• DOLAR 34.681
  • EURO 36.722
  • ALTIN 2937.412
  • ...

İslam davetçisi, insanları İslam`a davet etmek için tüm meşru araç ve yöntemleri kullanmalıdır. Tebliğinin halkasını genişletmeli, erkek-kadın uzak yakın, yediden yetmişe herkesi kapsamalıdır. Tebliğini hikmetle, güzellikle, sade ve anlaşılır, insanların hoşuna gidecek, nefret ettirmeyecek tarz ve üslupla yapmalı. Allah`u Teala Firavun gibi bir azgına dahi yumuşak bir dille öğüt ver diye Musa (a.s)`ya buyurmaktadır. En son peygamber Hz. Muhammed (a.s)`e indirilen Kur-an-ı Kerim`in belagat ve fesahatı, icazı insanları cezbederek kendisine çekiyor ve dinlettiriyordu. Azab ayetleri, müşrikleri kınayan ayetlerde bile dinleyeni cezbediyor, hayrette bırakıyordu. Bu yüzden Mekke`nin en azgın müşrikleri, geceleri gizlice Peygamberimiz (a.s)`i dinlemeye giderlerdi.

Dünya cazibe ve meşgalelerinin insanların aklını başından aldığı günümüzde, İslam daveti cezbedici, insanları kendine çeker tarzda olmalıdır ki, insanlara kendini dinletebilsin. Etkileyebilsin. İnternet, bilgisayar, tv, oyun ve dış dünyanın cazibeli, çekici ortamından insanları, sohbet ortamlarına götürme, kitap okutma, ilme teşvik etme gerçekten de zor bir iştir. Kendi çocuklarımıza, aile fertlerimize ve en yakınlarımıza dahi tebliği ulaştırmakta sıkıntı çekiyoruz. Buna karşılık şeytan ve avanesi; bozuk ve kokuşmuş hayat tarzlarını, fikirlerini insanlara sunmakta ve nesilleri arkasında sürükleyerek ifsat edebilmektedir.

Bu durum hâşâ İslamın eksik veya noksanlığından; batı ideoloji ve fikirlerin üstünlüğünden veya mükemmelliğinden değildir. Sıkıntı, İslam davetçilerinin gerekli donanım ve teçhizata sahip olmamalarıdır. Malesef Batı`nın kokuşmuş kötü mallarına karşın mahir pazarlamacıları; Müslümanların çok kaliteli mallarna karşın kötü Pazarlamacıları var.

Günümüzdeki iletişim araçları çok çeşitli ve gittikçe toplumları daha da etkilemektedir. Bunların içerisinde en etkili ve cazibeli olanı şüphesiz televizyonlardır. Eğitim araçlarında ise en etkili olanı görsel ve işitsel olanıdır. Milyonlarca insan günde en az birkaç saatini ekran başında geçirmektedir. Ev kadınları ve çocuklarda bu süre daha da artmaktadır. Televizyonları insanların hayatından alıp kopartmak halihazırda imkansız gibi görünüyor. Maalesef en çok izlenen, kanalların dizi ve filmleri. Batı menşeli veya onların hayat tarzının propagandasını yapanlardır. Batı`nın film merkezi olan Holywood, bir asırdır İslami düşünceye karşı fazlasını yaptı ve yapmaya devam ediyor. Son yıllarda Türk dizilerinin Arap ülkelerinde yaptığı ahlaki tahribat ve yozaşmayı yıllardır hiçbir diktatör ve güç yapamamıştı.

İslam davetçileri bu tv silahına karşı ancak misliyle karşı koyabilir. Bir alet olarak tv tarafsızdır. Kim, onu daha etkin kullanıbilirse onun tarafına geçer. Müslümanlar Kur`an ve sünnetle beslenen film, dizi ve programlarıyla insanlara kendilerini dinlettirebilmeli, izlettirebilmeli ve etkileyebilmeliler. Her insana saatlerce kitap okutamazsınız, sözlü tebliğ yapamazsınız, ulaşamazsınız. Ama bir filmle, en karmaşık siyasi mesajları dahi bir çocuğa; okuma yazması olmayan insanlara ustalıkla anlatılabilir, kavratılabilir. Elhamdulillah son dönemlerde Müslümanlar tebliğ amaçlı tvler kurmakta, Batı`nın dizi ve filmleriyle boy ölçüşecek kalitede eserler ortaya koymaktadır. Özellikle İran yapımı “Ashab-ı Kehf, Hz. Meryem, Hz. Yusuf” dizileri izleyenleri etkilemekte, ekran başına kilitlemektedir. Bu dizilerin etkisini öğrenmek için son birkaç yılda Yusuf, Meryem isimlerinin çoğaldığını görmek yeterli olacaktır. Kültürümüz ve dil yapımıza yabancı olsa da “Helen, Hena” isimlerine bile şahit olunmaktadır.

Ümit ve temennimiz; ilahi bir dava olan kamil İslam davasının çok donanımlı ve günün tüm imkanlarını kullanabilen davetçilere kavuşmasıdır. Allah bizleri ve nesillerimizi de bu davetçilerden eylesin.

ALLAH`A EMANET OLUN