• DOLAR 34.661
  • EURO 36.373
  • ALTIN 2929.745
  • ...

Coğrafyamız uzunca bir süredir Amerika’nın işgal, katliam ve sömürü hegemonyası çerçevesinde şekilleniyor. 2001’de Afganistan’a başlatılan “Haçlı savaşı”nın hâlâ bile devam ettiği bir zaman diliminde yaşarken, Irak’ın petrollerini gasp etme amaçlı işgalle Müslüman halklar arasına ekilen fitne tohumları, yeşerip milyonların ölümü ve İslam beldelerinin tahrip edildiği bir tabloyu acı ve ızdırap içerisinde seyrediyoruz. Her ayağa kalkmaya çalıştığımızda darbe yediğimiz, yaptırımlara maruz kaldığımız kendi topraklarımızda bizi bizden görünenler ile vurdular, başarılı oldukları diyarlarda tüm kazanımlarımıza çöktüler, heba ettiler.

İngiliz ve Fransızların harita üzerinden çizdiği İslam coğrafyalarının sınırlarını bugün evanjelist siyonistlerin yönetimindeki Amerika, operasyonel güç kullanma, askeri ve ekonomik yaptırımlar, darbeler, bukalemuna çevirdiği rejimler ve daha türlü desiselerle şekillendirmeye çalışıyor.

Şimdi ise büyük hedefleri, projeleri faaliyete geçirmenin telaşındalar. Yüzyıl önce İngilizlerin Filistin’e yerleştirdiği siyonistlerin 1948’de kurduğu yıkılası rejim, Amerika’nın devraldığı işgal ihalesiyle sözde “Yüzyılın Anlaşması” çerçevesinde tamamlamak hedefindeler.

Ancak bu öyle kolay değil ve projeyi yürüten siyonist evanjelistler de bu zorluğun farkında. Evanjelist siyonist projenin nihayete ermesi hem “büyük israil projesi”nin gerçekleşmesi demek olacak, hem de Amerika’nın dünya üzerinde küresel tek güç olarak hakimiyetini koruması olacağından; din, ekonomi, siyaset gibi hayatın akışını ilgilendiren tüm ayrıntılar düşünülerek büyük bir titizlikle adımlar atılıyor, taşlar yerinden oynatılıyor.

İslam ülkelerine, Müslüman halklara ve değerlerimize yönelik saldırı, gasp ve tahribatı ana hatlarıyla ifade edecek olursak…

* İşgalci israil, 71 yıldır gasp ettiği yüzde 85’lik Filistin topraklarını mesken ve yurt edinirken, kalan yüzde 15’lik Filistin’in dört bir yanında işgal, katliam, alıkoyma, sürgün gibi her türlü Yahudileştirme faaliyetlerini açıktan yürütüyor!

* İslam ümmetinin birleşebileceği umudu beslenen ülkeler ve dahi tüm imkanlarına saldırı yolu ile olmadı kültür erozyonuyla, olmadı ahlaksızlık üretip yayarak, olmadı darbe ya da işgalle çalışamaz, düşünemez, hareket edemez hale getiriliyor!

* Amerika’nın, elçiliğini Kudüs’e taşıması ve işgalci israilin 1967’de işgal ederek 1981’de ilhak ettiği Golan Tepeleri’ni tanıması!

* Körfez ülkelerinin başını çektiği kimi Arap ülkelerinin İslam’a ve mukaddesata ihanet ederek Müslüman halklara ait zenginliği evanjelist siyonistlere peşkeş çekmeleri ve bu şer yapının taşeronu olarak İslam beldelerinde ifsat çalışmalarında bulunmaları!

* Suriye iç savaşının küreselleştirilmesiyle beraber şer güçlerin savaşın sürmesi için verdiği çaba ve ülkenin üçe bölünmesi hedefiyle birlikte Amerika’nın ülkenin bir bölümünde oluşturduğu devasa üsler ve paramiliter güçlerin yarın Türkiye ve İran’la birlikte tüm bölgenin başına bela olma potansiyeli taşıması!

* Arap baharının başladığı ülkelerde gerek mevcut rejim ve gerekse dış müdahalelerle bahar kışa dönüştürüldü! Amerika’nın ve güdümünde tuttuğu Sisi cuntasının destek verdiği General Hafter’in Libya’da meşru hükümete yönelik saldırıları ve süren çatışmalar Arap baharının kışa dönüştürülmesine sadece bir örnek.

* Meşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yle layık olduğu bir İslam ülkesi olması beklenen Mısır, öncelikle Filistin’e dayanak olacak ve tüm çevre İslam beldeleriyle iyi ilişkilerin yanı sıra birlikte hareket etme potansiyeli taşıması işgalci israilin güvenliğine ve Amerika’nın bölge politikalarına halel getireceğinden Sisi cuntasına darbe yaptırıldı. Lojistik destek evanjelist siyonistlerden, finansal destek körfez ülkelerinden sağlandı.  

* Silah ve petrol tüccarlığını çıkardığı savaşlar ile sürdüren Amerika; kendi kıtasında bulunan Venezuela dahil ezeli sözde düşmanı Rusya’nın(hedef Müslümanlar olunca birleşiyorlar) alan kapmaması, Çin’in baskın bir açılımda bulunmaması, Akdeniz’de ya da dünyanın bilmem neresinde çıkan ve çıkacak gaz ile petrolden pay kapma gibi çıkar faaliyetleri ayrıca sürdürüyor!

* Düşman profilde gördüğü İran’a ambargo ve yaptırımlar uygulayan evanjelist siyonist zihniyetli Amerika; İran’a Irak, Yemen ve Suriye’de göz yumarak alan açma ve çatışma zemini oluşturma ve ardından aynı peygambere iman eden farklı mezhep ve düşünceye sahip tarafları düşmanlaştırma politikası başarılı oldu!

* Türkiye’yi İslam dünyasına öncülük yapabilecek bir kapasitede gören evanjelist siyonistlerin yönettiği Amerika, yıllarca müstemleke olarak gördüğü Türkiye’nin verdiği tam bağımsızlık mücadelesini sabote ediyor. 15 Temmuz’da hain darbenin arkasında olan Amerika, şimdi Türkiye’nin silahlanmasına, kendini savunacak S-400 füzelerini almasına karşı çıkarak F 35 uçaklarını vermem tehdidinde bulunuyor, yaptırımları uygulayacağını belirtiyor!

* Amerikan dışişleri bakanlığı sözcüsünün yenilenen İstanbul seçimleri için Türkiye’nin içişlerine karışacak kadar pervasızlaşan “Not ediyoruz” tehdidi evanjelist siyonist aklın CHP zihniyetine göz kırpan ancak Türkiye ile ilgili çok yönlü kirli hesaplarının olduğunu açık ediyor.

Maddeler uzatılabilir ancak şu gerçek bilinmelidir ki düşman uyumuyor ve 24 saat esaslı çalışıyor.