• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Ebu Ubeyde (ra) komutasındaki İslam ordusu 637’de Kudüs şehrini kuşatır. Bizans’ın Kudüs Patriği Sofraniyus, “Halife Hz. Ömer gelirse şehri ona teslim ederiz’ der.

Ebu Ubeyde, Hz. Ömer’e (ra) bir mektup göndererek durumu izah eder.

Hz. Ömer (ra) yanında hizmetçisi ile yola çıkar. Bineğe sıra ile binerek Kudüs’e ulaşırlar.

Hz. Ömer (ra) Kudüs’e daha girmeden, “Hz. Ömer’in Kudüs Emannamesi” diye bilinen meşhur emannameyi hazırlar. Bütün halka güvence verir.

Hz. Ömer Kudüs’e girer ve patrik ile beraber şehri gezer. Kıyamet Kilisesi’ni gezerken namaz vakti girer. Namaz kılmak isteyen Ömer’e Patrik “Buyurun efendim burada kılın namazınızı” der.

Hz. Ömer,

“Hayır, ben burada namaz kılarsam benden sonra mü’minler burayı mescide çevirebilirler, burası sizindir” der. Namazını kilisenin dışında kılar.

Halifenin dediği gibi daha sonra buraya Ömer Camii inşa edilir.

Bu fetihten yaklaşık 460 yıl sonra Haçlılar, 1099’da Kudüs’ü işgal ederler.

Haçlılar, şehirde bulunan kadın, çocuk dahil, 70 binden fazla Müslüman ve Yahudi’yi vahşice katlettiler. O günleri yaşamış, ismi bilinmeyen bir yazarın "Gesta Francorum" adlı Latince tarih eserinde bu katliam şöyle tasvir edilir:

‘Bizim askerlerimiz Süleyman Tapınağına kadar onları katlederek, öldürerek takip ettiler; burada katliamla o kadar çok kişi öldürülmüştü ki ölenlerin akan kanı katliama devam eden askerlerimizin ayak bileklerine kadar yükselmişti.’

Çok değil 89 sene sonra Selâhaddîn-i Eyyûbî komutasındaki İslam ordusu Kudüs’ü Haçlı işgalinden kurtarır.  

İntikam alma duygusu, güç ve kuvvet zehirlemesinin eseri yoktur.  

Fidye ödeyemeyen bütün kadın ve çocukları serbest bırakır. Kendi karşısında savaşan Haçlıları dahi cüz’i fidye karşılığında serbest bırakır. 

Yaklaşık bir asırdır işgal, talan, soykırım uygulayarak Filistin’i işgal eden Siyonist işgal rejimi, ahlaki, vicdani, uluslararası hukuk ve teamüllerin hiçbirine uymadı.

7 Ekimden bu yana Gazze’de 15 bin Filistinliyi şehit etti. Bunların yüzde 67’si kadın ve çocuk. 47 günde Hiroşima’ya atılan Atom bombasındaki patlayıcıdan 3 kat daha fazla (40 bin ton) bombayı Gazze’nin üzerine attı.

Cami, kilise, hastane, okul, su depoları, BM sığınma yerleri ve depoları demeden her tarafı yakıp yıktı.

HAMAS ile vardığı ‘ateşkese’ dahi uymadı. Serbest bırakacağı Filistinli esirlerin yakınlarına kurşun sıktı, onları yakalayarak esir etti. Kadın ve çocuklardan müteşekkil 150 Filistinli esiri bıraktı ama 7 Ekimden itibaren 3160 Filistinliyi esir aldı.

Peki, buna karşı HAMAS, elindeki esirlere ne yaptı?

Onlara yediklerinden yedirdi, içtiklerinden içirdi. Zor şartlar altında dahi insani muamelede kusur etmedi.

Kendi eşleri, çocukları ve yakın akrabalarından daha fazla güvenlik ve emniyetlerini korudular. Hastalanınca doktor getirttiler. Kullandıkları ilaçları zor şartlar altında dahi temin edip getirttiler. Evlerine gelmiş bir misafir gibi muamele ettiler.

Teslim edilen esirler bir tatilden ve dostlarından ayrılırcasına hüzünlendiler, el salladılar.

Bu, kesinlikle korkudan dolayı değil, tam aksine içten ve gönülden idi. Eğer korkudan olsaydı işgal rejimi onların basına çıkartır, manşetlere taşırdı. Ama tam tersini yaptı, basına konuşmalarını yasakladı.

İşte İslam’ın yüceliği ve bunu uygulayan Müslümanların tarihte ve günümüzdeki azizliği… 

Bizi İslam’la şereflendiren Allah’a hamdolsun…