D-8’in fikriyatına sahip çıkılmalı
D-8 fikri, dönemin Başbakanı merhum Erbakan tarafından Ekim 1996'da İstanbul’da düzenlenen Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya, Nijerya ve Pakistan'dan temsilcilerin katıldığı "Kalkınmada İşbirliği" konulu bir seminer sırasında ortaya atıldı.
Birçok hazırlık toplantısından sonra D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı resmen kuruldu.
15 Haziran 1997'de İstanbul'da düzenlenen Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesinin sonunda yayınlanan İstanbul Deklarasyonu ile faaliyetlerine başladı.
Hedefleri; üye ülkelerin küresel ekonomideki konumlarını iyileştirmek, ticari ilişkilerde çeşitlendirme yapmak ve yeni fırsatlar yaratmak, uluslararası düzeyde karar alma süreçlerine katılımı artırmak ve yaşam standartlarını iyileştirmektir.
D-8, çatışma yerine barış, meydan okuma yerine diyalog, sömürü yerine işbirliği, çifte standartlar yerine adalet, ayrımcılık yerine eşitlik ve baskı yerine demokrasi ilkelerini temel alıyor.
D-8, yıllardır IMF ve Dünya Bankası tarafından sömürülen İslam ülkelerine büyük fırsat ve imkânlar barındırmaktadır.
Ekonomik manada bir araya gelen Müslümanlar için siyasi, askeri ve diğer alanlarda da birlik oluşturmanın bir adımıydı. Ekonomik anlamda bağımsız olan Müslümanlar diğer alanlarda da bağımsız olacaklardı. Siyasi anlamda bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıktan geçmektedir.
Türkiye, yarım asırdır AB’ye üye olmak için kapıda bekletilirken gelişen ve ilerleyen bir D-8 Türkiye’nin bütün ihtiyaçlarına cevap verecektir.
Bütün üyeleri aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi de olan D-8 ülkelerinin toplam nüfusu yaklaşık 1,2 milyar, toplam dış ticaret hacmi 2,3 trilyon dolardı. Bu sayı küresel ticaretin yaklaşık yüzde 5'ine tekabül ediyor.
Ki bu rakam daha başlangıç içindir. İlerleyen süreçte bütün İslam ülkelerini hatta Müslüman olmayan ülkeleri de bünyesine alacak ve dünyanın en büyük ekonomik paktlarından biri olma yolunda ilerleyecektir.
Erbakan tarafından ortaya atılan fikir ve adımlarla kurulan bu paktın ne yazık ki kıymeti anlaşılmadı, anlaşılmasına ve ilerlemesine izin verilmedi.
Refahyol hükümetinin bozulması, 28 Şubat postmodern darbe süreci bu adımları sekteye uğrattı. Ki 28 Şubat sürecinin bahanelerinden biri de D-8 idi.
2024’ün D-8 üyesi ülkelerin 11. Liderler Zirvesi, 19 Aralık’ta Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirildi.
Zirve, Gazze’deki siyonist soykırımın devam ettiği, Suriye’de 61 yıllık Baas rejiminin sona erdiği bir ortamda gerçekleşti.
Devlet başkanlarının konuşmalarının yanında ikili görüşmelerin de gerçekleştiği zirve, kapanış bildirgesiyle sonuçlandı.
Bu yılki zirvede Azerbaycan’ın teşkilata üye olması oybirliğiyle kabul edildi. Bu da teşkilatın genişlemeye devam ettiği ve böyle bir iradenin varlığını göstermesi açısından önemlidir.
Kapanış bildirgesinde teşkilatın amaç ve hedeflerine atıflarda bulunulması önemli olmakla birlikte Gazze, siyonist işgal ve buna karşı ortak atılacak adımlar konusuna değinilmemesi büyük bir eksiklikti. Açılış konuşmalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer konuşmacılar her ne kadar Gazze ve Suriye konusuna değinmiş olsalar da bu yeterli değildir.
İşgal ve soykırımın olduğu bir ortamda ki sadece Filistin ile sınırlı olmayan ve bütün İslam coğrafyasının tehdit altında olduğu bir ortamda ne sağlıklı bir ticaret olur ne tarım olur ne de istikrar ve ilerleme olur.
Temennimiz D-8’in amaç ve hedefleri doğrultusunda ilerlemesi ve büyümesi, Müslümanların artık IMF, AB, Dünya Bankasına muhtaç hale gelmemesi, Teşkilatın Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşması için bir nüve, finans ve lojistik görevini yerine getirmesidir.