• DOLAR 34.667
  • EURO 36.902
  • ALTIN 2936.97
  • ...

Rusya’nın Ukrayna’ya gireceğini ön görememişti bizim medyanın otoriteleri ve emeksiz-emekli paşaları. Onca imkân, bilgi! ve tecrübeye! rağmen…

                Rusya girince de maçı zengin iş adamı “Ömer Üründül” tarzında okumaya başladılar. O an pozisyon üstünlüğü kimde ise ona göre yorum… Yapılan orta hedefine varır, kafada iyi vurulursa gol olacağını çocuklar da tahmin eder. Ya da “bir sarı kart daha görürse arkasından kırmızı kartı yer” öngörüsü! gibi. Atak sırası diğer takıma geçti mi Üründül’ün fikri de değişir; bu defa maçı bu takımın kazanacağını ön görür. Ve maç gider-gelir.

                Elbette istisnaları vardır ama umarım iktidar bu “can alıcı” analizleri ile servet edinen uzmanları dikkate alarak “can alıcı” bir maceralara girişmiyordur.

                Başından itibaren bu köşede savaşı Siyonist güdümlü ABD’nin çıkardığını sebepleri ve olası sonuçlarıyla yazmıştık. E artık “uzmanlar” da kabul ediyor. Özet olarak; Rusya ve Çin’i zayıflatıp dünyayı dikensiz dizayn etmeye devam etmek… Elbette bu savaşın insanlığa ağır bedelleri olacaktır. Ancak Siyonizm yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten asla imtina etmedi/etmeyecektir.

                Rusya’nın en büyük kozu enerji kaynakları. Batının da en büyük handikabı ve zaafı enerji; %50 Rusya’ya bağlılar. Siyonist güdümlü ABD sürgit bir savaşın hazırlıklarını yapıyor. Enerji ihtiyacı için de tek seçeneği petrol ve doğal gaz zengini Müslüman ülkeler. İran, Suud, Irak, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Azerbaycan, Libya, Kazakistan ve Müslümanlarla her an ittifaka hazır Venezuela... Bunlar dünya petrol rezervlerinin %69,72’sine sahip. ABD bunların kapılarında kamp kurmuş şu sıralar. İslami terörizm iftiraları ve İslamofobi gündemden düştü. Türkiye’ye de NATO üzerinden mahkûm durumdalar. İpleri Müslüman ülkelerde.

Ama ne hazindir ki her biri bu fırsattan kendi başına küçük menfaatlerle yararlanmak istiyor ve Batı’nın ikiyüzlü cilvelerine kapılmış gibiler. İran ve kısmen Türkiye hariç hiçbirinin aklı başında değil. Birçoğu petrol ve doğal gaz vermek üzere anlaştı bile.

Burada en büyük sorumluluk Türkiye ve İran’a düşer. Bu iki ülke ekseninde bu tarihi fırsat BM Güvenlik Konseyinde 6. Üyelik ile sonuçlandırılabilir. Dünyanın beşten büyük olduğunu ispatlamanın tam zamanı. Ama nerdeee! Halen birbirlerinin gözünün üstündeki ‘kaşı’ aşamadılar. Şartların bu kadar lehimize olduğu başka bir zamanı on yıllarca yakalamayabiliriz.

Rahmetli Erbakan o günün içeride ve dışarıdaki tüm olumsuz şartlarına rağmen sekiz Müslüman ülkeyi kapsayan sonradan D-8 diye değiştirilen M-8’i kurmayı başarmıştı. İstenirse olur. Tren kaçtı mı bilmiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanı bu enerji zengini ülkeler ile geliştireceği sıkı bir diplomasi ile ikna edebilir ve bu tarihi misyonu üstlenebilir. Tabi önce kendi ikna olmalı. Batı bir daha kapımıza muhtaç olur mu bilmem. Sonuç alınmazsa bile tarih önünde ve rûz-i mahşerde hesap kolaylaşır.

Ama eğer Müslümanlar konjonktürden yararlanmaz, Rusya da hadımlaştırılırsa Müslümanların vay haline! Çok sıkıştırılacak Rusya’nın nükleer silah kullanması asla uzak ihtimal değil. Hatta buna zorluyorlar. Bu durumda başta İran ve Türkiye olmak üzere Batı’ya boyun eğmeyen ülkelerin misillemeye maruz kalmaları kaçınılmaz olur. Bir bahane ile Rusya ile ilişkilendirilmeleri zor olmayacak. Irak işgalinin bahanesini hatırlayın.

Haydi Müslümanlar Batı’nın bir parmak balına kanmayın. Hiçbir ülke bir başına birlik içindeki Batı’ya karşı ayakta duracak güçte değil ve olamayacaktır. Bir olalım, diri olalım, iri olalım. Hep birlikte kuvvet olalım; ümmet olalım. Değilse Müslümanların iki eli her iki dünyada da yakanızda olacaktır.