• DOLAR 34.66
  • EURO 36.374
  • ALTIN 2929.58
  • ...

“Ne umutla geldik koca şehire

Allah sonumuzu hayır getire

Alacaklı haciz koymuş Bekir'e

Hadi gel köyümüze geri dönelim…” diyerek devam eder 90’ların trend şarkısı.. Şarkı sözünü yazan ve seslendiren sanatçı Ferdi Tayfur. Büyükşehirlerdeki yaşam zorlukları karşısında köye dönüşe dikkat çekiyordu. Yıl 2023.. Köylerin, ilçelerin, küçük şehirlerin adeta boşalarak büyükşehirlerde toplaştığı bir zaman dilimini yaşıyoruz. Göçü tetikleyen nedenlerin başında daha iyi, rahat ve konforlu bir yaşama kavuşmak var. Televizyon dizileri, sosyal medya etkisi, filmlerdeki abartılı yaşam biçimleri, kolay para kazanma yollarının gerçek hayatta da kolay olduğu hülyasına kapılanları büyükşehirlere çekmiş adeta.

Okuyan okumayan, meslek sahibi olan olmayan herkesler doluşmuş durumda büyükşehirlere. Üstüne Suriye ve Ukrayna savaşından kaçan sivillerin de gelmesiyle büyükşehirler, sürekli artan nüfusu kaldıramaz oldu. Özellikle de İstanbul, artan nüfusla birlikte yüksek kira fiyatları ve hemen her gün çarşı pazar, giyim, ulaşım ve bilumum insani ihtiyaçlara zam gelmesi ve en önemlisi de zaman israfı trafiği, şehri oturulamaz kılıyor. Üstüne bir de aldığı oyların hakkını vermeyip hizmette kusurlu CHP’li İBB’nin dünya başkentleri arasında bulunan İstanbul’a karşı liyakatsizliği karşısında dünyanın gözdesi şehirde yaşamak çok çok zorlaştı.

Başta İstanbul’da yaşayanlar olmak üzere köyünde evi toprağı olup da sürebilen, büyükşehirlere göç edip yüksek kira, eğitim, ulaşım, giyim ücreti derken adeta karın tokluğuna çalışan insanlar, oturup çok ciddi düşünmeliler. Bu insanların köylerine dönme kararı almaları, başta kendi aileleri olmak üzere bütün bir memlekete hayırlı ve de karlı bir hizmette bulunmuş olacaklarını bilmeliler.

Çünkü bir tarım ülkesi olan Türkiye’de şu anda tarım ve hayvancılıkta verim oldukça düşük. Köyler hızla boşalıyor. Köyde doğup büyüyen bir genç, takip ettiği film, dizi ve özellikle de sosyal medyanın etkisiyle tarlasını süreceğine, hayvancılık yapacağına şehre inip çalışarak izlediği filmlerdeki gibi bir hayat sürebileceği hayalini kuruyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bin bir hayalle büyükşehire çalışmaya gelen genç adam, şehirde ya bir lokantada, ya bir inşaat firmasında haftanın altı günü günde on, on beş saat çalışarak aldığı ücretle ancak ay sonunu getirebiliyor. Şimdi köyünde kendi tarlasını sürüp, hayvanını güden ve kimseye muhtaç olmayan mı efendi, yoksa köyünü, toprağını bırakıp başkasının avucuna mahkum ay sonunu zor getiren mi efendi? Siz karar verin…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) verilerine göre 1927 yılında nüfusun 3 milyon 306 bini il, ilçe merkezinde, 10 milyon 342 bini ise köy ve beldelerde yaşıyordu. 2009 yılında il, ilçe merkezlerinde yaşayanların sayısı 54 milyon 807 bin kişiye çıkarken, köy ve beldelerdeki nüfus ise 17 milyon 754 bin kişiye indi. 2022’de açıklanan TUİK verilerine göre ise 85 milyondan sadece 5,7 milyonu köylerde yaşıyor ve bu 5,7 milyonun çoğunluğu da yaşlı insanlardan oluşuyor. Acı bir tablo maalesef…

2003’te Ak Parti hükümetine bağlı Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığının "1000 köye 1000 tarımcı" projesi, köye dönüş için iyi bir başlangıçtı ancak projeye maddi anlamda yeterince destek verilmemesi ve iş bilmez bürokrasinin öngörüsüzlüğü sonucu akim kaldı. Biraz araştırınca, projenin tanıtımı için de sanatçı Ferdi Tayfur’un çağrıldığını ve “Hadi gel köyümüze geri dönelim” şarkısını seslendirdiğini öğrendim.  

Köye dönüş konusunda hükümete, belediyelere büyük görevler düşüyor. Köye dönmek isteyenlere cazip teklifler sunulmalı. Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı, Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı gibi bakanlıkların insanı önceleyen sosyal devlet anlayışı çerçevesinde köyüne dönecek insanlara yönelik çok cazip projeler ortaya koyabilmelidir.

Belediyelerin, ahlaksızlığa kapı aralayan toplumu ifsad eden konser ve benzeri etkinliklere, sözde sanatçılara milyonlar akıtacağına, insanlara, memlekete ve dahi tüm insanlığa fayda sağlayacak projelere imza atmalı, elini taşın altına koymalıdır. Hatta belediyeler köye dönüş konusunda yapabilecekleri hizmetler konusunda kanuni anlamda yükümlülük altına alınmalıdır.

Ev taşıma ücretinden tutun tohum, gübre, mazot desteğiyle birlikte hayvan hibesine, toprağı olmayana kiralık da olsa toprak tahsis etmeye kadar. Cazip birçok imkan sunulmalı ki büyükşehirlerde yaşayan yüzbinler hatta milyonlarca insan rızık endişesi taşımadan köyüne dönme kararı alabilsin.

Politik anlamda giderek sözü dinlenir bir ülke pozisyonuna yükselen Türkiye’nin birçok alanda gelişmekle birlikte kendi silahını, tankını, insansız hava araçlarını üretme kabiliyetine kavuştuğu gibi tarım ve hayvancılıkta da ithal etmekten kurtulup ihraç edebilecek seviyeye ulaşabilir. Türkiye bu potansiyele sahip bir ülke.. İktidar, ivedilikle yerel yönetimleri de yükümlülük altına alacak şekilde köye dönüş projesi başlatmalıdır. Böylelikle büyükşehirleri rahatlatma, boşalan köyleri işler hale getirerek huzurla yaşam alanları oluşturma, envai çeşit tarımı ve hayvancılığı canlandırarak ülke ekonomisini kalkındırabilir. Ve bu köye dönüş projesi eğer ki aldatmasız, liyakatli yöneticilerin ısrarcı takibinde olması halinde bunun, ülkeyi medeniyetler seviyesine ulaştırma konusunda önemli bir adım olacağından kimsenin şüphesi olmasın.