• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

İnsanlar doğal olarak birbirlerine muhtaçtır. En zengin ve güçlü insanlar da başkalarının yardımına, ilgisine ve dostluğuna muhtaçtır. Devletler de aynen insanlar gibi başka devletlerle ekonomik, siyasi, askeri ve farklı noktalarda iş birliğine muhtaçtır. Bu ihtiyaçlara binaen ülkeler arasında antlaşmalar imzalanır, dostluklar kurulur. Bazen birden fazla ülke bir araya gelerek paktlar ve örgütler kurarlar. BM, NATO, AB, Şanghay İş birliği Örgütü, İslam İş birliği Teşkilatı. Bunlardan en tanınmışlarıdır.

Bir pakta üye olmak beraberinde bazı nimetleri getirdiği gibi külfet ve sıkıntılar da getirebilmektedir. Bazen üye olmak mı olmamak mı daha karlıdır, tartışması yapılmaktadır. Türkiye’nin NATO’ya üye olması ülke açısından fayda mıdır zarar mıdır, tartışması yıllardan beri yapılmaktadır.

2000’li yılların sonlarına doğru iki kutuplu dünyanın sona ererek tek kutuplu olmasıyla ülkelerin güvenlik arayışları başladı. Bu arayışların bir sonucu olarak Şanghay İş birliği Örgütü (ŞİÖ) ortaya çıktı. 

Şanghay İş birliği Örgütü (ŞİÖ) Şanghay Beşlisi ve Şanghay Paktı olarak anılan birlik, 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın bir araya gelmesiyle kuruldu. Kuruluşta beş olan üye sayısı; 2001 yılında Özbekistan'ın, 2017'de Hindistan ve Pakistan, 2021'de İran’ın katılımıyla dokuza çıktı. Bu paktın ilginç bir uygulaması da üye ülkelerin başkanlarının, batı zulmüne karşı kravat takmasının yasaklanmış olmasıdır.  

Üye ülkeler dünya nüfusunun dörtte birine, dünya petrolünün üretim ve kullanımının yaklaşık yarısına sahiptir.

Birlik’te, ABD ve Batı’ya karşı kendini güvene alma ihtiyacı ön plandadır. Bu alandaki ilk ve ciddi adım, ŞİÖ’nün 2005’teki zirve toplantısında, ABD’ye Orta Asya’daki askeri varlığına son verme çağrısı yapıldı. Bu çağrı sonucu olarak Özbekistan’daki ABD askerleri ülkeden çekilmiştir.

ŞİÖ genel sekreteri Grigory Logninov Nisan 2006'da ŞİÖ'nün askeri bir blok olma niyetinin olmadığını açıklamış ama "terör, aşırılıkçılık, ayrılıkçılık" tehdidinin artışının kapsamlı bir askeri müdahaleyi zorunlu kıldığını da belirtmiştir. Ki sonraki dönemlerde üye ülkelerin katılımıyla farklı tarih ve yerlerde ortak askeri tatbikatlar gerçekleşmiştir.

Şanghay İş birliği Örgütü'nün Ağustos 2007 Bişkek Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Putin, “Tek kutuplu dünya kabul edilemez” sözleriyle de birliğin ana misyonunu açıklamıştır. Bunun yanında ‘en büyük güvenlik tehditleri olarak deklare ettikleri terör, ayrılıkçılık ve aşırıcılıkla mücadele adı altında bu coğrafyada yaşayan halk ve uygarlıkları dizginlemeyi de amaçları arasında saymaktadır.

Paktta, Çin ve Rusya’nın ağırlığı her alanda kendini hissettirmektedir. Üye olan ülkelerin bazıları Batı ile ilişkilere de sahiptir.

NATO üyesi ve Batı ile müttefik olan Türkiye, 2012'de, Şangay İş birliği Örgütüne (ŞİÖ) Diyalog ortağı olarak katılmıştır.

Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan’ın da katıldığı birliğin bu yılki zirvesi Özbekistan’ın tarihi Semerkant şehrinde gerçekleşti. ABD ve Batı ile ilişkilerin limoni olduğu bir dönemde katılmasına farklı anlamlar yüklendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada verdiği sözlü mesajlarıyla ve basına servis edilen fotolarla tartışma ve polemiklere de sebebiyet verdi.

Şanghay Birliği, ilerde bir NATO ya da AB tipi güçlü bir yapıya bürünür mü, Türkiye, Batı’ya rağmen buraya tam üye olur mu, üye olsun olmasın bu gidişatla Batı ile ilişkileri nasıl seyredecek…?  Bu sorular haklı olarak soruluyor, konuşuluyor ve tartışılıyor. Elbette en doğrusunu zaman gösterecektir.

Ne olursa olsun, Türkiye, denge politikasıyla kendini bir pakta mahkûm etmeden, karşılıklı hak ve çıkar temelinde bu tür birliklerden azami derecede istifade etmelidir. Dünyanın büyük bir köye dönüştüğü günümüzde ülkeleri bir arada toplayan bu birlik ve paktların kurulması gayet normal ve bir ihtiyaçtır.  Bu hem ülkelerin menfaatine hem de dünya barış ve istikrarına katkı sunacaktır. Yeter ki, bu tür yapılar dünya üzerinde bazı ülkelerin hegemonya kurma aracına dönüşmesin. Batı ve ABD emperyalizmine karşı kurulan bu paktlar, zamanla ülkeleri ve halkları sömüren emperyalist güçlere evrilmesin…