• DOLAR 34.359
  • EURO 37.424
  • ALTIN 3020.891
  • ...

Siyonist işgal rejimi, saldırı alanını gittikçe büyütmeye devam ediyor.

Gazze’nin ardından Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırılarının çapını ve dozunu artırdı.

Lübnan’ı havadan vurur, karadan da sınırlı olarak girer-çıkarım senaryosu umduğu gibi gitmedi, gitmiyor ve gitmeyecek.

Kendince Hizbullah Lideri Nasrallah ve diğer üst yöneticilerini ortadan kaldırmakla direnişi bitireceğini ve direnişe diz çöktüreceğini zannetti.

Evet, Hizbullah için bu kayıplar büyük ve önemli idi, ama çok kısa sürede yaralarını sardı ve kendini toparladı. 

Düzey ve sorumluluğu ne olursa olsun giden her komutan ve yöneticinin yerini bir sonraki aldı. Nasrallah’ın yerini yardımcısı Naim Kasım aldı.

Lübnan sınırında direniş ile işgalci Siyonistler arasında çok ciddi çatışmalar yaşanıyor. Evet, işgal rejimi ABD ve diğer Batılı ülkelerin desteğiyle kendini yeniliyor, güncelliyor ise de Direniş de kendini yeniliyor, güncelliyor.

Sonuçta bir adım önde olan kazanır, diğerine galebe çalar..

Ve işgal rejimi, umduğundan daha büyük kayıplar vermeye başladı.

Basın ve medyada kayıpların verilmemesi, dünyanın bundan haberdar olmaması gerçekte bir şey ifade etmiyor.

İşgal rejiminin maliye bakanı Bezalel Smotrich, canlı yayında konuşurken Lübnan’daki durumu ifade ederken verdikleri kayıplardan dolayı ağlaması kayıpların ne derece büyük olduğunu göstermeye yeterlidir.

Direniş, yaptığı bütün saldırıları kameraya alıp basına servis edemezse de düşmana vurduğu darbelerin farkında ve bunları kayıt altına almaktadır.

Siyonist rejim, Lübnan’da bir çıkış yolu aramakta. İşgal rejimi bütün hıncını; Gazze’nin, Lübnan’ın şehir ve kasabalarını vahşice bombalayarak almaya çalışıyor.

Lübnan’ın Gazze’yi desteklememesi ve saldırılarını durdurması karşılığında her türlü ateşkes ve geri çekilmeye razıdır. Böyle bir antlaşmayı seve seve kabul etmeye hazırdır.

Ama Lübnan Direnişi, bütün tekliflere karşın, ‘Biz Gazze’ye bağılıyız, Gazze ne derse onu yaparız, Gazze’ye saldırılar devam ettiği müddetçe herhangi bir ateşkesi kabul etmeyiz’ şeklindeki net tavrı işgal rejimini panikletmiş durumda.

ABD ve Batılı ülkeler direniş cephesini bölmek, ayrıştırmak için entrika ve oyunlar çevirmektedir. Nasıl ki geçmişte ‘Bu savaş Müslümanların değil Arap-israil savaşıdır’ denildi. Ardından ‘Bu savaş Filistin-israil savaşıdır’ denildi. Sonradan ‘Bu savaş HAMAS-israil.. Hizbullah-israil’ savaşıdır denildi. Böylece Müslümanlar parçalandı, bölündü ve her parça birer birer ortadan kaldırıldı.

Ama kimse bu savaş israilin savaşıdır ABD niçin savaşıyor, Almanya, Fransa, niçin destek veriyor, onların savaşı değildir, demiyor, diyemiyor.

Siyonistler, sadece Filistin, Arap ve Müslümanlara karşı savaşmıyor. Camileri de vuruyor kiliseleri de vuruyor. Müslümanları da vuruyor, Hristiyan ve belli bir dine mensup olmayanları da vuruyor. 

Siyonizm, bütün insanlık için bir tehlike ve tehdittir.

Bu cephe gittikçe büyümeli, sadece Araplar ve Müslümanlar değil, vicdan sahibi olan bütün insanlar katılmalıdır.