İsrail’in Usu, ABD’nin Asası, Suud’un Parası: Müslümanın Kıs(s)ası
Nihayet ABD oyunun son hamlesini yapmak üzere.
Arap baharı ile başlatılan süreç adım adım işletildi. İslam coğrafyası onulmaz, dönülmez bir iç milli ve mezhebi çatışmaların cenneti! haline getirildi. Biriken birlik, beraberlik ve direniş enerjimizi birbirimizi vurma ile tükettik/tüketildi. İşlerin istedikleri gibi gitmediği yerde darbe yaptılar/yapıyorlar. Darbe teşebbüsü başarısız olan Türkiye, İran gibi ülkeleri ise olabildiğince iç kargaşa ve ekonomik saldırılar ile yutulmaya hazır lokma haline getiriyorlar.
Arap Baharı’nın! son durağı Suriye’de ümmeti, yüzyıllık husumetler taşıyan bir dünya savaşına duçar kıldılar. Zira bütün dünya ordaydı. Ama sadece Müslümanlar ölüyor ve öldürüyordu.
Suriye savaşı süresince batının iğfal ettiği akıllar meseleyi hep sünni-şii çatışması üzerinden ve İran’ın yayılmacı politikası üzerinden okuyup okuttular. “Batı’nın sünni-şii çatışmasının ortasında ne işi var?” diye bir soruyu akıllarına getirmeyi bile akletmediler.
İran kadim komşumuz ve dört yüz yıldır hiç savaşmadık çatışmadık. Hangi gün çıkarlarımız aleyhine pozisyon aldı. Kendi ülkesinin çıkarlarını İsrail ve ABD’ye karşı muhafaza etme çabasının aynısını biz de yapmıyor muyuz? Fırat’ın batısını korumak için fiilen Suriye’de değil miyiz? Trump tutmazsa ömrü en fazla 15 gün olan Kelebek Suud Prensi Selman’ın bir benzerinin yöneteceği bir komşu İran daha mı evla?
İran yerine ABD mi komşumuz olsun. İran şii de ABD Sünni mi? İran’ın Şiiciliği ABD’nin Siyonizimciliğinden daha mı kötü. İran yayılmacı da ABD değil mi? Elbette yeri geldiğinde İran’a her türlü eleştiriyi yaparız/yapmalıyız. Ancak İran’ın hatalarını ABD’nin saldırganlığına kılıf yapmak gaflet değil ancak dalalettir.
ABD İran’a vurma niyetini izhar edince kimi hain batı uşağı yerli kafalar hemen bir kılıf veya kılıflar bulmaya başladılar bile. ABD’nin analarının kocası olduğunu peşinen kabul eden bu kafalar sözüm ona İran’ın bunu hak ettiğini açıklayan alçakça analizler yapmaya başladılar bile. Rafa kaldırılmış kimin yaptığı belli olmayan Suriye iç savaşının vahşi görüntülerini tekrar tedavüle sürüyorlar. Akla hayale gelmedik savaşa dair “bir alimin dilinden” uyduruk vahşi hikayeler, bir merkezden düğmeye basılmışçasına tekrar sosyal medyada dönmeye başladı.
Afganistan ve Irak’ı unuttunuz mu? Buralara huzur mu geldi ki ABD’nin işgal edeceği bir İran’a huzur ve güven gelsin. Son 40 yılımızın tüm problem ve çatışmalarının yegâne sebebi bu iki işgal harekatı değil mi?
‘Katil ABD’nin ne işi var buralarda’ demiyorlar. Terörün hem sağını hem solunu destekleyip beslediğini söylemiyorlar. İŞİD’i kurdurtup PYD’ye kontrollü saldırtan, sonra da İŞİD’İ PYD’ye Kobani’den kovdurtup bu örgüte bir “milli mücadele” imkanı sunan ve bunun üzerinden meşrulaştıran; bize darbe yaptıran, gece yarısı Tweeti ile ekonomimizin dengesini alt üst eden, parasını verdiğimiz F-35 uçağımıza el koyan, ‘Rusya’dan S-400 füzesi alamazsın’ diye efelenen, Halkbank Müdürü’nü hapseden, ajan rahibi cebren bizden alan, seçimde alenen bir partiyi destekleyen, YSK kararlarına “kanunsuz” diyecek kadar iç işlerimize müdahale eden, Kudüs’ü Siyonizm’in başkenti ilan eden, İhvan, HAMAS, Hizbullah ve Devrim Muhafızları’nı terörist ilan eden, Sisi’yi koruyup kollayan, Golan Tepeleri’nin işgalini meşrulaştıran, Irak ve Suriye’yi üçe bölen, Türkiye ve İran’ı da üçe bölme planları olan ABD’nin İran’a vurmasına gerekçe arıyor bu mankurtlar.
Suriye savaşında geç kalmanın ve savaşın başka ülkede başlıyor olmasının rahatlığını yaşamanın bedelini ağır ödedik. İran’ın içine çekileceği bir savaşın ateşinin tüm İslam coğrafyasını saracağını ve en çok Türkiye’yi yakacağını öngörmemek körlükten başka bir şey olamaz. Olası İran savaşını engellemede geç kalınmamalı. Sonra dövecek diz de bulamayız. Bu mesele hükümet sözcüsünün birkaç temenni sözüyle geçiştirilecek kadar hafif değildir. Bu nedenle Türkiye, savaşı engellemede tüm imkanlarını seferber etmeli. Hatta savaşın sınırımıza taşınmasını savaş sebebi saymalı. Aksi halde en çok bizi yakar ve sırada biz varız.