• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Dünyanın en güvenli! ülkesinde bir terörist çıkıp canlı yayın yaparak iki camide tarihin kaydedebileceği en vahşi katliamı gerçekleştirdi. Batı’nın ve Batı değerlerinin ürettiği bir vahşet olduğu hususunda şüphe yoktur.

                Avrupa, Amerika, Avustralya ve diğer batı merkezlerinde bu katil/terörist kafasında olan milyonlarca insanın olduğu ve ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları, hatta korunup kollandıkları herkesçe malumdur.

Bu Haçlı terörünün bu saldırıdaki zihinsel arka planı da gün gibi ortada. 600 yıldır İslam toprağı olan Ayasofya’yı muhiplerinin eliyle camiden müzeye çevirdik.  Buna haklı olarak tepki gösterip cami olmasını isteyenlere ülkemizde terörist muamelesi yapılırken, bunların Ayasofya minarelerini yıkma emelleri taşıması ne büyük bir “terörist emel” taşıdıklarının apaçık bir göstergesidir.

                Bizim Batı’ya karşı emperyal bir emel taşıma mecalimiz yok iken, Batı’ya tahakküm etme veya dizayn etme kapasitemiz sıfır iken, batı bu kadar saldırgan oluyorsa; faraza bir de Batı’yı ekonomik, siyasal ve sosyolojik olarak etkileyecek kapasitede olsaydık kim bilir Ortaçağ vahşetlerinin dozu nereye varırdı.

                Yine bu batı değil miydi ki; içinde doğup büyüyen ve bütün eğitimini batı okullarında alan Müslüman gençleri, yine üstün gücünden yararlanarak içimizde ürettiği sapkın akımlara savaşçı olarak gönderen. Elbette zayıflığımız ve içimizdeki hain diktaların bu değirmene taşıdıkları çokça suyun da payı büyüktür ve içimizdeki vahşi akımların ana damarlarını teşkil ederler veya teşekkül ederler. Ancak diktatörlerimize de sapkın akımlarımıza da satılık uşaklarımıza da tahakküm edebilme kapasitesinde olan Batı’nın dünyada üretebildiği en medeni! değer bugünkü dünyanın geldiği yer olsa gerek.

                Bütün plan, program ve projelerini İslam ve Müslümanlara zulmetme üzerine yapan ve Siyonist Hegemonya’nın kıskacında debelenen Batı’dan başkaca bir şey beklemek hainlik değilse bile aptallık olur.

                Batı’nın egemen olduğu son yüzyılda kan, gözyaşı ve savaşsız bir tek gün yaşamadı şu yaşlı dünyamız.

                Her gün bir putunu yiyen Batı’nın daha birkaç gün önce Mısır Diktatörü darbeci Sisi ile Mısır’da bilumum hainlerimiz ile birlikte topyekûn, sarmaş dolaş “daha fazla kan” hesabı yapmadılar mı? Bize zokaladıkları en büyük putları “demokrasiyi” dünyanın gözü önünde, hiç utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan yemediler mi?

                İşte bu nedenle;

                Bize kıble olarak batıyı gösteren modernistler;

                Yönümüzü Batı’ya çeviren akademisyenler;

                Batı’ya yaranmaya çalışan liberaller;

Batı’yı “oynayan” sanatçılar;

                Batı’nın dayattığı ve ailemizi, ekonomimizi, birliğimizi ve huzurumuzu bozan yasaları çıkaran siyasiler;

Batı’ya her gün yeni bir makyaj yapıp “dullarımıza” ayarlatan Kemalistler;

Tam bir batılı gibi yaşayıp arada bir “cumaya” giden enteller;

Eğer halen aynı kafada iseniz ya gafilsinizdir ya da hain…

Behemehâl bu pozisyonunuzu değiştirin.

Aksi halde biliniz ki halk sizden beridir.