Müslümanlar birbirlerini öldürmek zorunda değildir
İslam coğrafyasının yaşamış olduğu büyük musibetlerden biri de Haçlı işgalidir. Yüzbinlerce Haçlı savaşçısı İslam coğrafyasını işgal etmek için Avrupa’nın çok farklı noktalarından yola çıktı.
İki yüz yıl boyunca devam eden Haçlı seferlerinde Kudüs dahil 4 Haçlı devleti kuruldu.
Haçlılara karşı belli noktalarda direnç gösterilse de Müslümanlar arasında istenen, olması gereken bir birlik gerçekleşmedi. İç çekişme ve ihtilaflarla birbirleriyle savaşan Müslümanlar enerjilerini heba etmekteydiler.
Bazı Müslüman ülkelerin yöneticileri işi daha da ileri götürerek Haçlılarla mücadele edeceklerine günümüzdeki gibi ‘normalleşme’ adı altında ilişkiye geçtiler, hatta onların işgaline destek oldular.
Böyle bir hengâmede Nureddin Zengi, şu şiarla ortaya çıktı.
'Müslümanlar birbirlerini öldürmek zorunda değildir. Ben onlara kâfirlerle cihat etme imkânı vereceğim' diyerek bu sözü merkezine aldı.
Haçlı işgalini bitirmek ve Kudüs’ü özürlüğüne kavuşturmak için bir mücadele ortaya koydu. Bu mücadeleyi kurumsallaştırdı. Büyük kazanım ve başarılar elde etti, fakat vefatıyla bu amacına ulaşamadı. Ama bu mirası devralan Selahaddin Eyyubi, bu hedefi gerçekleştirdi. Kudüs’ü işgalden kurtararak Haçlı işgaline büyük darbe indirdi.
Gümümüzdeki ortam ve şartlar, üç aşağı beş yukarı o dönem ile büyük benzerlikler göstermektedir. Kudüs, fiili işgal altında, İslam âlemi de düşmanların ekonomik, siyasi hegemonyası altındadır. Birkaç ülke dışında bütün İslam ülkelerinde emperyalist ABD’nin askeri üsleri bulunmakta ve bu üsler işgal rejimi israil’in üsleri gibi görev görmekte.
Bu hafta içerisinde İran, Irak ve Pakistan topraklarına füze attı. Türkiye, Irak ve Suriye’ye yönelik hava ve karadan operasyonlar gerçekleştirdi. Pakistan, İran’a misilleme olarak İran topraklarına füze attı.
Bu saldırıların gerekçesi de kendi ülkelerine karşı ‘terörist’ eylemler gerçekleştiren merkezlerin vurulması.
Gazze’deki soykırıma, kendi topraklarındaki ABD üslerine ses çıkarılmazken, kendi ülkelerinin ‘maslahatları’ için müdahale edilmezken Müslüman ülkelerin birbirlerine karşı bu kadar cesur olmaları üzerinde düşünülmesi gereken vahim bir durumdur. Bu sürtüşme ve çatışmaların ne bu ülkelere ne de İslam coğrafyasına hiçbir bir faydası yoktur. Bundan kazançlı çıkanlar, Siyonist rejim, onu destekleyen ABD ve emperyalist güçlerdir.
Müslüman ülkeler arasındaki sıkıntıların ana sebebi, emperyalistlerin ifsat ve fitne politikalarıdır. Bununla birlikte elbette Müslümanlar kendi aralarında hakkı ve adaleti inşa etmeliler. Müslümanlarla ilişkilerinde kardeşlik hukukunu gözetmeliler. Bu olmadığı sürece emperyalistlerin bu fitne politikalarına alan açılmış olacağını da bilmemiz lazım.
İşte bu ortamda Nureddin Zengi’nin siyasetinin merkezine aldığı şiarına bugün çokça ihtiyacımız vardır.
Ümmetin, 'Ey Müslümanlar! Ey Türkler, Ey Araplar, Ey Kürtler! Birbirimizi öldürmek zorunda değiliz. Gelin hep birlikte kâfirlerle, topraklarımızı işgal edenlerle, kadın ve çocuklarımızı katleden Siyonistlerle, kutsallarımıza savaş açanlara karşı cihat edelim. Size bu imkan ve şartları oluşturacağız’ diyen liderlere ihtiyacı vardı. Bu liderler çıktıkça Kudüs ve ümmetin kurtuluşu gerçekleşecektir inşallah…