• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Türkiye’deki bütün seçimler önemli ve kritik olmuştur. Ama 14 Mayıs seçimlerinin akabinde 28 Mayıs’a kalan Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri çok kritik bir merhaleye gelmiştir.

Normal şartlarda bir ülkedeki seçim -her ne kadar o bölge ve coğrafya için dolaylı olarak etkileri olsa da- sadece o ülkedeki insanları ilgilendirir. Diğer ülkeler o ülkenin içişlerine karışmama, halkın kararına saygı duyma ilkesi ve diplomasi kuralları gereği seçimdeki aday ve partiler üzerinden ne lehte ne de aleyhte pek konuşmazlar. İçlerinde bir adayın kazanmasını isteseler de bunu ilan etmezler.

Ama Türkiye’deki seçimler böyle değil. Başta ABD olmak üzere bütün emperyalist ülkeler ve basın medyaları bir muhalefet partisi ve lideri gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhine çalıştılar ve çalışmaya devam ediyorlar. Bu da bu seçimin etkilerinin salt Erdoğan’ın şahsı ve Türkiye ile sınırlı olmadığının ispatıdır.

Dünyanın en önde gelen basın ve medya kanalları, dergi ve gazeteleri sanki seçim, kendi ülkelerinde oluyormuşçasına manşet ve anlık haberlerle bu değirmene su taşıyorlar.

Sosyal medya platformları, özgür haber ve paylaşım kurallarını hiçe sayarak algı operasyonlarıyla kitleyi bir yöne kanalize etmeye çalışmaktalar.

Anket şirketleri ve seçim çalışması yapan ülkemizin ve dünyanın önde gelen ekipleri Erdoğan karşıtı kampanya için bütün imkânlarını seferber etmiş durumda. Hepsi tek ağızdan aynı şeyleri tekrar etmekteler.

‘Türkiye’de değişim olmalı, değişim kaçınılmazdır… Gençler değişim istiyor… Türkiye diktatöründen kurtulmalı…’

Tam bağımsız ve kendi özüne dönmeye çalışan bir Türkiye’den rahatsız olan bütün taraflar bir olmuş ve Erdoğan’ın kazanmasını istemiyorlar.

Bu durumla birlikte dünya mazlumları, ümmet ve kardeşlik şuurunu taşıyan bütün kesimler de Erdoğan’ın tekrar kazanmasını ve başarılı olmasını istiyorlar.

Kudüs Muhafızı ismiyle maruf Şeyh Raid Salah, Aksa avlusunda, Kubbetüssahra’yı arkasına alarak Türkiye halkına çağrı yapıyor ve Erdoğan’ı desteklemelerini istiyor. Bunun sebeplerini de izah ediyor.

İşgalci Siyonistlerin bombardımanı altında olan Gazze halkı, gözleri ve kulakları Türkiye’de ve Erdoğan’ın kazanması için dua ediyorlar.

Suriye’den Moritanya’ya, Tunus’tan Irak’a, Afganistan’dan Senegel’e, Mısır’dan Somali’ye, ümmetin seçkin ulaması ortak basın açıklaması yaparak Erdoğan’a dua ediyor ve destek istiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tanıyan tanımayan dünya mazlumları bu durum karşısında kendilerini Erdoğan’ı desteklemek zorunda hissediyorlar. İmam Şafii’nin ‘Fitne zamanı saflar karıştığında düşman oklarını takip ediniz, o sizi hak ehline götürür." sözünü kendilerine rehber kabul ederek vaziyet alıyorlar.

Hamdolsun ilk turda Erdoğan oyların yüzde 49.52’sini alarak Kılıçdaroğlu ile farkı epey açtı. Tabi ki seçim kanununa göre oyların 50 artı 1’ini alması lazım olduğundan seçim ikinci tura kaldı.

Milletvekili seçiminde de mecliste 322 sandalye ile çoğunluğu elde etti.

Geriye final kaldı.

Anormal bir durum olmazsa 29 Mayıs’ta Türkiye halkı ile birlikte dünya mazlumları da şükür secdesi edecek ve bir nebze de olsa sevinecekler.

Tabi rakip ne kadar zayıf olursa olsun, küçümsememek lazım. Zaferi çantada keklik görmemek lazım. Her an her şey olabilir. Nasıl olsa kazanacağız mantığıyla rehavete kapılmamalı, çalışma bir an da olsa sekteye uğramamalı. Rehavet ve rakibi küçümsemek, yenilginin başlangıcıdır.

Sandık başına gidenler tekrar gitmeli, gitmeyenler de gitmeleri için teşvik edilmelidir. Özellikle sandıkta atılan oylara sahip çıkılmalı, sandıklar terk edilmemeli. Sahada kazanılan nice zaferlerin masada kaybedildiğini acı tecrübelerle yaşamış bir halkız. Aradaki fark ne kadar açılırsa zafer o kadar anlamlı ve karşı cenaha en güzel cevap verilmiş olacaktır. Alınan oy o kadar fazla olmalı ki, karşı cenahın bir daha toparlanma, bir araya gelme ve kazanma umudu bitirilmelidir.

Allah zalimlere fırsat vermesin. Bu zaferi Müslümanların umutlarının yeşermesine, birliğine, dünya mazlumlarının zaferlerinin başlangıcına ve mukaddimesine vesile kılsın.