• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Tunus, uzun yıllar diktatörler tarafından idare edilen ve Muhammed Buazizi'nin kendini yakmasıyla başlayan protestoların sonucunda gelişen ‘Arap Baharı’nın doğum yeri.

Buradan yayılan sinerjiyle birçok ülkede diktatör ve yönetimlerine karşı korku bariyerini aşan halklar meydanlara inmişti.

İşte bu Tunus 12 yılın ardından yeniden bir diktatörün adım adım işbaşına gelmesine şahitlik ediyor.

Cumhurbaşkanı Kays Said, kendi diktatörlüğüne zemin hazırlamak için ekonomik gidişattan rahatsız olan bazı protestoları bahane göstererek yetkisi dahilinde olmadığı halde 25 Temmuz 2021'de Meclisin çalışmalarını askıya aldı, milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdı. 22 Eylül 2021'de yeni kararnamelerle de hem yetkilerini genişletti hem de yürütme organını kendisine bağladı.

Kendisinin yarattığı ‘siyasi krizden çıkışın yol haritası’ olarak da 25 Temmuz 2022’de Anayasa Değişikliği Referandumu, 17 Aralık 2022’de de eren genel seçimlere gidileceğini bu tarihe kadar da Meclisin kapalı tutacağını açıkladı.

Esasında bütün bu çalışmalar kendi diktatörlüğünü yasal bir zemine oturtmak ve ülkeyi istediği gibi idare etmenin altyapısıydı. Anayasa profesörü olan Kays Said, bütün bunların ne yasal ne de hukuki zemini olmadığını en iyi bilenlerdendi.

Yeni Anayasayı açıklanan tarih olan 25 Temmuz’da referanduma götürdü.

Yarı parlamenter sistemi içeren 2014’teki anayasanın yerini alacak yeni anayasa, cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanıyan 142 maddeden oluşuyor.

  • Anayasada "Tunus'un dini İslam'dır" maddesi, yerine "Tunus, İslam ulusunun bir parçasıdır" maddesine yer verildi.
  • Geniş yetkilerle donatılan, hükümet başkanını ve üyelerini atayan Cumhurbaşkanını ise kontrol edecek bir kurum ve mekanizma yok…

Muhaliflerin ülkede OHAL şartlarının ve siyasi baskının devam ettiği bir süreçte yapılacak bir referandumun halkın özgür iradesini yansıtmayacağını, sonuçlara güvenilemeyeceğini gerekçe göstererek halkın referandumu boykot etme çağrısında bulundular.

Bu çağrılar karşılık buldu ve halkın ezici çoğunluğu sandık başına gitmedi. Ülkede toplam 9 milyon 278 bin 541 kayıtlı seçmenin yüzde 27,54’ü yanı  2 milyon 830 bin 94’ü sandığa gitti. Sandığa gidenlerin yüzde 94,6’sı yeni anayasaya "evet", yüzde 5,4’ü ise “hayır” dedi.

Açıklanan bu rakamların ne kadar doğru olduğu belli değil. Tunus Adil ve Demokratik Seçimler Derneği (ATID), seçimle ilgili olarak yapılan ihllalleri sıralayarak "Gözlemcilerin engellenmesi, seçmen listelerinde yaş ayrımının olmaması ve bazı seçim merkezlerinde oy kullanma gizliliğine dikkat edilmemesi gibi birçok seçim ihlali’ kaydettiklerini açıkladılar.

Türkiye halkı olarak Cumhuriyet döneminde ‘açık oy, gizli tasnif’ ve siyasi baskı döneminde yapılan şaibeli seçimlerin nasıl sonuçlandığını çok iyi bilmekteyiz.

Uzun yıllar diktatörlerin idaresinde ve Arap Baharı döneminde büyük bedeller ödeyen Tunus halkı bu muamele ve sonucu hak etmiyor. Tarihin hiçbir evresinde askeri ve anayasal darbelerle işbaşına gelen yönetim ve dikta rejimleri halkın sorun ve problemlerine derman olamamışlardır. Ülkede barış, huzur ve istikrarı sağlayamamışlardır. Bu Tunus için de geçerlidir.

Bundan sonra Tunus’ta ekonomik, siyasi ve yargı alanındaki sorunlar katmerleşerek devam edecektir. İnsani hak ihlalleri artacak, hak-hukuk ayaklar altına alınacaktır. Ne yazık ki eski sistemin kalıntıları ve bu durumdan nemalanan Batı dünyası bu durumun devam etmesini istiyor.

Bu sürecin uzaması, halkı daha çok acı çekmesine ve dikta rejiminin kurumsallaşması anlamına gelmektedir. Muhalif parti, kurum ve şahsiyetler bu diktatörlüğe karşı birleşmeli, bütün meşru yollar kullanılarak Tunus halkının devrim ve rüyalarının çalınmasına ve bir diktatöre tekrar teslim edilmesine izin verilmemelidir.