• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nu dinledim birkaç kez TV kanallarında. Açık ve net bir şekilde şiddet ve silahı bir hak arama yöntemi olarak kabul etmediğini ısrarla beyan etti. Silah ve şiddet terörizmdir diyordu. Bundan daha barışçıl bir yöntem bilen varsa bize de söylesin?

 Parti programlarında silah ve şiddete başvurmaksızın özerklik, federasyon anadilde eğitim dahil her türlü fikrin tartışılabileceğini söylüyor. Bundan daha büyük düşünce özgürlüğü ve Kürd meselesine duyarlı bir söylem duyan varsa beri gelsin.

Biz benimsiyor olsak bile halkın rıza göstermediği hiçbir düşüncenin hayata geçirilemeyeceğini aksi halde halka zulüm olacağını savunuyordu. Bundan daha halkçı bir lider gören varsa Allah aşkına söylesin.

Seçim ve sandık dışında hiçbir yolla muktedir olunamayacağını şiar edinmişti adeta. Bundan daha demokrat ve vesayet karşıtı nasıl olunur siz söyleyin?

Bırakın bölünmeyi coğrafyalarımızın tamamının suni sınırlarının kaldırılması gerektiğini savunuyordu. Bundan daha kardeşane bir bakış duydunuz mu?

İnanç, kültür ve tarihi köklerimiz üzerinde yükselmeliyiz diyordu? Bundan daha dindar, muhafazakar ve milliyetçi bir lider gördünüz mü?

Her cümlesinin başına mahşer ve Allah’a hesap verme endişesini koyuyordu? Bundan daha inanmış gördünüz mü?

“Söylediklerimiz mutlak doğrudur demiyoruz. Başka doğruya inandırılırsak söylemimizi hemen değiştiririz” diyordu. Bundan daha “akılcı” bir söylem tanımıyorum ben.

Üstüne basa basa “Önce insan öncelik adalet” diyordu. Bundan daha devrimci bir slogan duydunuz mu?

İşte şiddete, silaha bulaşmamış, hakkında bir dava ve soruşturma açılmamış, iltisaklı olduğunu iddia ettikleri Hizbullah’ın da 20 yıldır bir tek eylemine şahit olunmadığı, 2012 yılında kurulmuş bu HÜDA PAR’ı başta CHP, İyi Parti ve dört prematüre ortağı olmak üzere Batı iltisaklı bilumum akademisyen, gazeteci ve siyasetçi ısrarla terörizmle, şiddetle ilişkilendiriyor. Şiddeti şiddetle red edip kimi müfterileri savcılıklara verdiği halde koro halinde “hayır canım sen istediğin kadar red et biz biliyoruz ki sen teröristsin” diyorlar.

Oysa aynı Millet İttifakı ve avanesi, neredeyse kırk yıldır elinde silah sizinle çatışan, 2023 bütçesi 4,5 trilyon lira olan ülkenizi on yıllık bütçeye denk gelen 40 trilyon lira zarara uğratan, 40 bin insanınızın ölümüne sebep olan, başta ABD, Avrupa ve İsrail olmak üzere bilumum düşmanlarınızla iş tutup sizi içeride ve dışarıda zayıflatan, geri kalmışlığınızın ve yoksulluğunuzun yegane sebebi olan bir örgütü alenen, apaçık, çekinmeden, perva etmeden, uluorta, her yerde, her fırsatta, her şekilde bağlısı, parçası, aynısı, dostu, yandaşı, yoldaşı olduğunu beyan eden HDP’ye sabah akşam yalvarıp “ne olursun HDP, şakadan da olsa bir kerecik PKK ile bir ilginin olmadığını söyle canımızı iste verelim!” diyorlar. Tabi HDP daha da azıp harlanıyor. Söylemi daha da sertleşiyor. Ama CHP, İYİ parti, prematüre dört ortağı ve basının önemli bir kısmı bin dereden su getirip “hayır hayır senin PKK ile bir ilgin yok” diyorlar. “Bir defacık ama bir defacık PKK’yi yer sonra ne istersen yap” diyorlar; nafile…

Dağa çocuk kaçırmanın baş mimarı, Yasin ve arkadaşlarının baş katili Selahattin Demirtaş’a gah saz verip şarkı söyletirsiniz, gah içerde kalem verip düzmece düzdürürsünüz. Sonra terör niye bitmez diye de timsaha özenirsiniz.

İşin hazin tarafı sol, seküler Batıcı kanat, bu sol seküler batıcı teröristini(HDP/PKK) canla başla kolluyorken; Cumhur İttifakı başta olmak üzere İslamcı, dindar, muhafazakar kesimimiz barışçı, dindar kardeşini(Hüda par’ı) yermede onları aratmıyor.

Kürtlerin on kazanımı varsa dokuzunun mimarı, mevcut gidişatın tek taşıyıcı kolonu Erdoğan da düşerse ne olur bilmiyorum. Tüm kazanımlar çöker herhalde.

Şimdi siz söyleyin memleket nasıl huzur ve esenlik görsün?