Fikirler, budanır, kesilir, ama ölmez…
Devletler, ordular askeri ve maddi anlamda yenilgi alır, hükümran oldukları topraklarda hâkimiyetlerini kaybeder, toprakları başka güçler tarafından işgal edilir.
Eğer bu yenilgi ve hezimetler manevi anlamda da bir yenilgi ve ümitsizliğe dönüşürse bu o güçler için bir bitiş ve yok oluştur.
Bu devlet ve güçler artık tarihte anılır, hatta isimleri dahi anılmaz olur.
Tarih, bu güçlerle doludur.
Askeri yenilgi, işgal ve gerilemeler, manevi anlamda bir hezimet, umutsuzluk ve yenilgiye dönüşmez ise bu bir bitiş değildir. Tam aksine bir bilenme ve ilerde bir kutlu doğuma sebebiyet verecektir.
Ki sünnetullah gereği ‘yenilgi ve zafer günleri’ insanlar arasında dönüp dolaşır.
İslam davasının müntesipleri olan Müslümanlar; düşmanlarıyla sürekli mücadele etmiş, kimi zaman galip kimi zaman da maddi anlamda mağlubiyetler yaşamıştır.
İslam’ın direnişçi ruh ve fikriyatı sürekli diri ve var olagelmiştir. Hangi aşamada olursa olsun, Müslümanların kalbini sürekli canlı ve diri tutmuş, ‘yok oldu, biti’ denen dönemlerde dahi küllerinden tekrar doğmuştur.
Moğollar, Haçlılar ve son dönem Siyonist israil rejiminin ümmeti tutsak ettiği dönemlerde dahi bu kurtuluş ve zafer umudu hep olagelmiştir.
İslam düşmanlarını hayrette bırakan da budur. Nasıl oluyor da İslam bu kadar kısa sürede Mekke-Medine’den neşv’ü nema bulup dönemin süper güçleri olan Bizans ve Sasani imparatorluklarını tarihin karanlığına gömmüştür.
İslam alemini kasıp kavuran Moğol istilasından sonra nasıl oluyor da yeni bir tecdid yaşanmıştır.
İslam coğrafyasını 200 yıl boyunca işgal ederek Kudüs dâhil dört devlet kuran Haçlıların kısa bir süre sonra esamesi dahi okunmuyor.
Selahaddin denen bir yiğit, ortaya çıkarak 89 sene işgal altında kalan Kudüs’ü tekrar özgürlüğüne kavuşturuyor ve Haçlıları geldikleri topraklara geri gönderiyor?
İşte günümüzde abluka ve kuşatma altında olan küçücük Gazze, işgal rejimi israil dâhil bütün destekçilerine meydan okuyabiliyor, 255 gündür kahramanca direnişini sürdürebiliyor?
Bırakın HAMAS’ı bitirmeyi tam aksine her alanda güçlenmesini sağladı. Artık modası geçti, bitti, denilerek lanse edilen İslam dini, Avrupa, ABD dâhil, bütün dünyada yeni müntesipler kazanıyor.
İslam düşmanlarının kendi hesap ve analizlerine göre ‘bu böyle olmamalıydı’ bu sonuç binde değil, belki milyonda ancak olabilecek bir ihtimaldir. Ama milyonda bir beklenen bu ihtimal de gerçekleşiyor.
Bu gerçeği Siyonist rejimin sözde ordu sözcüsü Daniel Hagari, de itiraf etmek zorunda kaldı.
Hagari, Siyonist Kanal 13 televizyonuna, “HAMAS'ı yok etme fikri halkın gözüne kum atmaktır. HAMAS bir fikirdir, siyasi partidir. İnsanların kalplerinde kök salmıştır. HAMAS'ı ortadan kaldırabileceğimizi düşünenler yanılıyor" diyerek Siyonist elebaşı Netanyahu’yu kızdırdı.
Evet, Kudüs davası bir fikriyat ve akide meselesidir.
Hakk ile batılın, iman ile küfrün, mazlum ile zalimin tarihten günümüze devam eden mücadelesidir.
Bu dava; kuşaklar boyu miras olarak günümüze ulaşmıştır.
HAMAS, bu fikriyatın günümüzdeki temsilcisidir.
Bu dava HAMAS ile başlamadı ve HAMAS'ın fiziki olarak yenilgi ve bitmesiyle sona ermeyecektir.
İsimler, şahsiyetler fani ama dava bakidir. Bir ismin bitmesiyle farklı isim ve hareketler bu davaya sahip çıkarak yoluna devam edecektir.
Ne mutlu bu davayı omuzlayan yiğitlere…