• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

        Bu köşede Kudüs ve Aksa’nın bütün yükünü Filistinlilere yüklediğimizi defalarca yazmışızdır. Hatta hainleri de ifşa etmekten imtina etmemişizdir.

          Unutmamak gerekir ki Siyonist İşgal sorunu başta Nil ve Fırat arasındaki Müslümanlar olmak üzere tüm ümmetin sorunudur. Tüm insanların hatta tüm canlıların kanını ve malını kendilerine helal sayan, ırkçılığın en aşağılık biçimidir Siyonizm. Siyonizm’e atılan her çakıl, mücadele binasına taşınan her kum tanesi, sarf edilen her söz mukaddestir ve sahiplenilmelidir.

          Özellikle siyonist zulmün doruğa çıktığı zamanlarda yapılan protesto eylemlerini küçümseyenler ya cahildirler ya da hain. Bırakın hiç değilse Siyonizm düşmanlığını miras bırakalım çocuklarımıza. 

          Böylesi zamanlarda özellikle devlet yöneticilerinin Siyonist israil’i ifşa eden ve mahkûm eden söz ve tutumları çok ama çok değerlidir. Onları sözlerinin arkasında durmaya ve harekete geçmeye zorlamak elbette Müslüman halkların birincil vazifesidir. Ancak böylesi zamanlarda yöneticilerin bu söz ve tutumlarını küçümsemek; aşağılamak cehalet değilse mutlaka ihanettir. Ki bunu üstü örtük veya açık dillendirenlerin çoğu “reel politikçi” akademisyen, politikacı ve kanaat önderleri olduğuna göre; sizi temin ederim ki bunlar gizli veya açık israil sevicileridirler. Ve size şiddetle tavsiye ediyorum ki enerjimizi, öfkemizi, heyecanımızı, inancımızı, umudumuzu ve eylemimizi kırmaya dönük sarf edilen “reel politikçi” sözler “MOSSAD” koridorlarında pişirilmiş ve servis edilmiştir. Bu tür adamları sosyal hesaplarımızda ve arkadaş gruplarımızda; sokakta-çarşıda mutlaka ifşa etmeli.

          Ve yine böylesi zamanlarda gerek milliyetçi saiklerle, gerek mezhepçi hezeyanlarla gerekse “vekâlet akılla” Siyonizm’e karşı sadece Türkiye’nin veya sadece İran’ın mücadele ettiğini; Filistin’e sadece Türkiye’nin veya sadece İran’ın yardım ettiğini söyleyenler de bilerek veya bilmeyerek bir saplantı içindedirler ve Siyonist ateşe odun taşıyorlardır. Bunları dinlemeyin, tartışmayın. Yüz çevirin ve düzelirler umuduyla dua ediniz.

          80’li yıllarda bir cuma çıkışı her şeyi göze alarak israil’i bir iki “kahrolsun israil” sloganıyla protesto etmek isteyen 5-10 kişilik gruba gözümün önünde polis çullandı ve derdest etti. Biri benden birkaç yaş büyük yakınımdı ve yakasını zor kurtardı. Gidip Mısır’da eğitimine devam etti. 90’lı yıllarda denklikten yararlanarak öğretmen oldu. 28 Şubat’ta denkliği iptal edilerek 8 yıllık öğretmenliğine son verildi. 90’lı yıllarda başka bir arkadaşımın gözaltı sorgusuna MOSSAD da girmişti.

          Bunları genç nesil bilmez. O günün kafaları bu gün de iktidar olsun; uşaklık ettikleri Siyonizm ve ABD tezlerinden öteye geçmez, laikliğe aykırı diye protesto bile yaptırmazdı.

          Bu nedenle “Cumhurbaşkanının “israil terör devletidir” söylemi çok ama çok kıymetlidir. Bu söylemi küçümsemek de hainlik değilse bile küçüklüktür. Ancak bunun yanında israil’i devlet bile kabul etmeyen; HAMAS yöneticilerinin beyanı olduğu üzere kullandıkları füzeler başta olmak üzere her türlü askeri, ekonomik ve siyasi desteği veren İran’ı da milliyetçi ve mezhepçi saiklerle küçümsemek ve karalamak hainlik değilse bile küçüklüktür, cehalettir.

         Her iki taraf için de söylüyorum; bölgenin iki önemli aktörünü ırkçı ve mezhepçi hezeyanlarla karşıt hale getirmek bizatihi MOSSAD’ın mutfağında pişen ve servis edilen, kokmuş, çürümüş tezler olsa gerek.

         Siz siz olun Kudüs ve Aksa davasına taşınan her çakılı mukaddes; Siyonizm’in işine yarayan her söz ve eylemi de ihanet kabul edin.

          Bu ihanetin bir tarafı olmayalım sonrasında bertaraf olmak vardır.