• DOLAR 34.357
  • EURO 37.079
  • ALTIN 2970.14
  • ...

Türkiye ve Suriye’de gerçekleşen depremde on binlerce kardeşimiz vefat ederken on binlercesi yaralı, yüz binlercesi de evsiz kaldı. Geriye binlerce yetim ve dul, toptan yok olan aileler, bütün ailesini kaybeden, ruhuna fatiha okuyacak yakını kalmayan, belki de en acısı yakınının ne ölüsüne ne de dirisine henüz ulaşmayan acılı insanlar…  

Kuzeyiyle güneyiyle, doğusu-batısıyla bütün ümmet coğrafyası bu acı ve ızdırapla mahzun oldu ve olmaya devam ediyor.

Milliyetçilik, mezhepçilik, ulus devlet ve her türlü ifsatla ümmeti bölmek, parçalamak için çalışan iç ve dış düşmanlara rağmen ‘ümmet’ şuurunun hala canlı ve diri olduğu görüldü. Arabistan’dan Afrika’ya, Singapur’dan Moritanya’ya, mazlum coğrafyalardan Afganistan’dan Filistin’e, zengininden fakirine, muhacirinden esirine… Depremzede kardeşlerinin yarasını sarmak, yardımcı olmak için bütün Müslümanlar imkân ve olanaklarını seferber ettiler.

Ellerinde maddi yardım gönderecek imkânları olmayanlar oturmadılar, camilerde, meydanlarda birlik olup dua ettiler. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a ellerini açarak tanımadıkları, görmedikleri kardeşleri için yalvardılar, yakardılar.

Yıllardır Siyonist işgali altında ve tarihin en uzun muhasarası altında olan minik Filistinli kardeşlerimiz harçlıklarını gönderdiler. Anne-babaları çadır, uyku tulumu dikerek gönderdiler.

Türkiye’de muhacir olarak bulunan ve kendileri yardıma muhtaç olan kardeşlerimiz, rızıklarını yardım olarak gönderdiler.

Yakınındaki kardeşleri, hemşehrileri soğuktan donan, açlıktan ölen Afganistanlı kardeşlerimiz, ellerindekini toplayıp depremzede kardeşlerine gönderdiler. 

Arada yaşanan acılara, her türlü oyun, komplo ve dezenformasyona rağmen dost, komşu ve kardeş Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, depremin ilk anından itibaren doktor ve sağlık çalışanlarıyla, iş makineleri ve her türlü yardım malzemesiyle kardeşlerinin yardımına koştular.

Elhamdülillah… Bu, İslam’ın, İslam kardeşliğinin, bir ümmet olma bilincinin sonuçları ve güzellikleridir. Bununla ne kadar iftihar etsek, Allah’a hamd etsek azdır.

İşte asırlardır İslam düşmanları bu kardeşliği ortadan kaldırmaya, zayıflatmaya çalışmaktalar. Ümmet bilinci, kardeşlik bilinci, cemaat, vakıf, dernek ve birliktelik şuur ve ruhunu bitirmeye çalışmaktalar.

Bütün yapı ve kurumlarda menfi, hain olanlar çıkar; ama bütün ümmeti ve kurumları topyekûn hedefe koymak doğru değildir. Her kurumun eksikleri, hatası, yanlışı olabilir ve vardır. Bu hatalar, güzelliklerin görülmesine engel olmamalı. Elbette eksikler de uygun zemin ve zamanda konuşulmalı, tartışılmalı ve tamamlanmaya çalışılmalıdır.

FETÖ’den sonra İslami kurum ve kuruluşlara yönelik oluşan menfi hava ve güvensizliğin kırılması açısından bu yardım faaliyetleri çok faydalı oldu. Bunlar olmadan ne maddi ne de manevi bir ilerleme sağlanabilir.

İnanıyorum ki son 20 gündür ümmetçe Allah’a yapılan yalvarışlar, yakarışlar, dua ve niyazlar… İnsanların gönlünde yeşererek artan merhamet duygusu, gözlerden dökülen yaşlar… Tanımadığı, bilmediği, herhangi bir akrabalık bağı olmamasına rağmen sırf kardeşlik duygusundan dolayı birbirimize sahip çıkma, yardım etme dürtüsü… Günlerce enkaz altında kalarak sağlıklı bir şekilde kurtarılan bebekler ve çocuklar, kurtarılan insanların dillerinden düşürmedikleri ayet, dua, zikirler hürmetine Allah Teâla Rahmet ve Merhametini gösterecektir.

Ya Rab! azametini, yüceliğini kendi gözlerimizle gördük, kulaklarımızla duyduk. Sen Subhan’sın, Kuddus’sun, Ekber’sin. Bunu lisanı kal ve lisanı halimizle kabul ve tasdik ediyoruz.

Biz aciziz, zayıfız, bizi nefsimizle baş başa bırakma. Sadece darlıkta değil,  genişlikte ve her daim bir ümmet ve kardeş olma şuurunu ver.

Ya Rab! Her daim gösterdiğin gibi Sen’den merhametini, ikramını bize göstermeni istiyoruz…