Bir Şizofren Anlatmıştı

Yaz Günüydü. Nöbetleşe kalıyorduk okulda. İki kişinin yan yana geçemediği 2. kattaki odamda bir başımaydım. İki metre boyunda, gözleri kaymış, manasız bakan, dili peltekleşmiş ürküten bir adam belirdi kapıda. “Belgemi almaya geldim” dedi. Kaydı falan bile yoktu.

       Dili dolanarak "ben şizofrenim" diye söze başladı. Korkudan dizlerimin bağı çözüldü.

       "Adana'ya Pamuk işçisi götürüyordum. Taşerondum. Bir gün işçileri toplayıp soyunun dedim. Siz gavur olmuşsunuz. Boy abdesti alın ve namaza durun dedim. İki kişi bir araya gelse arkamda plan çeviriyorlardı."

       Pür dikkat dinlerken bir taraftan da nasıl kaçabilirim diye hesap yapıyordum.

         Devam etti:

       “Beni alıp memlekete getirdiler. Beni zorla eve ve doktora götürmeye kalkışan kardeşlerim, malımı-mülkümü almak için bana evrak imzalatma peşindeydiler. Komşuyla beni öldürme planları yapan babamı öldürmeye karar verdim. Silahımı almışlardı. Bir yerden silah temin edip bir iki gün takibe aldım babamı. Annem de yemeğime zehir katacaktı. Yemeklerini hiç yemedim. Eşim ‘öleyim de başkasıyla evlensin’ derdindeydi. Bir gece ben yataktayken hepsi birlikte üzerime çullanıp zorla doktora götürdüler. Doktor ilaç enjekte etti. Kendime geldim. Meğer ben şizofrenmişim. Tamamen evham ve kurguymuş. İlaç kullanınca dilim peltekleşiyor ve ağırlaşıyor. Ancak normalleşiyorum" diye bitirdi hikayesini.

      Nereye varacağımı soruyorsunuz. Son zamanlarda ekranlara abone olan "türedi" adamlar malumunuz. Ankara'nın “dar” ve “loş” bazı koridorlarından beslendikleri çok belli. Hazır bir metinden okur gibi aynı konuşurlar iktidar adına. Farklı bir sese asla müsamaha etmezler. Tek argümanları “milli menfaatler.” Irkçı, Kemalist, laik “gömleklidirler”. Onlara göre bütün dünya başımıza çorap örmeye çalışıyor. İsrail, Gazze'ye girerken hedef Türkiye'ydi. İran ve adamları Türkiye'nin kuyusunu kazıyor. ABD Ortadoğu'ya bizi kıstırmak için yığınak yapıyor. Rusya etrafımızı ateş çemberine dönüştürmek için Ukrayna'ya girdi. İran, israil'e 300 füzeyi elimizi zayıflatmak için attı. Yemen izlediğimiz derin stratejiyi(!) boşa çıkarıyor. Batı, Kıbrıs ve Yunanistan'a bizi vurmak için üs kuruyor, Akdeniz’e yığınak yapıyor. (Türkiye'deki ABD üslerine gülmeyin lütfen). Çin, Türk Devletleri Topluluklarını akamete uğratmak için Rusya’ya yanaşıyor. Fransa, Türkiye Yüzyılını boğmak için olimpiyatları sapkınlığa boğdu. Bangladeş hükümeti ile ilişkilerimizi bozmak için ayaklanma çıkardılar. Kalkınma Yolu Projemizi baltalamak için israil, Batı Şeria'da da yıkım yapıyor.

       Akla ziyan ne varsa... Yazmaya yer kalmadı. İran, israil ajanı kaynıyormuş. Bizde Heniyye'yi vuramazlarmış. Çünkü ajanları yokmuş.

      Hele israil elçiliğini kovun. İsrail'i de devlet tanımayın. HAMAS'a da silah verin. Varsa milis güçleriniz de Siyonistlere sadece bir tane mermi atsın. Bakın bakayım ne kadar ajanı varmış içinizde. Ajanlık için Heniyye'nin posterini indiren CHP ile Netanyahu'ya Selam Çakan Kandil-DEM bir başına yeter de artar bile.

      Petrolü ve bilumum ticareti bizden. ABD ve Avrupa başta olmak üzere, israil dostları ve Filistin düşmanları ile askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkimiz tıkır tıkır işliyor. Hal böyleyken israil aptal mı ki Heniyye'yi bizde vursun. Sadece İncirlik-Kürecik lojistiği bile israil ve ABD'ye altın kıymetindedir.

NATO üyesi biz, Avrupa kapısında 40 yıl bekleyen biz, Batı kültürünün gönüllü elçisi biz, şapkası için halkının kafasına çivi çakıp halen 40 gün 40 gece bunu kutlayan biz. Ama dünyanın tamamı başımıza çorap örüyormuş. Varın bu paranoyanın adını da siz koyun. AK Parti'nin gök kubbede bıraktığı birkaç hoş “sada” da olmamış olsa “yüz yıllık paranoya”nın hali pürmelali ortada.