Bayram mucizesi
Hiçbir baskı, cebir, kanuni zorbalık, resmi dayatma olmaksızın Müslüman halkların 1500 yıldır topyekûn ve her yıl aynı coşkuyla kutladığı müstesna bayramlardır Ramazan ve Kurban Bayramı.
Elbette Hristiyan ve Yahudilerin de Paskalya ve Hamursuz Günü gibi bayramları var. Ancak onlar da çok sönüktür ve çok az kesim çok dar çerçevede kutlar. Ya da tatile çıkarlar. Asla Müslüman halkların topyekûn kutladığı ve dolu dolu yaşadığı bayramlarla kıyaslanmaz.
Çarşı, pazar, sokak ve caddelerin hınca hınç dolup taştığı büyük bir seferberliktir bayram mucizesi. Yediden yetmişe herkesin bayram kıyafeti aldığı; oruç tutan-tutmayan herkesin bayram yemeği hazırlığı yaptığı; bilâ istisna tüm çocukların sabırsızlıkla bekleyip kutladığı; ölüler, yaşlılar ve hastalar öncelikli olmak üzere tüm eş, dost, komşu ve akrabanın ziyaret edildiği, tüm yüzlerin güldüğü mucizenin adıdır bayramlarımız. Gidilen her hanede bayram ikramının verildiği-alındığı kültürün adıdır bayramlarımız.
Kesintisiz 1500 yıldır tamamen gönüllü olarak kutlanan ve daha bin yıllarca aynı heyecanla kutlanması beklenen insanlık tarihinin en büyük serüvenidir bayramımız ve başkaca bir örneği yoktur elbet.
Küslerin barıştığı, kötülerin yumuşadığı, yoksulların sevindiği, zenginlerin cömertleştiği, dağıtmanın güzelleştiği, almanın özelleştiği, tüccarın beklediği, esnafın borç ödediği müstesna bir mucizedir bayramımız. Tatlı bir telaşın tüm maharetiyle tüm haneleri sardığı büyük bir kavuşmadır bayramımız.
Bütün bu hengamede yerin gök ile irtibatının en muhkem olduğu; göğün de yere rahmetinde en cömert olduğu demdir bayram demlerimiz. Eğlenme, ibadet, sosyalleşme, ziyaretleşme ve helalleşmenin bir arada yapıldığı eşsiz, mucizevi bir ibadettir bayramımız.
Hatta daha da ilerisi; bütün taşların bağlanıp tüm şeytanların arzı endam etmesine karşın; Müslüman halkların kimi müfsid yönetimlerinin devlet eliyle oluşturdukları ifsada rağmen iki milyar insanın tek yürek, tek millet, tek devlet olup kutladığı ilahi mucizenin mücessem halidir bayramımız.
Sakın hamaset yaptığımı sanmayın. Ne duygusal bir rüzgara kapıldım ne de gerçeklere aykırı bir zehaba… Yeteneksizliğim az bile söyletiyor. Keşke mahir bir kalem olsaydım da daha doyurucu yazsaydım.
Düşünsenize kimi devletlerin kimi yapay bayramları, kanuni ve gayri kanuni bütün imkânlar seferber edildiği halde; okullardan, devlet dairelerinden öğrenciler ve memurlar kanun marifetiyle toplatıldığı halde; devlet erkanı ve ordunun tamamınca mahalli ve merkezi yerleşim yerlerinde törenler ile kutlandığı halde; dünya kadar da hamaset üretilip kimi ihdas dilmiş kahramanların anıtı göklere eriştirildiği halde ve bu on yıllarca işlendiği halde asla ve asla halk tarafından içselleştirilmiş bir coşkuya kavuşmamış; toplumun tüm katmanlarına sirayet edememiştir.
Evet! Bu mucize ilahidir. Bu mucize yüz yıldır komünizm altında inim inim inleyen Müslüman halklarda da böyledir; yüz yıl laiklik baskısına maruz kalan halklarda da böyledir. Krallıklarda da böyledir, diktatörlüklerde de…
Öyle ise müsterih olun kardeşlerim. Bırakın kudursunlar hırslarından bir avuç devşirme. Keyfini çıkarın. Bırakın bu kudurmuşluk birkaç Pegasus çalışanı üzerinden “kadrimize-kıymetimize” saldırma şeklinde tezahür etsin. Bu, halkımız nezdinde “kadrimizi-kıymetimizi” artırmaktan başka işe yaramayacaktır. İnanın hiç önemleri yok ve istatistiği meşgul etmeyecek kadar azdırlar. Nitekim 1500 yıldır aynı şeytanlıklar bir işe yaramamıştır.
Varsın ramazan Bayramı’na şeker bayramı deme aptallığına düşsünler. İnanın onlar bile şeker alıp yemek yapıyorlar. İstemeden de olsa bu insanlık tarihinin kesintisiz devam eden en büyük halk hareketine katılmak zorunda kalıyorlar.
Selam olsun bayramı ilk kutlayan Muhammed’e(as). Tahiyyat olsun Muhammed’in Rabbine. Selam olsun bu bayrama cuş-u huruş ile icabet eden iki milyar Müslümana. Ve hidayet üzerine olsun bu coşkuyu gıpta ile izleyen insanlık âleminin geri kalan kısmına. Selam olsun Kâbe’ye ve Kudüs’e.
Ve lanet olsun yeryüzünün emperyalist, kapitalist, Siyonist, zalim ve katil yönetimlerine.
Cejna we pîroz be.