• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Hamas, Mısır Müslüman Kardeşler (İhvan)`in Filistin kanadı olarak 1997 yılında Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz el Rantisi ve Muhammed Taha tarafından kuruldu. 1998 yılında siyasi programını açıkladı.

Hamas`ın siyasi programı şu üç maddeyi esas almaktadır.

1. Hamas İslami bir harekettir.

2. Kudüs dâhil tüm Filistin toprakları kurtarılacak.

3. Siyonist İsrail hiçbir surette tanınmayacak.

Bu program üzere verilen tavizsiz mücadele ile Siyonistlerin planları altüst oldu. Dostlar kazanılırken düşmanlar da çoğaldı. Bunun karşılığı büyük bedeller ödendi.  Kurucu lider Şeyh Ahmet Yasin dâhil onlarca lider şehit verildi. On binlerce şehit, gazi, esire sahip olundu. Filistin hükümeti, dünyada hiçbir hükümetin kabinesinde yer almayan Esirler Bakanı olan tek ülkeolarak tarihe geçti. 

Hamas, bu şanlı mücadelesiyle tarihte ve günümüzde ümmetin üzerinde ittifak ettiği nadir hareketlerden biri oldu. Direniş ve mücadelesi, sadece Filistin topraklarını ihya etmedi. Ümmetin uyanışına, dirilişine ve şahlanışına da vesile oldu. 

Hamas, sadece askeri direniş alanındaki çalışmalarıyla kalmadı, aynı zamanda İslami ihya hareketi görevini de ifa etti. Gazze`de Onbinlerce Kur`an hafızı yetiştirdi. Cami merkezli tebliğ ve irşad faaliyetleri, ilim halkaları, muhacir, fakir ve yetimlere yardım eden bir sosyal hareket olarak da adından söz ettirdi. Dünya küfrü tarafından sınırsız desteklenen Siyonistlerle mücadele edebilmesi ve herşeye rağmen ayakta kalmasının arka planında işte bu çalışmalar yatmaktadır.

Eksisi ve artısıyla bu mücadelenin üzerinden 30 yıl geçti. Bu 30 yılın ardından Hamas, yeni bir siyasi belge açıkladı.

Yeni belgenin açıklanmasıyla ister istemez akıllarda soru ve endişeler oluştu.

Hamas,  ilkelerinden taviz mi veriyor?

Şehitlerin kanına ve Kudüs davasına ihanet mi ediyor?

Kuşatılmışlık ve baskılara teslim mi oluyor?

Batıya ve Amerika`ya şirin gözükmek mi istiyor?

Yeni ve eski siyasi program kıyaslandığında sabitelerden ve ilkelerden taviz verilmediği, günün şartlarına göre yeniden revize edildiği görülecektir.  Bu belgeyle kuşatılmışlık, bölünmüşlük ve baskıları siyasi hamle ile bertaraf etme veya en aza indirme hamlesi olduğu görülecektir.

Kudüs ve Filistin topraklarının bir karışından dahi asla vazgeçilmiyor, Siyonist İsrail tanınmıyor, muhacirlerin geri dönüşünden taviz verilmiyor, İslami kimlikten de ödün verilmiyor.

Sonuçta siyonizminsözüne güven olamayacağını, anlayacağı tek dilin güç olduğu, var olan kazanımların silahlı direnişin ve şehitlerin kanının bereketiolduğunu en iyi bilen Hamas`tır.  Tavizlerin teslimiyeti, teslimiyetin zilleti, zilletin de FKÖ`yü ve ümmeti hangi derekelere getirdiğini aynelyakinmüşahede eden yine Hamas`tır.

Keşke İslam ümmeti Hamas`ın tecrübelerinden daha fazla istifade edebilse, maddi ve manevi alandaki eksiklerini tamamlayabilse, daha fazlakatkı sunabilseydi. Bol imkân ve olanaklarla yapılamayan çalışmaların dar bir alanda ve kıt imkânlarlaihlas ve fedakârlıkla nasıl hayata geçirildiğinigörebilse, anlayabilseydi.

Temenni ve umudumuz, ihlas ve fedakârlıkla doğan,  şehitlerin kanlarıyla büyüyen ve gelişen Hamas hareketinin hedeflerine tez zamanda kavuşması, ümmet ile bütünleşerek Kudüs`ün ve tüm İslam coğrafyasının özgür olmasıdır.