• DOLAR 34.588
  • EURO 36.27
  • ALTIN 2994.024
  • ...

Son zamanlarda “gençlik rahatsız”, “gençlik sizin gibi düşünmüyor”, “gençlik inançla ilgilenmiyor, parasına bakıyor” gibi iddialar bana 80’li-90’lı yılların, hatta 2000’li yılların “genç subaylar rahatsız”, asker teyakkuzda”, “paşalar takipte” şeklindeki iddiaları hatırlatıyor. Asker ile tehdit edip askeri darbeye çağırma niyetleri barındıran bu sözler laik ve demokrat! ağızlardan çıkıyordu.

Şimdilerde ise özellikle kendini aşmış, ağzı da iyi laf eden kimi İslamcı veya islamokratik(mazur görün başka ifade bulamadım) şahıslar çıkıp kendi kampüsünde veya kendi mahallesinde gördüğü veya görmek istediği bir gençlik manzarası üstünden bazı genellemeler yapmaktadırlar. Bir kısmını dejenerasyon olarak ta kabul edeceğimiz gençlikteki kimi değişim ve dönüşümü refere ederek İslam’a ve Müslümana ayar vermektedirler kendilerince.

Kendi mahallesindeki bazı tesettürlü kızların erkelerle kafede sigara içmesi üzerinden siyasi ve içtimai hayata ayar vermeye çalışıyorlar. Oradan parmak sallayıp “eğer siz bu gençliğin çizgisine gelmezseniz kaybedersiniz” demeyi de ihmal etmiyorlar. Tabi resmin lokal bir yeri merceklenmiş kısmı üzerinden genelleme yaparak dinin hayattaki belirleyiciliğini yitirdiği anlayışını zihinlere zerk ederek “genç subaylar rahatsız” hezeyanının başka bir versiyonunu tedavüle sokuyorlar. Resmin tamamına asla bakmaz, baktırmazlar.

Elbette ki gençliğin bir kısmının modern yaşamın bir kısım dayatmalarına karşı davranış ve giyimde erozyona uğradığını biliyoruz. Ancak asla zihinsel ve duygusal ciddi bir tahribat söz konusu değildir. Belki dindarlaşma ve tesettürleşme oranındaki muazzam artış, yasaklar dönemindeki küçük dinamiğin niteliğinden biraz uzaklaşmıştır ki bu nicel büyümenin kaçınılmaz sonucudur. Ancak halen o nüve vardır ve dinamizmini bütün canlılığıyla korumaktadır. Müslüman kimliğini asla terk etmemiştir gençlik. “Müslüman kaygının” üzerinde çalışıp çözümler aradığı gençlik meselesi iktidarın başarı hanesini aşağıya çeken başlıklardan biri olsa bile…

İslami/akademik birikimi iyi ancak niyetlerinden şüphe ettiğimiz kimi akademisyen ve hocalar bazı popüler kanallarda arzı endam etmenin verdiği heyecanla da hızlarını alamayarak gençlikteki kimi bozulmuşluğa çözüm aramak yerine bu çürümüşlüğü tüm gençliğe genelleyerek büyük bir algı operasyonu çekiyorlar. Hızlarını alamayarak gençlik için çizdikleri bu fotoğrafı en makul zemin gibi gösterip inşa ve ihya çabalarını da beyhude ve kötü çabalar gibi gösteriyorlar.

Eğer moderatör biraz daha gaz verirse bu “zevat” ayet ve hadisleri tersyüz ederek; edep, ahlak gibi kavramaların içini boşaltarak moderatörden tam not almanın kendilerine verdiği hazla, hezeyanları frensiz bir hıza dönüyor. Bazen de karşılarına çok cılız ve korkak sesler çıkararak bu savlarını toplum nezdinde iyice pekiştirmekten de geri kalmıyorlar. Hatta bazı sesleri 90’lı yıllardaki “cumhuriyet düşmanı” mantığıyla “gençlik düşmanı” ilan ederek zehirlerini bir “tatlı” ile soslamayı ihmal etmiyorlar.

O yıllarda da “halk laiktir” diyorlardı ve anketler sunuyorlardı tıpkı şimdi ki “gençlik anketleri” gibi. Ancak gördük ki ilk seçimde halkımız o “genç subaylar”la tehdit edilen partileri bir daha indirmemek üzere iktidara taşıdı.

Dolayısıyla siz siz olun gah “beyninden”, gah “cebinden” gah ta “uçkurundan” vurulmuş bu çok bilen! zevatın çizdiği “gençlik fotoğrafı”na kanmayın. Mahallemize dönün gerçek gençliği orda görürsünüz.