• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Afganistan denince akla savaş, işgal, ölüm, açlık ve sefalet gelir. İstatistiklerde dünyanın en fakir ülkeleri sıralamasında ilklerde yer alır. 

1979 yılında SSCB’nin ülkeyi 9 yıl boyunca işgali, ardından taraflar arasında başlayan iç savaş ve 2001 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’nin işgalinde geçen 20 yılın ardından ülkede İslami Emirliğin kurulmasından bu yana geçen 2 yıl.

38 milyonluk nüfusun %43.2’si 0-14 yaş,  % 54.2’si 15-64, %2.6’sı ise 65 ve üstünden oluştuğu göz önüne alınırsa nüfusun kahir ekseriyeti savaş içinde gözlerini açtı, savaş içinde çocukluk ve gençliğini hatta yaşlılığını geçirdi.

Bu fakir ve yoksullukla birlikte Afgan halkı, hiçbir süper güce dayanmadan kendi öz gücüne dayanarak, süper güç olan ABD’yi zelil bir şekilde topraklarından çıkardı.  

Dünya medyası, kadın hakları, kızların okula gitmemesi, peçe ve burka takma, güzellik salonlarının kapatılması gibi suni ve tali meseleleri işlediği kadar, bu büyük zaferi bilinçli olarak görmedi, konuşmadı, gündemine almadı.

Birilerine göre ABD, turistik gezi için geldi ve çekip gitti veya gelip ülkeye dizayn verdi ve çekip gitti.

İletişim çağında olmamızın bir sonucu olarak her şey canlı bir şekilde bütün dünyaya servis edildi.

Halkın gücüne dayanan Taliban hareketi, büyük bedeller ödeyerek verdiği mücadele sonunda işgalci ABD’yi kovdu ve ‘Afganistan İslam Emirliği’ni kurdu.

Elbette bu sonucu kimse beklemiyordu, görmek ve kabullenmek de istemediler.

İşgalin bitmesinin ardından en büyük gelişme, ülkenin 40 yıldır özlemini çektiği emniyet ve güvenin tesis edilmesi oldu.

Bunu yaşamayan anlayamaz. Sabaha kadar emniyet içinde her tarafta gezen dolaşan, bir tehlike anında bir telefonla bir iki dakika içinde olay mahalline onlarca polis ve jandarma otosu görenler bunu hiç anlayamaz.

İkinci önemli husus, uyuşturucu ve açlıkla mücadele.

ABD, Afganistan’da uyuşturucu ile mücadele ettiğini iddia etse de rakamlar bunu yalanlıyor. ABD, Afganistan'ı işgal ettiğinde 17 bin hektarda haşhaş ve kenevir yetiştiriliyordu. Amerika işgali bittiği dönemde bu rakam 300 bin hektarı geçiyordu.  

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin (UNODC) Kasım 2021'de yayımladığı rapora göre, 2020'de dünyada haşhaştan elde edilen afyonun yüzde 85'inden fazlası Afganistan'da üretiliyordu. İslam Emirliğinin uyuşturucu ile mücadelesiyle birlikte bu rakam neredeyse sıfırlandı.

1 milyonu çocuk olmak üzere 4 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Bunları tedavi etmek ve topluma yeniden kazandırmak için büyük bir çalışma ve gayret var. Bu konuda önemli bir mesafe kat ediliyor.

İnsanlar açlıktan kızlarını, çocuklarını satacak duruma gelmişlerdi. İkiz çocuğu olan birini beslemek için diğerini satıyordu.

Açlık ve yoksulluğu bitirmek için ciddi manada bir çalışma var. İstenilen düzeyde olmasa da artık bu utanç tabloları yok. Aç insanların başvuracakları merciler var. Devlet yetkililerinin israf etme ve halka fildişi kulelerinden bakma dönemi sona erdi. Halk ile iç içe ve aynı kaderi paylaşmaktalar.

Bütün ekonomik ambargo ve Afgan halkına ait milyarlarca doların bloke edilmesine rağmen Afgan para birimi (AFN) ABD doları karşısında yüzde 4,4 oranında değer kazandı, enflasyon ise yüzde 12'den yüzde 6'ya geriledi. Bu rakamlar küçümsenmemeli.

ABD ve batılı ülkeler, İslam Emirliğinin hiçbir alanda başarılı olmasını istemezler. İşgal ve katliamlarla diz çöktüremedikleri yiğit Afgan halkını açlıkla, ekonomik ambargolarla teslim almaya çalışmaktalar.

Bu baskıların bir sonucu olarak Rusya, Çin, Türkiye ve diğer İslam ülkeleri dahil şu ana kadar hiçbir ülke resmi olarak İslam Emirliğini tanımadı. Fakat buna rağmen görüşme, siyasi, ticari ilişkiler ve antlaşmalar yapılmakta. Son dönemde bu alanda iyi bir mesafe kat edildi. 

Avrupa’nın farklı ülkelerinden heyetler gelerek yetkililerle görüşmeler yaptılar. Afganistan, yer altı kaynakları bakımından çok zengin ve bakir bir ülke. Bunların çıkartılarak ekonomiye kazandırılması çok önemli. Emirliğin yetkilileri ilk günden beri Çin gibi ülkelerdense Türkiye gibi İslam ülkelerinin bu işe el atmasını istiyor fakat bu gerçekleşmedi. Çin ile çok farklı alanlarda ekonomik antlaşmalar yapıldı. Ekonomiden sorumlu Bakan A. Gani Brader’in Türkiye’ye gelmesi ve görüşmeler yapması gecikmiş olsa da önemli bir gelişme..

İslam Emirliğinin bir yetkilisi geleceğe dair umutlarını ve kat edilen gelişmeyi şöyle ifade ediyor: ‘Halkımız kanaatkâr. Sıkıntılara aşinalar… İnsanlar, korkudan ve açlıktan emin oldular. Bu çok önemli, gerisi de zamanla olur inşallah…’