• DOLAR 32.897
  • EURO 35.167
  • ALTIN 2456.626
  • ...

Baş döndüren bir seçim atmosferi var. Herkes kazanmak için çabalıyor. Kimisi hakkaniyetli çalışırken, kimisi yalan ve iftiralarla gününü geçiriyor, kimi de boş vaatlerle dikkat çekerek oy toplamaya çalışıyor.

Diğer yandan öyle anket firmaları var ki parayı kim basarsa seçimi kazanacağını gösteren özel çalışılmış sonuçları çarşaf çarşaf yayınlıyor.

Bir de kimi gazeteciler var ki savunduğu zihniyetin kazanması için öyle objektif davranıyormuş pozisyonlarına girer ki inanamazsınız. Misal, Uğur Dündar.. Halkçıyım diyerek kuru soğanla seçim odaklı PR çalışması yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun saati 12 bin dolar olan özel jetle Adıyaman’a gitmesini eleştiren Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a çıkışan kendine objektif Uğur Dündar “…Ne yapsaydı? Ankara'dan İstanbul'a yürüdüğü gibi, yaya mı gitseydi?..” diyerek savunmaya çalıştı. Nerede tasarruf, nerede halkçılık.. Tutarlılık bunun neresinde. Kuru soğan edebiyatı yapıp özel jetle seçim çalışması yapmak da nedir? Kılıçdaroğlu özel jete binemez mi, elbette binebilir. Ancak mütevazi gösterdiği kendi mutfağından kuru soğanlı halka seslenişte “ben de sizden biriyim” imajı verip ardından saati 12 bin dolar olan özel jete binmek, geceliği 100 bin dolar olan otel odasından halka seslenmek dürüst bir davranış olmasa gerek.

Sürekli yalan atarak oy devşirmeye çalışan siyasetçiler de hemen kendilerine belli ederler, hatta bazıları itirafta bile bulunurlar.

İtiraf etmek zorunda kaldıklarında ise sarıldıkları argümanlar bellidir; Kemal Atatürk kem, cumhuriyet değerleri küm, olmadı icraat olarak bir de heykel diktiler mi, seçmen ikna edilmiştir, mesele bitmiştir. Belli bir kitle var bu zihniyete oy verenler ve değişmezler, hatta değişmeleri teklif bile yapılamaz dinazor inadına sahipler. 

Bu tip siyasetçilere oy veren seçmenin her seçim dönemi bir önceki seçimde kandırıldığını unutmuş numarası yaptığını da bu kitleyle girilen tartışmalardan anlarsınız.

İsterseniz şuanda zihniyetin başını çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu biraz tanıyalım.

Kılıçdaroğlu’nu batırdığı SSK yıllarından biliyoruz. 3 Eylül 2010'da "Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım" diyen Kılıçdaroğlu 15 Temmuz 2016’da darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nda olmasına rağmen tankların arasından geçerek Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine geçti. İnsanlar taklara karşı durup şehid olurken o, ekran karşısında kahvesini yudumluyordu. Daha sonra gazetecilerin, "Siz 15 Temmuz gecesi tankın önüne neden çıkmadınız?” sorusuna "İyi de tank getirselerdi, nerede tank?" diyerek ‘pişkinliğin bu kadarına da pes’ dedirtti.

Kılıçdaroğlu’nun o kadar çok gafı var ki yazmakla köşe bitmez. Hele vaatleri.. Dinlerken inanmak istersiniz gerçekten sağlam bir icraatla mi gelecek diye ama boş. Geçtiğimiz günlerde çıktığı bir tv kanalında “300 milyar dolar kaynak buldum, temiz para” diye bir vaatte bulundu. Tam sevineceksiniz çok iyi bir para, birçok açığı gediği kapatır, Türkiye biraz rahatlar diye ama sevincinizi kursağınızda bırakacak lafı yapıştırıyor. “Uyuşturucu baronlarının parası…” temiz para dediği uyuşturucu baronlarının pis parasını bu necip millete hizmet için kullanmayı normal görüyor. Peki, bu millet kirli parayla aşına haram katar mı? Vaadi bu! Vizyonu bu..

Mesela CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel vardır, kandırdığı seçmenleri ona güvenip onu vekil seçtirmiştir ama o ise onlara verdiği bedava traktör vaadini gerçekleştirmemiştir. Bunu soran gazeteciye de pişkin pişkin bunun bir seçim sürecinde öylesine söylenmiş bir söz diye itiraf etmiştir. Görüntülerini internete ‘özgür özel bedava traktör’ yazdığınızda izleyebilirsiniz. Mecliste zaman zaman pankartlarla açıklama yaptığında izlemelisiniz, ‘tam bir pazarlamacı’, ‘çok iyi bir satıcı’ bile dersiniz.  

Mesela Ekrem İmamoğlu’nun belediye seçimleri öncesi kimseyi işten çıkarmama sözü vardı ama geldiği gibi İBB’den 13 bin 312 kişiyi başka partili diye kapı önüne koydu, 44 bin 912 kişiyi ise yandaş kadrodan işe aldı. Geldiğimizde zam yapmayacağız diyen İmamoğlu, iki yılda suya beş kez zam yaptı. İstanbullu İspark’a para ödemeyecek dedi geldiğinde zam yaptı. Öğrenciye bedava yapacağız dediği toplu ulaşıma zam yaptı. Daha nelere zam yapmadı ki, saymakla bitmez. İstanbul’un en büyük meselesi trafik sorunu. Her dönem gelen belediye başkanı bu sorunu çözmek için bir şeyler yapar ama İmamoğlu bu soruna dair bir şeyler yapmadığı gibi basın ve medyanın önünde temel atmama törenleri düzenledi. Geçen sene kar yağdı İstanbul felç oldu, kaç gün kendine gelemedi. Şimdiler de ise hizmet etmediği İstanbul’u bırakmış, Kılıçdaroğlu’nun vadettiği cumhurbaşkanı yardımcılığı için o şehir senin bu şehir benim dolaşıyor.

Bir diğer cumhurbaşkanı yardımcılığı hayaliyle Kılıçdaroğlu’nun yollara düşürdüğü isim Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş. O da çıkmış bir ilin meydanında ateşli ateşli konuşuyor "Kandil, 6'lı masanın işini zora sokacak açıklamalar yaparak bu temiz sayfayı bozmak istiyor. Net bir şekilde söylüyoruz Kandil'i de başlarına yıkarız, Kandil'e de karşıyız, PKK'ya da karşıyız!" diyerek seçmenine yalan söylüyor. Çünkü cumhurbaşkanı olacağı hayaliyle yaşayan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi ziyaret ettiğini, HDP eşittir PKK olduğunu ve nihayetinde HDP’nin ittifaka destek olacağını gayet iyi biliyor. Seçmen görmüyor mu, görüyor elbette. Ama CHP seçmenini aptal yerine koymaktan çekinmiyorlar maalesef. CHP seçmeni de her seçim dönemi geldiğinde inanmak istediği vaatlere kanıp farklı yalanlarla avutulmaktan kendini alamıyor maalesef…

CHP ve türevlerinin her seçim dönemi vaatlerine baktığınızda genel itibarla halkın cebine yansıyan uçuk ekonomi vaatleri olduğunu görürsünüz. Bununla seçmenin dikkatini çekmek, fikrini değiştirmek ve kendilerine oy kullandırtmaktır amaçları. Ancak seçim sonraları neredeyse hiçbir vaatlerini yerine getirdiklerini göremezsiniz. Hatta oy istedikleri seçmenin mahallesinden dahi geçmezler. Şaşmadan ve aksatmadan yaptıkları tek hizmet ise şehrin meydanlarına heykel dikmektir. CHP’nin kalesi konumundaki İzmir için koca bir köy tabiri kullanılmasının hikmetini şehre girip biraz dolaştıktan sonra anlıyorsunuz. Konsere eğlenmeye yani ifsad hareketlerine oluk oluk paralar akıtılırken iş halka hizmete gelince duruyor CHP Belediyelerinde…