• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Savaşı, Siyonist yularlı ABD’nin Rusya’ya dayattığını defalarca söylemiştik. Halkının yarısı Rus diğer yarısı da Rusça bilen Ukrayna’yı ABD’nin yularını tutan Siyonist akıl dizayn etti/ediyor. İç kargaşa ve darbe girişimlerini finanse etti. Seçimle gelen Rus yanlısı hükümetleri devirdi. Zelenski denen Yahudi asıllı bir pespaye oyuncuya cumhurbaşkanı rolünde dizi çektirdi. Halkı “komedi” üzerinden manipüle etti. Gün geldi dizideki komik cumhurbaşkanı bildik yöntemlerle cumhurbaşkanı yapıldı.

Yirmi yıllık plan tıkır tıkır işlemiş ve Rusya ile ayrışma Ukrayna’nın NATO hevesiyle bir savaşa dönüşmüş. Tabii Rusya’nın akılcı strateji geliştiremediğini; tarih ve kültür coğrafyasını konsolide edemediğini gördük. Hatta Putin’i savaşa iten ve sözde bu savaşı veren bir kısım Rus devlet adamlarının kripto olma ihtimali bile çok yüksek. Nitekim savaşın omurgasını oluşturan ve Putin’e ihanet eden Wagner lideri Prigojin savaşın gidişatını Rusya aleyhine değiştirmiştir. Rusya’nın arkasında gibi görünen Belarus’un da bir amaca matuf bir pozisyon aldığı ve zamanı geldiğinde Putin’e sırt çevireceği ihtimal dışı değildir.

Ukrayna’nın Rusya’dan koparılması veya Rusya’ya düşman yapılması, faraza Azerbaycan’ın Türkiye’ye düşman yapılmasından daha ağır bir vakıadır Rusya açısından.

Sür-git bir savaş ile Rusya’yı hadımlaştırma politikası ayan beyan ortadadır. Mevlut Çavuşoğlu defalarca ve öfke ile “Batı savaşın bitmesini istemiyor” demişti. Yüz binlerce Ukraynalının ölmesi ABD’ye yön veren Siyonist aklın umurunda bile değil. Kazanmayacak ve kaybetmeyecek kadar destek veriyorlar. Yıllara uzayan bu savaşla Ukrayna halkında Rus karşıtlığı üzerine inşa olmuş bir “milli duygu” ve bilinç inşa etmeye çalışıyorlar.

Hatta Rusya’yı bir nükleer silah kullanmaya bile isteye zorluyorlar. Ve bu hiç de ihtimal dışı değildir. Böylesi bir senaryoda yine İran ve Türkiye en büyük zararı görecektir. Bir “nükleer kaos”tan sonra ihdas edilmiş bir delil ile bizleri vurmaları pek zor olmayacak.

Bize uçuk kaçık gibi geliyorsa da “evanjelist paranoya”nın “tek dünya devleti” hayaline muhalefet edecek kaç ülke var, söyler misiniz? Rusya, Çin, İran, kısmen Türkiye ve izole edilmiş Kuzey Kore. Çin ticari pozisyonunu kaybetme endişesiyle sırtında yumurta küfesi taşıyor. İran’ın, Rusya gibi bir ülkenin desteği olmadan direnişini sürdürmesi çok zor gibi. Türkiye’ye “İslam dünyası lideri” pohpohlamasıyla zımnen İran karşıtlığı pozisyonunu pekiştirdiler. Kuzey Kore dünyada izole edilmiş durumda. Geriye Rusya kalıyor.

Putin’li Rusya süper güç dengesinde ve duruşunda komünist Rusya’yı aratmıyor. Ancak Rusya’nın bu duruşu tıpkı Türkiye’de olduğu gibi “güçlü lider”in varlığına bağlı. Rahatlatan ve devamlılığı sağlayan bir devlet aklı, mekanizması ve kadroları yok maalesef.

Bizimkisi bir seçime bakar. Putin ise bu savaş ile içeride ve dışarıda kan kaybediyor. Bir kasabasını düşüremeyen ABD, Saddam’ın ordusunu devşirerek elini kolunu sallayarak Bağdat’a girmişti. Finlandiya ve İsveç parlamentoları savaştan hemen sonra NATO’ya girmeyi reddederken arada ne olduysa çok kısa bir süre sonra iki parlamento da NATO’ya girme kararı aldı. Bakmayın “teröre destek” gibi gerekçelerle iç kamuoyunun teskin edildiği. Zaten bizi takmıyorlar. Hem girdikten sonra da terörü desteklemeyeceklerinin garantisi var mı? NATO’ya girmelerini dayatan ABD teröre alenen destek vermiyor mu?

Savaşın dengesi Ukrayna lehine değişiyor gibi. Son Zelenski’ye yakınlığımız da bunu gösteriyor. Zaten bir sıkışmışlık ve kuşatılmışlığa mahkum olmasaydı, Putin Türkiye’ye, savaşın gerekçesi olan NATO’ya düşünülen ülkeleri almasının bedelini ödetirdi.

Yani sonuç olarak Putin düşerse ya da Erdoğan seçim kaybederse dünyada ve özellikle coğrafyalarımızda dengeler ve coğrafyalar hiç de istemeyeceğimiz şekilde değişecektir.