• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Kim ne derse desin, 7 Ekim bir milattır ve HAMAS’ın başlatmış olduğu eylem meşrudur. İlk günden itibaren “HAMAS haklı ancak sivillere yönelik eylemi kabul edilemez” diyenler haklı değil. Çünkü HAMAS, en direk sivilleri hedef almıyor. Ancak hâlâ HAMAS’ı suçlamaya devam edecekseniz siyonist kanunlara göre 16-65 yaş aralığında bulunan, kadın erkek herkesin asker olarak tanımlandığını biliyor olmalısınız..

Filistin topraklarına Avrupa’dan Asya’dan hatta Afrika’dan getirtilen Yahudiler, Filistinlilerin evleri yıkılarak sürüldüğü arazileri üzerine inşa edilen konutlara yerleştiriliyor ve adına yeni yerleşim yerleri deniyor. Ve bu kemirgen sömürgeciler yerleştikleri evlerin, arazilerin Filistinlilerin katledilerek ya da sürülerek zorla alındığını çok iyi biliyorlar.

Bildikleri için de gerek uzun namlulu silahlar taşıyarak gerekse de sözde asker-polisleri eşliğinde korunaklı dolaşıyorlar. Bu Yahudi topluluğun yüzde doksanı, kendini üstün ırk gören ve düşünsel anlamda da siyonizm idealinin gerçekleşmesini arzulayarak terör rejimine tam destek veriyor. Şimdi bu siyonist ideali taşıyanlara gönül rahatlığıyla sivil denilebilir mi? Adamlar Filistin topraklarına çökmek için gelmişler.. Bunun başka bir açıklaması yok!

Sonra şöyle bir gerçek var ki; HAMAS, siyonistlerin, batının ve yerli taşeronlarınca sözü edilen çocukları öldürmemiştir ve öldürmez de. Bunu 7 Ekim saldırısı sonrası konser alanında bulunan Yahudilerle yapılan röportajlar zaten ele veriyor. HAMAS’ın saldırısı sonrası bölgeye gelen siyonist askerlerin dünyaya farklı anlatmak için Yahudi ırkdaşlarını ve çocuklarını öldürdükleri ve hatta kadınlara tecavüz ettiklerini anlattılar kameralara.. 

Diğer yandan HAMAS hareketi saldırsın ya da saldırmasın, siyonist israil’in yapmadığı bir şey mi ki katliam ve zulümler!

1917’den 1948 yılına kadar terörist örgütlerle yaptığı yüzlerce katliam var.. 1948’den 2023’e kadar ise sözde devlet olarak en vahşi cinayetlerle katliam ve soykırım yapmaktan geri durmadı Siyonist işgalci rejim…

Savaşın 35’ci günündeyiz.. Yüzde 75’i çocuk ve kadınların katledildiği 13 bin civarı insan can verdi atılan tonlarca kimyasal bombalarla.

Şu ana kadar yapılan ateşkes çağrılarına Amerika ve batılı ülkeler hep şu cevabı verdiler: “Ama israilin kendini savunma hakkı var!”

Yani aslında amaçları Kassam Tugaylarının 7 Ekim’de yaptığı eylemde nasıl israil’in sözde o “Yenilmez ordu” algısını kırdığı ve haşa her şeyin istihbaratını alır dedikleri Mossad ve CIA’nin çuvallama rövanşını almanın mesajını dünyaya vermek istiyorlar.

Gelinen aşamada halkların meydanlarda en sert protestolar yapmasını, boykotlar uygulamasını umursamıyorlar.

Çünkü HAMAS’ın 7 Ekim saldırısı “Batı yenilmez” algısını çok güçlü bir şekilde yıktı. Bu yıkım küresel anlamda inşa ettikleri ve dünyayı yönettikleri kuruluşların işlevsizliğini ve kendi zulüm sistemlerinin yıkılışını hızlandıracağı endişesiyle açıktan siyonist vahşete fiili ve askeri anlamda destek veriyorlar.

Bu şaşkınlığı üzerinden yeni yeni atmaya çalışan ABD, açıktan destek verdiği siyonist vahşetin ortağı olmakla birlikte eskiden olduğu gibi yine arabulucu rolünü büründü.

Siyonist rejimin iki devletli bir çözüme bile yaklaşmadığı halde hamisi ABD’nin HAMAS’sız bir çözüm peşinde koşması kötünün iyisi değil, şeytanca bir stratejiyle aslında siyonist rejimin Filistinsiz israil projesine hizmet ediyor ama anlayana..

Ancak öyle ya da böyle derhal ateşkes kararı alınmalı, Gazze’ye yönelik katliamlar durmalı ve savaş sonlandırılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki nasıl ki Gazze halkı demek, direniş demek ve direniş demek de HAMAS demek ise Batı Şeria, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın muhafızları, murabıtları direnişin evlatlarıdır.

Türkiye’nin Filistin devletine garantör ülke olma fikri çok önemli ve anlamlıdır. Ancak arabuluculuk rolünün kazandıracağı ivmenin ötesinde Türkiye, 15 Temmuz darbe mimarı ABD’nin “HAMAS’sız çözüm”üne olumlu bakmayacak kadar geçmişten ders çıkarmış olduğu ve aklı selim hareket edeceği kanaatimi koruyorum.

Yani sözün özü şu; Batılı ülkeler, kendinizi kandırmayın ve batı penceresinden bakanlar bu safsataya kanmayın; Çünkü kurulacak Filistin devleti HAMAS’sız olmaz. “

Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff-8)