• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

       Hükümete yakın onlarca tv kanalı var. Genellikle buralarda arzı endam edenler de aynı kişilerdir. Bu değişmez müdavimlerin bir kısmı verilen görevi ifa ederler. Hatta icra ederler.

      Bunlardan biri de Cem Küçük`tür. Hükümetten yana tutumu! zaten herkesçe biliniyorken bunun yanında  bir de istihbarat ile ilişkisini deşifre etmekten çekinmeyen , pervasız, patavatsız, hatta küfürbaz bir adam!.  Edep ve adaba uyan bir programını görmedim ben bu itici, öteleyici ve üslupsuz herifin.

      Çoğu zaman “edilecek”, “yapılacak”, “hesabı görülecek” gibi icracı, buyurgan bir dil kullanmaktan da,  “İstihbarattan” bildiğini beyan etmekten de çekinmez.

      Hükümet ve istihbarata atfen yaptığı bunca tehdit ve talimat içeren üslubuna karşın, bu güne kadar ne hükümetten ne de istihbarattan bu adamdan beri olduklarına dair bir itiraz gelmedi. Doğal olarak zihinlerde “çok içerden bir adam” şöhretini kazanmayı hak etti. Hatta korkulan bir adam oluverdi.

      Aklıma bir zamanların Emin Çölajan`ı geldi. Oda dönemin istihbaratından aldığı bilinen haberler için “sabah masama kuşlar bıraktı” diyerek haber kaynağını teyit ederdi.

      Elbette her dönemin “kuştan haber alan” “kuşçu” gazetecileri vardır. Bunlar verilmek istenen mesajı verir, algılarla oynar, gündemi belirlerler. “İcranın” öncü kuvveti gibi toplumu yapılacaklara önceden hazırlarlar.

       Bildiğiniz üzere Cem Küçük, referandum sonrası süreci analiz ettikleri bir tv programında, Sayın Cumhurbaşkanı`nın bundan sonra yapacaklarını anlatarak “Mavi Marmara” üzerinden bütün Müslümanlara hakaret etti.  “ABD ve İsrail ile ilişkilere karşı olan kafadan manyaklar dedi.  “Erdoğan, FETÖ kavgasındaki gibi bu radikal İslamcıları tasfiye edecek, artık bu ilişki bitti. Erdoğan bunu iyi yapar. Bu Mavi Marmara`daki manyak kafalara güle güle. Tayyip Bey İsrail ve ABD ile ilişkileri yoluna koyacak işler yapacak” dedi. Öyle gaf falan yapmadı. Kendince bundan sonraki sürecin ana çerçevesini çizdi. Öncesinden, bağlı olduğu mahfillerde bu konuşmayı çok yaptıkları çok belliydi. Güya ABD ve İsrail ile normalleşme sürecinin işaret fişeğini attı.  Sonrası? Sonrası bu mesele gündemleşerek toplum ikna edilecek. Tabi bu normalleşme Müslümanlar anormalleşmeden gerçekleşemeyeceğine göre Müslümanları bir şekilde törpülemek gerekir.

      Faraza Hürriyet Gazetesi`nin bir yazarı veya CHP`den biri  bu sözleri sarf etmiş olsaydı, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hepimiz alışageldiğimiz üzere nasıl da esip gürlerdik haklı olarak.  Nasıl bir fırtına estirilirdi biliyor musunuz adamın başına. Ama bu meselede tık yok. Cılız birkaç ses… Üstelik adam! aynı ekranlarda daha şık kıyafetler de giyerek gardını bozmadan arzı endam etmeye devam ediyor.

      Diyebilirsiniz ki;  manyağın teki kendince tezviratta bulunmuş, büyütecek ne var bunda. Öyle ama öncesinden başbakanın Polis Haftası nedeniyle “Devlet kadrolarına ne FETÖ ne de başka bir yapının girmesine müsaade etmeyeceğiz” demesi,  son zamanlardaki bürokratik atamalarda tercihin daha seküler kişilerden yana kullanılması, hepsinden ötesi, Sayın Cumhurbaşkanı`nın El Cezire`ye verdiği mülakatta ABD ile ilişkileri geliştirmeye dönük bir temayül göstermesi, yumuşatılmış PYD söylemine sahip olması, yanı sıra İran`a ateş püskürmesi bizleri Cem Küçük`ün tezleri hususunda ciddi manada endişelendirmiştir. Ve bize “acaba!” dedirtmektedir.

      Aynı mülakattaki Arapların İran`ın Pers yayılmacılığına malzeme olacağı manasına gelen tezi de ayrıca başka bir sıkıntı.  Turancılığın Araplar arasında yayılacağına inanmak gibi bir şey.  Sorunların çözümünün bölge ülkeleriyle yakınlaşarak aşılabileceği Astana süreci ile görülmüşken, İran`ı ABD ağzıyla yayılmacı ilan edip,  ABD`nin emperyalist, yayılmacı, terörü himaye edici ve destekleyici tutumunu görmezden gelip Trump ile bir yakınlaşma temayülü göstermek, Obama`dan sonra yeni bir kandırılmanın kapısını sonuna kadar açacaktır. Malum aynı mülakatta “Obama bizi kandırdı” denildi.

       Kaldı ki ta başından beri söyleyedurduğumuz bir husus var; Müslüman coğrafyanın sulh ve selameti başta Türkiye ve İran olmak üzere bölge ülkelerinin ittifak ve ittihadı ile mümkün olur.  Bu rekabete dayalı politika, sahibini germekten ve yormaktan başka sonuç getirmemiştir/getirmez. Enerjilerini birbirlerini imhaya değil iknâya harcamalılar. Cem`in Küçük aklı kâr etmez…