Ya Nas ile Xalas ya da Faiz ve İflas
Güncelliğini yitirdiyse de aslında 1500 yıldır Müslümanların gündeminden hiç düşmedi faiz meselesi. Hatta on bin yıldır insanlığın gündeminden de düşmedi. Faiz, Nas’ın çok keskin ifadelerle yasakladığı ve İslam tarihinin en net cari ettiği bir yasaktır; bir haramdır.
Ekonomiden anlamam ama çalışmadan, üretmeden, fabrika kurmadan, istihdam oluşturmadan zenginin parasından para kazanması ve sonucunda fakirin enflasyon ile daha da fakirleşmesi insanlığa açılmış en büyük savaş olsa gerek. Arka planında faizin olduğu cinayetlerden boşanmalara; intiharlardan irtidatlara kadar ikincil, üçüncül diğer toplumsal yıkımları izah için bu köşeler yetmez elbet. Dolayısıyla insanlığa açılmış bir savaş Allah’a ve Resulüne açılmış bir savaştır da aynı zamanda.
Adına “Cumhuriyet” dediğimiz ancak pratiğiyle başka bir tanımı hak eden yüz yıllık rejimin, Nas’ın bütün haramlarını helal; bütün helallerini de haram kılmada çetin bir savaş verdi. Öyle ki faizi kaldırmayı istemek bir yana haram demenin derdest olmak için yeterli bir sebep olduğu dönemler yaşadık. “Konjonktürel yumuşaklık” bir yana yasal ve anayasal metinler aynen duruyor.
Yüzyıldır Cumhuriyet bütün kaide ve kurullarıyla, yasa ve anayasasıyla hüküm icra ediyor. Ağzından içki eksik olmayan da başa geldi, ağzından salavat eksik olmayan da… Ama hep “laik, sosyal hukuk devleti” kanunları cari oldu. Dervişe sormuşlar “padişahla aran nasıl?”. “Nasıl olsun hep onun dediği oluyor” demiş.
Cumhuriyet tarihinin en çok teveccüh edilen ve iktidarda en çok kalan mevcut iktidarın lideri otuz yıllık devlet yönetme tecrübesiyle şunu çok net gördü ki faiz ile bir ülke âbâd olmaz, zengin olmaz, tahakkümden kurtulmaz, tam bağımsız olamaz. Zira dünyanın egemen, emperyal güçleri “bir gece yarısı ansızın” faizle büyüttüğünüz, enflasyonla biriktirdiğiniz ekonominizi yerle yeksan edebiliyorlar. Size de kapılarına varıp elinizi açmaktan başka çare kalmıyor.
Allah-u Ekber! Bu ne büyük bir mucize Allah’ım! Nas’a adeta savaş açmış olan bir yönetim modelinin geldiği yer Nas’ın buyruğu, yani faizsiz ekonomik model… Ve anayasaya bağlılığını her vesile ile ifade eden Cumhurbaşkanı Nas’ı işaret ediyor. Tabi ki kızılca kıyamet koptu.
Garip olan şu ki en az laik kesim kadar İslami kesim de kopardı kıyameti. Laikler hiç şaşırtmadı. Laikliğe aykırılık ile iç ve dış patronların işaret ettiği argümanları kullanıyorlar. Peki ya Nas’ı savunanlara ne oluyor ki… Yok yirmi yıldır niye faizi kaldırmıyormuş; yok içki ve milli piyango niye serbestmiş te… Falan filan… Rejimin geldiği ve mahkûm olduğu yerin Nas’ın muhkem hükmü olduğunu es geçiyorlar.
Oysa bu, Müslümanı sokağa fırlatıp haykırtacak kadar heyecan verici bir sonuçtur ki mutlaka bu söylemi haykırmalı ve arkasında durmalı. Rejimin diğer çıkmazlarının da ancak Nas ile çözülebileceğine refere etmeli Müslüman Nida bu, rejimin en tepesindekinin Nas’a dönüş mecburiyetini.
Evet arkadaşlar bu Kur’an’ın çok açık bir mucizesidir. Siz zannediyor musunuz ki Cumhurbaşkanı sadece Nas’a temayülünden ötürü faizsiz bir modele yöneliyor. Ve yine siz zannediyor musunuz ki faizli model daha karlıydı da iktidar buna sırt çeviriyor. Hayır! Asla ve kat’a! Bilakis otuz yıllık devlet yönetme tecrübesinin yanında etrafındaki onlarca büyük ünvanlı ve çok tecrübeli ekonomist kadroların geldiği yer ve gördükleri tek çıkıştır Nas’ın faizsizlik hükmü. Üstelik bu o kadar ciddi bir meseledir ki “kurtuluş savaşı” tanımı ile ifade edildi. Çünkü faizsizliği savunursanız yedi düvel üşüşür başınıza.
Tekrar Allah-u Ekber! Tekrar iman tazeleyelim. İmanımız bir tık daha yükselsin. Rejimin yüz yıllık deneyimiyle geldiği yer Nas’ın işaret ettiği yerdir. Olaya bir de böyle bakın ve emin olun ki ticaretten siyasete; aileden eğitime kadar eğer tam bağımsızlık istiyorlarsa gelecekleri tek yer Nas’tır.
Bu gün dünyanın en gelişmiş ve en zengin ülkeleri, faizin olmadığı veya en düşük olduğu ülkelerdir.