uluslararası Yönetimde Adil’ alternatif küresel güç merkezleri arayışına sevk ediyor.

TUSAŞ saldırısı; bir yıldır Gazze’de soykırım yapan haçlı siyonist terör ittifakının savaşı genişleterek tüm bölgeyi ateş çemberine dönüştürme hevesinin Türkiye’yi de yakacağına kanaat getirilmesi sonucu başlatılan ülke içi sorunları bitirme ve birliği sağlama girişimine yönelik bir adımdı.

Unutulmamalıdır ki siyonist-haçlı ittifakının; dil, ırk, mezhep ayırımı yapmamakla birlikte sadece Müslümanlara değil aynı zamanda tüm insanlığa düşman olduğu Gazze’de kanıtlanmıştır.

Bu saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.