• DOLAR 34.363
  • EURO 37.014
  • ALTIN 2971.544
  • ...

Siyonizm, ‘vatansız bir halkı, halkı olmayan bir toprakta toplamak’ teorisi doğrultusunda dünyadaki bütün Yahudileri Filistin’de kuracakları milliyetçi devlette toplamayı hedefleyen, buna ulaşmak için Filistinlilere yönelik kendi topraklarında katliam, tehdit, soykırım ve sürgünlerle gerçekleştirmeye çalışan bir işgal projesidir. 

Bu projeye inanan, hizmet eden herkes siyonisttir. Bütün Yahudiler siyonist olmadığı gibi bütün Siyonistlerin Yahudi olma şartı yoktur.  

ABD Başkanı Joe Biden’ın daha önce dile getirdiği ve geçen hafta Filistin topraklarına yaptığı ziyarette tekrar ettiği ‘siyonist olman için Yahudi olmana gerek yoktur’ cümlesi bu gerçeği ortaya koymaktadır.

Bütün ABD başkanları cumhuriyetçi-demokrat, beyaz-siyah, Hristiyan-Yahudi, Müslüman (Obama’nın Müslüman olduğu dillendirenler oldu), istisnasız tümü Siyonizme hizmet etmişledir. Bu ABD’nin değişmeyen bir politikası olmuştur. Siyonist rejimin güvenliği ABD’nin güvenliğinden daha çok önemsenmektedir.

Bütün başkanlar iş başına gelmeden siyonizme hizmet edeceklerini açıklar, seçildikten sonra muhakkak işgal rejimini ziyaret eder, işgal rejiminin şefleriyle görüşür ve vaatlerinin arkasında olduklarını pratikle gösterirler.

ABD Başkanı Biden, Filistin’i, işgal altındaki toprakları ve Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasından sonra bölgeye yaptığı ilk ziyarettir…

Bu ziyarette, Cidde’de Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) toplantısına katılımının yanında Mısır, Irak ve Ürdün yöneticileriyle de bir araya gelecek…

Bu ziyaretin ve görüşmelerin temel amacı, siyonist işgalin güvenliğinin sağlanması ve bunun nasıl devam edeceğidir. ABD’nin İslam ülkelerinin yöneticileri üzerindeki etkisinden istifade edilerek siyonist işgal rejiminin güvenliğinin sağlama alınması, işgale direnen şahsiyet, hareket ve devletlerin tehdit, şantaj ve baskıyla bundan vazgeçirilerek boyun eğdirilmesidir.

Biden’ın ziyaret öncesi Washington Post gazetesinde, yayınlanan makalesi bu ziyaretin amaçları hakkında önemli ipuçları barındırmaktadır. Makalede, İran’ın nükleer teknoloji meselesinde 2015 Anlaşmasına dönmeye zorlanması ve İran tehdidine karşı bölgesel ittifak oluşturulmasına öncülük yapılmasının hedeflendiği ifade edilmektedir.

Filistin topraklarını işgal eden, Filistin halkına soykırım uygulayan, Müslümanların kutsallarından Kudüs ve Aksa’yı işgal eden, Suriye’yi, Lübnan’ı istediği zaman bombalayan, İran bilim adamlarına yönelik suikastler düzenleyen, ellerinde yüzlerce nükleer füzesi olan siyonist işgal rejimi ümmet için bir tehdit ve korku kaynağı olmuyor da İran, Hamas ve işgale karşı direnen onurlu Müslümanlar, ümmet için  tehdit oluyor…  ABD’nin coğrafyamızdaki üsleri ve şeytani planları Müslümanlar için tehdit olmuyor da İhvan, ümmet için tehdit oluyor…Türkiye, Suudi ve Körfez ülkeleri için tehdit oluyormuş?

Bu tehdidi kim belirliyor, diye soracak olursak… Dünyanın en büyük emperyalisti olan, İslam coğrafyasını işgal eden, Müslümanların yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömüren, Müslümanları birbirine düşüren, siyonizmin bir numaralı hamisi ABD, bunu belirliyor..

Müslümanlar kendi düşmanlarını tanıyamayacak, kendilerine tehdit olan unsurları belirleyemeyecek kadar aciz ve zavallı…  ABD, büyük lütufta bulunuyor ve bize düşmanlarımızı tanıtıyor.

Müslümanlar bu zillet ve onursuzluğu asla kabul etmemeli.

Bütün ihanet planları, bazı İslam ülkelerin yöneticilerinin Siyonistlerle ilişki geliştirmesine rağmen, siyonist rejime yönelik devasa askeri ve ekonomik desteğe rağmen işgal rejimi siyasi açıdan zor durumdadır.  Kuruluşundan itibaren ‘Yok olma sedromu’nu yaşamakta kurtulamıyor, kendini güven içerisinde hissetmiyor.

Filistin halkının bağrından çıkan ve günbegün büyüyen İslami Direniş hareketi dünden daha güçlüdür ve yarın bugünden daha güçlü olacaktır. Bazı İslam ülkelerin yöneticileri Siyonistlerle ihanet içerisinde olsalar da Müslüman halklar bu ihaneti asla kabul etmeyecekler.

Bu durum siyonist rejimi ve hamisi ABD’yi korkutma ve paniklemektedir. Bu ziyarette yürürlüğe girmesi planlanan şeytani plan ve projeler, öncekiler gibi akim kalmaya mahkûmdur. Yeter ki Müslümanlar uyanık olsun, Aksa davası etrafında birlik ve beraberliklerini sağlasınlar, sorun ve problemlerini kendi aralarında kardeşlik hukukuna uygun çerçevede çözüme kavuştursunlar…