Kürtlerin İslam’dan koparılma projesi
Emperyalistlerin ümmet coğrafyasını kendi çıkar ve menfaatleri için bölmek, parçalamak ve kurdurulan ulus devletleri birbirleriyle savaştırma projelerinin kurbanlarından biri de Kürt halkıdır.
Nüfusu beş-on bin olan Arap aşiretlerine (onları küçümsemek için değil, vakıayı ortaya koymak için) dahi devlet kurdurtan İngiliz-Fransız aklı, nüfusları o dönem dahi milyonlarla tabir edilen ve coğrafyamızın kadim halklarından olan Kürtlere tek bir devleti dahi çok görmüşlerdir.
Devlet kurdurtmamakla kalmamış, Araplar, Türkler ve Farslar arasında sürekli sorun ve problem olsun diye de 4 parçaya bölmüşlerdir. Bugünkü Azerbaycan-Ermenistan arasında savaşlara sahne olan Karabağ bölgesindeki Laçin, Kelbecer-Kevn bajer-, Zengilan, Kubatlı, Cebrail ve Zengezur’u içine alan Kürdistan’a Sor-Kızıl Kürdistan’ı saymıyorum. Maalesef Kürdistan’ın 5. Parçası, solcu Kürtler tarafından bilinçli olarak dile getirilmiyor ve unutturulmaya çalışılıyor. Burada yaşanan dram diğer parçalardan az değildir.
Batı tarafından yürütülen strateji gereği güç ve kuvvetin Batı’nın elinden çıkmaması ve ilelebet devam etme istek ve arzusunun sonucu olarak, Müslümanların gün yüzü görmemeleri ve güç sahibi olmama planı devreye sokuldu. Müslümanlar sürekli sınır problemleriyle uğraştırılacak ve azınlıklar da her daim isyan için kışkırtılacaktı. Böylece emperyalistler coğrafyamıza müdahale edebilsin. 110 yıl önce İngiltere başkanı Henry Campell’den ismini alan Campell Belgesi, yürürlüğe kondu ve halen tıkır tıkır işletiliyor. https://dogruhaber.com.tr/yazar/mehmet-esin/19910-campell-belgesini-akim-birakmak/
Bölünen Kürtlere, laik ve milliyetçi rejimler altında zulmün ve haksızlığın her türlüsü reva görüldü.
Kürtler, İslam’la müşerref olmuş ilk haklardandır. İslam’ı benimsemiş, gelenek-görenek, kültür ve hayatlarının her alanında İslam’ın kuralları hâkim olmuş, ne pahasına olursa olsun inançlarından taviz vermemişlerdir. Diğer Müslüman halklarla ümmet bilinciyle yüzyıllarca birlikte küffara karı savaşmış, İslam dinine büyük hizmetleri olmuş, ümmete büyük şahsiyetler kazandırmışlardır.
Batı dünyasında Peygamberimiz Hz. Muhammed (AS)’dan sonra en çok tanınan ve hayatı araştırmalara konu olan Kudüs’ün ikinci fatihi Selâhaddîn-i Eyyûbî, bunlardan bir tanesidir. İlginçtir son yüzyılda seküler, milliyetçi Kürtlerin sıfat ve konumlarını belirten isimler dahi ‘Şeyh, Melle, Feqi’ gibi İslami isim ve sıfatlardır.
Batı dünyası, ataları olan Haçlıları; Akka’dan, Rüha’dan, Kudüs’den kovarak zelil eden Kürtlerden intikam almak için ilk etapta çocuklarını İslam’dan koparmak, sonraki merhalelerde İslam’a düşman etmek ve Batı dünyası adına Müslümanlarla savaştırmak için uzun soluklu bir projeyi yürürlüğe koydular. Eğer bunu yapabilirlerse planın ikinci aşaması devreye girerek Türkiye’nin batısından başlayarak İslam’ı Anadolu’dan silmek ve zamanla İslam’ı Arap dünyasına hapsetmeyi planlamaktalar.
İslam’dan kopan Kürtlerin, Arapların, Türklerin direnme ruhu ve gücü kalmayacak, medeniyet ve dünyaya hâkim olma mefkuresi bitecektir. Bu halkların İslam öncesine bakıldığında ortaya bir varlık koyamadıkları, bir medeniyet inşa edemedikleri görülecektir. İslam öncesi Araplar, Bizans ve Sasani devletlerinin sömürgesi konumundaydı. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar cahil ve bedeviydiler. Kürtlerin İslam öncesi döneminde insanlığa mal olmuş kaç tane şahsiyeti, kaç tane alim ve bilgesi olmuştur? Kaç tane kitap ve yazılı eseri günümüze ulaşmıştır?
Halklar İslam’la ruh buldular, kimlik kazandılar, düşmanlarına karşı koydular, birlik ve beraberliklerini sağladılar. İnsanlığa örnek ve numune oldular.
Tarihte Türkler, Kürtler, Araplar ve diğer Müslüman halklar birleşince en azından aralarında ciddi manada husumet olmayınca dünyaya hâkim olmuşlardır. Malazgirt zaferi ve sonrasındaki süreç, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı bunun en somut örneğidir.
Şu husus net anlaşılmalı ki tek bir devlet veya bir halk, küresel manadaki emperyalizmle mücadele edemez, başa çıkamaz ve kendini muhafaza edemez.
Toplam 360 milyon nüfusuyla 22 Arap devleti olmasına rağmen Araplar, izzetten yoksun ve dünya siyasetinde adam yerine konulmuyorlar. 3-5 milyonluk Siyonist israilin elinde oyuncak olmuş, Filistinlere ve Kudüs’e sahip çıkamıyorlar.
Dünya üzerinde 340 milyon nüfusa sahip 7 bağımsız, 15 yarı bağımsız devlete sahip Türkler, Çin zulmü altında inim inim inleyen Uygur Türklerine sahip çıkamıyor.
Bu şartlarda kurulacak bir ulusal Kürt devleti de aynı kaderi paylaşmaktan öteye geçemeyecektir.
Kürt Meselesini çözemeyen bir Türkiye, büyük devlet olamaz, emperyalistlerin topraklarına ve coğrafyamıza olan müdahalelerinin önüne geçemez. Emperyalistlerin bizi parçalamak için çizmiş olduğu sınırlar kutsallaştırılarak lider ülke olunamaz.
Etnik ve sosyal sorunlarını kardeşane bir şekilde çözemeyen ümmet coğrafyası, içerisinde devam eden kaos ve çatışmaları bitiremez.
Bütün devletler ırkçı, laik ve ulusçu politikaları bir kenara bırakmalı, kardeş ve ümmet şuuruyla kendi sorunlarını çözmek suretiyle, emperyalizme karşı yekvücut hareket etmelidir.