Pkk-Pyd ve Kefendız (kefen çalan)
Pkk`nin Suriye uzantısı Pyd ve Esed`in baskı ve zulmünden kaçarak Türkiye`ye gelen birçok Suriyeli Kürt var. Bunların arasında her düşünceye sahip insanlar var. İşçi, esnaf, köylü, akademisyen, âlim, milliyetçi, solcu, İslamcı… Hepsinin ortak bir noktası var. Esed`in zulmüne karşı olmaları ve Pyd`nin isteklerine boyun eğmemeleri. Basın ve medyada ‘Rojava Devrimi` diye allayıp pullasalar da öyle devrim, kazanım falan yok. Esed, bölgeden çekilmiş gibi gözükerek meydanı Pyd`ye bırakmış. Esed ve Pyd birlikte muhaliflere karşı operasyon yapıyor. Esed, PYD üzerinden kendi muhaliflerini tasfiye ederken, Pyd`de kendilerine bırakılan bölgede tahakkümünü kurup muhaliflerine hayat hakkı tanımıyor.
Zaman zaman görüştüğümüz Suriyeli muhalif Kürtlerden bir dostum -kendisi herhangi bir İslami hareket mensubu olmamakla birlikte İslam`a karşı da değil- üzgün ve dertli bir şekilde Pyd`nin Suriye Kürdistan`ında yaptığı yeni zulümleri anlattı. Anlattıkları özetle şöyle:
“Biz, Esed ve Pyd`nin zulmünden dolayı yurdumuzu, evimizi bırakıp geldik. Kürtler arasında çatışma çıkmasın, kan dökülmesin diye Pyd ile çatışmaya girmeyerek bilinçli olarak Rojava`yı terk ettik. Yoksa bizim de silahlarımız, bizim de gençlerimiz var. Şu an İstanbul`da çocuklarımız aç kalmamak ve başkalarına muhtaç olmamak için tekstil atölyelerinde zor şartlarda çalışıyorlar.
Pyd, bununla yetinmedi. Gerçekte karşılığı olmayan, kendi kendini koruyamayan, Amerika ve diğer güçlerle ancak ayakta kalabilen Kan(r)tonlar, kendilerini devlet gibi görmeye ve kanunlar çıkarmaya başlamış. Bu kanun ve uygulamalar da Kürt halkının inancı ve örfüne tamamen zıt ve muhaliftir. Son çıkarmış olduğu kanunlarda imam nikâhını kaldırıp yerine belediye nikâhını, birden fazla evliliği kaldırıp tek kadınla evliliği getiriyor. Rojava`da birden fazla evlilik yaygındır. Bunlar ne olacak? Kürdistan`da İsviçre Medeni kanunu uygulanamaz. Bizde şeriat var, kadı var, cami var, kanaat önderleri âlimler var, örf var, adet var. Annem seksen yaşındadır ve ayda üç hatim indiriyor. Biz Müslümanız. Bunu kabul edemeyiz.
Bundan daha tehlikelisi, bizim evlere ve köylere el koyup başka yerlerden getirdikleri taraftarlarını yerleştiriyorlar. Can güvenliği ve Esed`in zulmünden dolayı Rojava`yı terk eden yüzbinlerce Kürt var. Bunların evlerini, tarlalarını, köylerine el koyup başkalarına verilmesi, çok tehlikeli bir adımdır. Kimse bunu kabul edemez. Zalim Esed, bile bunu yapmadı. Şu an Esed var, eğer o giderse Kürtler arası savaş işte o zaman başlar. Esed döneminde bir ayda 3 bin insan ölüyorsa bu durumda bir gün de üç bin insan ölür.
Pyd ve Esed`in durumu bizdeki Kefendız (kefen çalan) hikâyesine benziyor. Vaktiyle ölenlerin kefenlerini çalıp satan bir adam varmış. Bir gün oğlunu çağırıp, ‘oğlum, ben ölürsem benim arkamdan öyle işler yap ki halk bana rahmet getirsin. Oğlu da ‘merak etme baba, sana söz veriyorum yaptıklarım karşısında halk sana rahmet getirecek, demiş.
Kefendız ölünce oğlu babasından görevi devralmış. Oğlu, ölülerin kefenlerini çalmakla yetinmemiş, ölülere cinsel saldırılarda da bulunmuş. Bunun karşısında halk, kefendız adama rahmet getirmeye başlamış.
Esed ve Pyd`nin durumu da bu. Pyd`nin zulmü karşısında Esed`e rahmet okuyacak seviyeye gelmişiz. Karşı koysak bize hemen Işid, damgası vuracaklar… Bizi zorla Amerika`ya, şeytana muhtaç edecekler. Ne yapacağımızı bilemiyoruz… ” şeklinde dert yandı.
Suriyeli dostuma hak vererek 30 yıldır Türkiye Kürdistan`ında Pkk`den çektiklerimizi kısaca özetlemeye çalıştım.
Maalesef bu zihniyet Kürt halkına ne dünyevi ne de uhrevi zarardan başka bir şey kazandırmadı. Cumhuriyet dönemindeki laik uygulamalar ve kanunlar teoride kaldı, elit sınıf dışında uygulama alanı bulamadı. Hele hele Kürt halkına sirayet etmedi. Sisteme muhalif olmaları onları bir yere kadar muhafaza etti. Ama Pkk ile İslam düşmanlığı halkın en kılcal damarlarına kadar nüfuz etti. Şehirdeki, köydeki, dağdaki herkes bu yozlaşmadan etkilendi.
90`lı yıllardaki sistemin baskısı ve Jitem`in kaçırma, infaz ve kirli faaliyetlerinin yerini Pkk ve türevi olan yapılanmalar aldı. Kefendız hikâyesinde olduğu gibi sistemin uygulamalarına rahmet getirilecek seviyeye gelindi. Silvan ve Yüksekova gibi yerlerde can güvenliğinin olmamasından dolayı evlerini terk edenlerin evlerinin işaretlendiği haberleri gelmekte.
Sadece Kürt halkı değil, ümmetin tüm coğrafyasında Müslümanlar, Kefendızler ve oğullarının zulmü arasında sıkışıp kalmış durumda. Irak, Libya, Filistin, Mısır, Afganistan… Nereye bakarsak bakalım her yerde Kefendızlar ve oğulları işbaşındalar.
Ümmetin uyanışına, birliğine ve vahdetine; Kudüs, Mescid-i Aksa ve İslam topraklarının özgürlüğüne kavuşması temennisiyle Bayramınızı tebrik ederim.