• DOLAR 34.482
  • EURO 36.283
  • ALTIN 2956.655
  • ...

Aksa Tufanı tüm insanlığa bir mesaj, bir ders ve bilinç veriyor.

Kur’an’ın ayetleri adeta pratiğe geçiyor.

Ki Kur’an-ı Kerim, her çağa ve zamana hitap eder, yaşlanmaz, sürekli genç kalır…

Vahyin yolu kapanmıştır, artık bundan sonra vahiy gelmeyecektir. Günümüzde şayet vahiy tekrar inse idi, yine Bakara, Nisa, Enfal, Yasin, İkra, Maide ve diğer süreler inecekti.

Kur’an’da Allah Teala şöyle buyuruyor…

‘Her nefis ölümü tadacaktır…’ Ali-i İmran: 185

‘Her nerede olursanız (olun), ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile.…’ Nisa: 78

İnsanın eceli gelmiş ise nerede ve hangi şartlarda olursa olsun, ölecektir. Hastalık, savaş, kaza vs. insanı öldürmez, öldüren eceldir. Bunlar sadece birer sebeptir.

Aksa Tufanının mimarlarından ve şu anda HAMAS’ın lideri olan Yahya Sinvar’ı ele alırsak…

Sinvar, öncesinde de şimdi de siyonist israilin hedefinde ve en çok arananlar listesinin başında…

Sadece işgal rejimi değil, ABD, İngiltere, Fransa, Ürdün, Mısır ve diğer ülkelerin istihbarat ve bütün imkanları Sinvar’ı bulmak ve ortadan kaldırmak için seferber edilmiş.

Özel ekipler ve birimler sürekli onun peşinde.

Sinvar da her saat ve her dakika çok ağır bir şekilde bombalanan Gazze’de ve cephenin en ön saflarında.

Bulunduğu yerden hem savaşı hem de bütün hareketi idare ediyor. Mesajlar geliyor, kurmaylarıyla görüşüyor, buna yönelik emir ve talimatlar gönderiyor.

Bir mahallede olduğu istihbaratı ya da duyum alınsa, siyonist israil o mahallenin hatta komşu sokak ve bölgelerin bütününü haritadan silmekten çekinmez. Yerin altını ve üstünü birbirine karıştır.  

Ki geçenlerde bir direniş komutanının bir binada olduğu istihbaratını alan işgal rejimi, sadece o binayı değil, bütün komşu binaları havaya uçurdu. Kadın ve çocukların olduğu 250 Filistinli şehit oldu, yüzlercesi yaralandı.

Diğer taraftan şehit İsmail Heniyye ve Şehit Salih Aruri, ateş hattı olan Gazze’nin dışında, suikast ve saldırılara karşı devletlerin koruması altında idiler.

Şehit Salih Aruri, Lübnan devletinin başkenti Beyrut’ta ve Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen bir bölgede idi. Şehit İsmail Heniyye ise İran’ın başkenti Tahran’da ve en çok korunan ve güvenlikli diye bilinen Devrim Muhafızlarının misafirhanesinde idi.

ABD ve siyonit işgal rejimine karşı en korunaklı yer neresidir, diye sorulsa Tahran ve bu misafirhane ismi verilirdi.

Ama bütün bunlara rağmen Salih Aruri ve İsmail Heniyye şehit edildi.

Ama diğer taraftan tabiri caizse ‘topun ağzında olan’ Sinvar hala hayatta ve işgal rejimine meydan okuyor.  

İşte burada ayetlerin pratiğini görmekteyiz.

Hayat veren O’dur. Ve öldüren de O’dur.

O dilemedikçe bir yaprak dahi dalından düşmez. Bir yağmur tanesi yağmaz…

Öyle ise Müslümanlar olarak ölümden korkmayalım. Sonuçta bize biçilen ömür ne ise ne kısalır ne de uzar. Zalimlerden ve işgalcilerden korkmaya, çekinmeye gerek yoktur.

Bu iman ve inançla elbette elimizden geleni yapacak, var olan sebeplere sarılacağız.

Allah’ın Resulü Hz. Muhammed Aleyhisselatu Vesselam, Peygamber olmasına rağmen savaşa çıkınca zırhını ve miğferini giyer, eldeki bütün tedbirleri alır idi.

Bunu da bilelim ki, tedbir takdiri engellemez, sadece sorumluluk ve vebali ortadan kaldırır.

Eğer takdir gelmiş ise ABD başkanı gibi korunsan dahi ölüm gelip bulur. Yok eğer takdir gelmemiş ise Yahya Sinvar da olsa kimse kılına zarar veremez...

Bize düşen “…Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, diye cevap verdiler…’ ayetindeki müminlerin tavrı olmalıdır.