• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Şubat günü Mısır’a giderek Sisi ile ve heyetler arası görüşme yapması planlanıyor.

2011'de Mısır'ı da etkisi altına alan ‘Arap Baharı’ denilen süreçle birlikte 29 yıllık Hüsnü Mübarek dönemi sona ermiş ve Muhammed Mursi, seçim ile iktidara gelen ilk cumhurbaşkanı olmuştu.  

Mursi ile birlikte Türkiye-Mısır arasında sıcak ilişkiler başladı. Mursi, 30 Eylül 2012’de Türkiye’ye bir buçuk ay sonra 17-18 Kasım 2012’de ise dönemin Başbakanı Erdoğan 10 bakan ve kalabalık işadamı ile iade-i ziyarette bulundu.  

8 ay sonra Mısır’da kanlı bir darbe gerçekleşti. Türkiye, darbeye karşı çıkarak Mursi’yi destekledi. Muhammed Mursi’nin zindan ve şehadet süreci ile birlikte Türkiye-Mısır ilişkileri de koptu.

2013’ten 2021’e kadarki süreç Türkiye-Mısır ilişkileri tarihin en sıkıntılı dönemini yaşadı.

İlişkiler 2021’de dışişleri bakanlarının görüşmesi ve 2022’de Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin Mısır’ı ziyareti takip etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sisi’nin kısa da olsa Kasım 2022'de dünya kupası kapsamında görüşmesi, ilişkileri zirveye taşıdı.

Çok sıkıntılı bir sürecin ardından ve Gazze’de Siyonistlerce uygulanan soykırımın devam ettiği böylesine bir ortamda bu ziyaret gerçekleşiyor.

Öncelikle İslam âleminde çok önemli iki ülke olan Türkiye ve Mısır ilişkilerinin güçlenmesi, ilerlemesi her iki ülkenin yararına olduğu kadar ümmet coğrafyasının da yararınadır.

Rahmetli Ebu’ul Ala El Mevdudi, yıllar önce Mısır ve Türkiye’yi kıyaslarken, Türkiye coğrafyasının ümmete asırlarca siyasi açıdan liderlik ettiğini, Mısır’ın ise fikri ve düşünce bakımından ümmete liderlik ettiğini ifade etmektedir.

Bununla birlikte ABD’de son dönemde yapılan yorum ve analizlerde şu nokta ön plana çıkmaktadır.

ABD, 10 bin km. uzaktan İslam coğrafyasını idare edemez. Siyonist İsrail üzerinden bölgeye hakim olma ve dizayn etme, İslam ülkeleriyle ilişkileri normalleştirme planları ‘Aksa Tufanı’ ile sona erdi.

Bu durumu aşmak için Türkiye, Suudi, Mısır ve bazı körfez ülkelerini bir araya getirerek bir blok oluşturma ve bunun üzerinden hâkimiyetini devam ettirme yolunu seçecektir. Onların tabiriyle ‘Ortadoğu’yu ancak Ortadoğu idare eder’

Bunun için Türkiye ile var olan sorunlar çözümlenmelidir. Türkiye’ye bazı jestler ve isteklerine ‘evet’ denmeli...  

Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine ‘evet’ demesiyle, ABD F-16 satışına izin vermesi, F-35 projesine tekrar dönmesine yönelik sinyaller vermesi üst üste geldi.

Siyonist israilin Refah’a saldırısına engel olmaya çalışması, Filistin’de ‘iki devletli çözümü’ dillendirmesi de Arap ve İslam âlemine yönelik mesajlardır.

Bunun hayata geçirilmesi Türkiye dâhil diğer ülkelerin ABD’nin hegemonyasını, işgalci Siyonist rejimin varlığını kabul ettiklerini göstermektedir.

Bu kabul edilebilecek bir durum değildir.

Türkiye ile Mısır ve diğer İslam ülkeleri arasındaki ilişkiler; ABD, NATO ve Siyonist israilin politikalarına hizmet etmemelidir.

Türkiye-Mısır ilişkileri Gazze’nin ve Türkiye’de bulunan ve bize sığınan Müslüman kardeşlerimizin aleyhine gelişmemelidir.

Tam aksine Ümmetin iki güçlü ülkesi olan Türkiye ve Mısırın birlikteliği, Siyonist vahşeti ve varlığını sona erdirme, ABD’nin ümmet üzerindeki hegemonya ve işgalini sonlandırmalıdır.