• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

22 Temmuz Cumartesi günü HÜDA PAR’ın Adana il başkanlığına bir saldırı gerçekleşti. Saldırı, partinin mescidinden cemaatle birlikte namaz kılan İl başkanı Salih Demir ve İl Sekreteri Sacit Pişgin’e yapıldı.  

Saldırıda Salih Demir yaralanırken, Sacit Pişgin, şehit oldu.

Allah, Sacit kardeşimize rahmet eylesin. Çok secde eden, anlamına gelen Sacit, ismine layık önderlerimiz Hz. Ömer, Hz Ali gibi namaz kılarken şehit edildi.

Sacit, yıllardır bu halka hizmet etti, maddi ve manevi anlamda ilerlemesi, kalkınması, huzur ve barışın sağlanması için gayret etti, çalıştı. Genç nesli ifsat etmek, fitne ve zehir tohumları ekmek isteyenlere inat, gecesini gündüzüne kattı. Bunu yaparken bütün araç ve yöntemlerden istifade etti. Gün geldi, fakir ve mağdurlara yardım kolisi dağıttı. Gün geldi depremzede kardeşlerine bir çorba vermek için koştu. Gün geldi parti ve seçim çalışmalarında bulundu. Gün geldi sosyal medya üzerinden kısa film ve skeçlerle mesajını insanlara ulaştırmaya çalıştı.

Allah da onu kendi katına ‘şehit’ olarak aldı. Bu olayla Allah şunu bize gösterdi ki Şehadet Kapısı, kapanmaz, her zaman açıktır.

Her çalışan, didinen, hak eden, şehit olmasa da Şehit olanlar arayanlardır, çalışanlardır, hak edenlerdir.

Bu, olayın bir yönü. İki önemli noktası daha var.

Birincisi, saldırı bir siyasi partinin il başkanlığına hedef gözetilerek ve kasten yapıldı.

Bu saldırı HÜDA PAR’ın şahsında siyaset kurumuna, ülkenin huzur ve barışına, kardeşliğe yapılmış bir saldırıdır. Medyada, seçim öncesinde başlayan ve seçimle devam eden HÜDA PAR’a yönelik yoğun bir şekilde saldırı, karalama ve iftiralar yapıldı ve yapılmaya devam etmektedir. Bu durum, insanlarda kin ve nefret oluşturacağına, niyeti bozuk insanları fiili harekete geçireceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Siyaset kurumu, ülkenin sorun ve problemlerini şiddete başvurmadan çözme merciidir. Fikir ve düşüncelerin özgür bir şekilde dile getirildiği, fikir ve düşüncesinden dolayı kimsenin dışlanmadığı, ötekileştirilmediği alanlardır.  

Bu durumun devam etmesi, bu tür saldırılara zemin ve ortam hazırlayacaktır.

İkinci önemli nokta, saldırının 72 yaşında kendini meczup göstermeye çalışan biri tarafından yapılmasıdır.

Dünyada ve ülkemizde son döneme bakıldığında birçok siyasi cinayet; çocuk, deli, meczup, kendisine vahiy geldiğini iddia eden tipler tarafından yapılmıştır.

Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdulaziz, 25 Mart 1975’te ‘deli’ olduğu iddia edilen yeğeni tarafından öldürüldü.

13 Mayıs 1981'de, Papa 2. Ioannes Paulus'a M. Ali Ağca tarafından suikast gerçekleştirildi. Her soruşturmada farklı ifade veren Ağca, kendisine vahiy geldiğini ve bir ‘mesih’ olduğu ifadesini verdi.

1991 yılında Menzil Şeyhi Muhammed Raşit Erol, elini öpmek için yanına gelen 17 yaşındaki Murat Erol tarafından zehirlendi. Şeyh ölmedi ama kendisini bir daha toparlamadı ve 2 sene sonra vefat etti.  Saldırgan,  "Şeyhi İslam düşmanı olarak gördüğüm için öldürmek istedim" derken babası da  "TÜBİTAK projelerinde ödüller alan oğlum bir süre sonra dine yöneldi ve bunalıma girdi" ifadelerini verdi.  

Ülkemizdeki önemli siyasi cinayetlerden biri 2001 yılında Eyüp Mezarlığında öldürülen Yahudi işadamı Üzeyir Garih cinayetidir.  Katil zanlısı olarak 14 yaşındaki bir çocuk yakalandı. Katilin bu olduğuna dair somut bilgiler basına sızdırıldı. Ama ertesi gün asıl katilin asker firarisi Yener Yenmez olduğu açıklandı Yener Yenmez, yakalandı, yargılandı, müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve dosya kapandı.

İmam ve vaiz Bayram Ali Öztürk, 3 Eylül 2006 tarihinde İsmailağa Camii'nde verdiği sohbet sırasında Mustafa Erdal adlı kişi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Mustafa Erdal da orada bulanan cami cemaati tarafından linç edilerek öldürüldü. Yapılan haber ve yorumlarda Erdal’ın bunalımda olduğu ifade edildi ve dosya kapandı.  

Ülkede siyasi gelişmelere sebebiyet veren daha birçok cinayet var. Karanlık güçler, deli, çocuk ve meczupları kullandı ve kullanmaya devam etmektedir.  

HÜDA PAR’a yapılan saldırının faili de ‘bu saldırıyı kendisine gelen vahyin yönlendirmesiyle yaptığını’ ifade etti.

Temennimiz bu saldırının deli ve meczupların yaptığı bir saldırı olarak kayda geçmemesi. Olayın bütün yönleriyle araştırılmasıdır. Varsa perde arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılarak hak ettikleri cezaya çarptırılmasıdır.