• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Tarih bir bütün olarak dile gelse ve konuşsaydı, acaba neler söylerdi? Bütün tecrübe ve birikimini kullanarak biz insanoğluna neleri tavsiye eder, neleri dile getirirdi?

Zannımca söyleyeceği veciz sözlerden biri de ‘zafer, her daim inananların olmuştur’ olacaktı.

Ne kadar zor, güç olursa olsun bir işi başarmanın, hedefe varmanın başlangıcı ve temeli o işi başarmaya, zafere olan inançtır.

Bütün davalar öncelikli olarak kendi müntesiplerini, o davanın başarıya ulaşacağına inandırmakla başlar. Başaracağına inanmayan peşinen yenilgiyi kabul eder. O işin sıkıntı ve zorluklarına katlanamaz.

Buna binaen İslam davası imanla başlar. İslam, yerine göre görmediği, duymadığı, tutamadığı, koklayamadığı varlıklara imanı emrediyor. Görmediğine inanmak ve onlar için zorluklara katlanmak, can, mal, aile ve sevdiklerini feda etmek sıradan bir iman ile gerçekleştirilemez. Bu ancak güçlü bir iman ile gerçekleşir.

Bunun için Kur’an-ı Kerim, geçmiş kavimlerin başlarına gelen bela ve musibetler, az olan toplulukların çok büyük olan topluluklara Allah’ın yardımıyla galip geldiği, güçlü toplum ve halkların azgınlaştıklarında nasıl helak olduğu, bunlara karşı mücadele eden Peygamber ve davetçilerin başlarına gelen bela ve musibetler uzun uzadıya anlatılmaktadır.

İnsanların iman etmesi ve imanlarının güçlenmesi, kemale ermesi için sürekli akıllarına hitap etmekte, düşünme ve tefekküre davet etmektedir.

İnsanların bir imtihan meydanında olduklarını, yaptıkları ve yapmadıkları her şeyden sorguya çekileceklerini, bunun sonucunda ceza ve mükâfatın büyüklüğünü detaylı bir şekilde anlatmaktadır.

Bütün bunların ışığında son üç aydır Kudüs ve Gazze’ye bu bakış açısıyla bakarsak:

Siyonist israil, insanoğlunun gelmiş olduğu en ileri ekonomik, siyasi, teknolojik, basın ve iletişim, istihbari, askeri imkân ve olanaklarını kullanmaktadır. Aynı zamanda hiçbir insani, vicdani, ahlaki, ilke ve prensip, uluslararası hiçbir kanun ve yasa bu azgını bağlamamakta, sınırlamamakta.

Biri çıkıp da şunları diyemez: Dünyanın şu yerinde gelişmiş olan şu silah siyonistlerin elinde yok. Şu teknolojiyi elde etmek istedi ama ambargodan dolayı alamadı ya da parası yoktu. İhtiyacı olduğu halde parasızlıktan dolayı şu kadar askeri silahaltına alamadı. BM’den, NATO’dan uluslararası kurum ve kuruluşlardan çekindiği, olası yaptırım ve yargılamalardan dolayı şunları yapamadı. Basın ve medya onları yeterince gündem yapmadı, haklılıklarını dile getirmedi.

Bu olumsuzlukların hiçbiri siyonist rejim için söz konusu bile değil. Dünyanın bütün ekonomik gücü, teknolojik imkân ve olanakları, askeri ekipman, istihbari bilgiler bu rejimin emrine amadedir. Uluslararası basın ve medya, BM, NATO ve diğer bütün uluslararası kurum ve kuruluşlar rejimin zulüm ve katliamlarını örtbas etmeyi kendilerine bir görev olarak bellemişler.

Bunun yanında Filistin halkının ve direnişin maddi gücünün, siyonist rejimle kıyası dahi yapılamaz. Yıllardır ekonomik ambargo ve boykot altında temel ihtiyaçlarını dahi düşmanının izin verdiği oranda karşılayabilmekteydi. Elektrik, su, yakıt gibi ihtiyaçları düşmanının bir şalteri indirmesiyle kesilmekteydi. Maddi noktadaki zayıflık ve imkânsızlıklarıyla birlikte kendisini bağlayan çok keskin ahlaki, dini ilke ve kuralları var direnişin. Siyonistler gibi, kadın ve çocukları, sivil insanları öldüremez.

Maddi alandaki bu uçuruma rağmen imanlı olan bu halkı dize getiremiyor, teslim alamıyor, davasından geri döndüremiyor. Kadın ve küçük çocukların dahi tam teçhizatlı işgalci askerler karşısında yüzlerinde korkunun eseri yok. Kadın ve çocukların Aksa’yı ve Gazze’yi nasıl onurla savunduklarına şahit oluyoruz.

İmanın ne kadar büyük bir silah ve dayanak olduğunu, bütün maddi imkânlara galebe çaldığını son üç ayda gördük/görüyoruz. Bunu derken salt kuru bir iman ile zafere ulaşılamayacağı bilinmeli. İman, insanı harekete geçirmeli, imkân ve olanak oluşturmaya, sünnetullah gereği sebeplere sarılmayı gerektirmelidir.

İmanın ne kadar büyük bir güç ve dayanak olduğunu, Allah’ın inananların yanında olduğunu geçmişte de olduğu gibi bugün de hususen Gazze’de gördük elhamdülillah… 

Bu tecrübeyle imanımızı tazeleyelim, güçlendirelim ve sebeplere sarılalım…  Bu, kardeşlerimizi de dünyevi ve uhrevi zafere götürecektir inşallah.