• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Salgın hastalıktan dolayı 3 yıldır bir araya gelemeyen Arap Birliği (Cāmiʻat ad-Duwal al-ʻArabiyya) ülkeleri toplantısı 1-2 Kasım’da gerçekleşti.

  1. Arap Birliği Zirvesi, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un dönem başkanı sıfatıyla Cezayir’in ev sahipliğinde, gerçekleşti.

Toplantıya katılım ekseriyetle ülke başkanları düzeyinde olurken bazı ülkeler daha alt düzeyde katılım sağladılar. Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, toplantıya Suriye’nin katılmasını çok istese de diğer ülkelerin itirazı buna engel oldu.

Arap ülkeleri arasında ilk ittifak 1936'da Irak ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşti. Ülkeler arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenleme amacında olan Arap Birliği’nin; 1944'te imzalanan İskenderiye Protokolü ile temeli atıldı.

Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri tarafından 22 Mart 1945'te Kahire'de resmi olarak kuruldu. Merkezi Kahire'de olan Arap Birliği'nin bugün 22 üyesi mevcuttur. (Suriye'nin üyeliği Kasım 2011'den bu yana askıya alındı.) Ortak pazar ise 1965 yılında kurulmuştur.

Mart 2015'te Arap Birliği Genel Sekreteri, Arap Devletlerine yönelik tehditlere karşı koymak amacıyla Ortak Arap Gücü'nün kurulduğunu duyurdu. Karara, Yemen'de Fırtına Operasyonu yoğunlaşırken ulaşıldı. Projeye katılım isteğe bağlıdır ve ordu sadece üye devletlerden birinin talebi üzerine müdahale eder.

Her üye devletin Lig Konseyi'nde bir oy hakkı vardır ve kararlar yalnızca kendilerine oy veren devletler için bağlayıcıdır.

Birlik her açıdan büyük bir güçtür.

Arap Birliği üye ülkeleri 13 milyon km²'nin üzerinde bir alanı kaplar ve Afrika ile Asya’yı birleştirir.

Birliğin hızla çoğalan nüfusunun toplamı 400 milyonu aşmıştır. Nüfusun ezici çoğunluğu Arap’tır. En kalabalık üye devlet, 91 milyon ile Mısır'dır

Birliğin vatandaşlarının kahir ekseriyeti Müslümandır. Birlikteki toplam 15 milyon Hristiyan’ın yanında az da olsa Dürzî, Yezîdî, Şaki ve Mandalular vardır.

Arap Birliğinin bu yılki zirvesi, “Cezayir Deklarasyonu” adı verilen sonuç bildirgesinin açıklamasıyla sona erdi.

Bildirgede Filistin, Suriye, Irak, Libya’daki sorunlara değinilirken ana tema Filistin ve Kudüs davası oldu. Bunda ana etken, son dönemlerde Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un Filistin davasına olan hassasiyeti ve geçen ay içerisinde Cezayir’de Filistinli bütün tarafların bir araya getirilerek birlik mutabakatına varmış olmalarıdır.

Bildirgede, Filistin meselesinin Arap Birliği'nin merkezi davası olduğu ve Filistin halkının haklarının pazarlığa açık olmaksızın desteklenmesine, siyonist işgali altındaki Kudüs’ün mukaddes mekanlarıyla birlikte korunması için tüm çabaların sürdürülmesinin önemine işaret edildi.  

Libya krizinin çözümü için her türlü çaba desteklenirken “Meşru Yemen Hükümeti”nin desteklendiği ve Yemen Başkanlık Konseyi’nin kurulması takdir edildi.

Suriye’de siyasi çözüme ulaşılması için Arap ülkelerinin liderler düzeyinde ortak bir katkıda bulunmalarının gerekliliğine vurgu yapılırken, Irak’ta hükümetin kurulması ve siyasi hayatın canlanması memnuniyetle karşılandı.

Alınan kararlara hiç kimsenin itiraz etmesi söz konusu değildir. Özellikle Kudüs ve Filistin davası ile ilgili kararı… Arap liderler, Kudüs davasına samimi bir şekilde destek olurlarsa çok kısa süre içerisinde işgalin bitmesi ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması uzak değildir.

Ekonomik, siyasi, askeri, nüfus ve coğrafi büyüklük olarak Arap Birliği devasa bir güçtür.  Nüfusun kahır ekseriyetinin Müslüman olması ümmet coğrafyası için çok önemlidir. Yeter ki İslam Birliğine alternatif değil, İslam Birliğini pekiştiren bir alt birim olsun.

Üstadın deyimiyle "Müsbet Milliyetçilik: Müsbet milliyet, hayat-ı içtimaiyenin ihtiyac-ı dahilîsinden ileri geliyor. Teâvüne, tesanüde sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder, uhuvvet-i İslâmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur."

Filistin ve Kudüs davası, Irak, Suriye, Libya ve diğer sorunlarını kendi arasında çözebilen bir Arap Birliği dünyanın en prestijli bölgesel gücü ve örgütü haline gelecektir.

Maalesef Birlik, üye devletlerin Batı’ya göbek bağıyla bağımlı olmaları, birbirleriyle husumetli iken işgalci israille geliştirdikleri ilişkiler, Kudüs davasına ve ümmete ihanetleri, halklarına düşman rejim ve yönetimler tarafından idare ediliyorken, üzerlerine düşen misyonu getirmekten çok uzaktırlar…