• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Yaklaşık 12 yıl önce Tunus’ta ‘onur ve özgürlük’ adı altında gelişen protestolarda 26 yaşındaki seyyar satıcı Muhammed Buazizi, kendini yakarak farkında olmadan küresel manada gelişecek olayların başlangıcını fitilledi. Sokaklara dökülen halk,  23 yıldır ülkeyi diktatörlükle yöneten Zeynel Abidin Bin Ali’yi ülkeden kaçmak zorunda bıraktı.

Ülkede ‘Yasemin Devrimi’ olarak tarif edilen bu süreçte özgür seçimler gerçekleşti. 217 sandalyeli Mecliste Nahda Hareketi 89 sandalye alarak birinci parti oldu. Aralık 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçiminde El-Beci Kaid es-Sibsi, seçilirken hükümet Nahda ve Nida partilerinin koalisyonuyla kuruldu.

2019’deki seçimlerde Kays Said yeni cumhurbaşkanı seçilirken Nahda’nın meclisteki koltuk sayısı 52’ye geriledi ve koalisyon hükümetinde yer aldı. Fakat ülkede halkın kazanımlarını teminat altına alacak bir sistem tesis edilemedi. Hükümet halkın ekonomik ve diğer alanlardaki beklentilerini karşılayamadı. Bunu fırsat bilen iç ve dış güçler, halkı hükümet ve Nahda’ya karşı protesto ve gösterilerle sokaklara çıkarttı. 

Bir asırdır emperyalistlerin İslam ülkelerinde hayata geçirdikleri kirli plan Tunus’da devreye girdi. Cumhurbaşkanı Kays, 26 Temmuz 2020’de hükümet ve meclise karşı bir darbe yaptı. Kendince Anayasa’nın 80. maddesinden aldığı yetkiyle meclis ve hükümeti feshettiğini, milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdığını ilan etti. Ne hikmetse bütün darbeciler ‘Anayasadan’ aldıkları yetkiyle darbe yaptıklarını iddia ediyorlar.

30 gün sonra bir hükümet atayacağına dair söz vermesine rağmen halen yerine getirilmedi. Çıkardığı kararnamelerle yürütmenin yanında yargıyı da kendine bağladı. Siyasi krizden çıkış yolu olarak 17 Aralık 2022’de erken seçimlere gidileceğini ve ancak o zaman meclisin açılacağını duyurdu.

Darbecilerin tıynetlerinin bir gereği ve suçluluk psikolojisiyle her söylemlerinde halkın ve ülkenin menfaatleri için çalıştıklarını söylerler. Kays da halkın oylarıyla seçilenden oluşan meclisi ve meclisten güvenoyu alan hükümeti görevden alıyor ve bunu da Anayasa’nın kendisine vermiş olduğu yetkiyi kullandığını tekrar ediyor.  

Bu nasıl bir yetki, nasıl bir anayasa…  Bu darbeyi yapan Kays, bir de anayasa profesörü, diye kendince ahkâm kesiyor… Okuma yazması olmayan sıradan bir insan dahi bunun bir ‘darbe’ olduğunu söyler…

Bu da yetmemiş olmalı ki Kays, diktatörlüğünü hayata geçirmek için yeni adımlar atmaya devam ediyor.

Kays, 1 Haziran 2022 Çarşamba günü önemli yargı kurumlarının başkanları ve üst düzey yargıçlarının da içinde olduğu 57 yargıcı görevden aldı. Bunu yaparken de  ‘yolsuzluk, gizli anlaşmalar yapma ve teröre karışma şüphesiyle yargılananların suçlarını örtbas etme ithamıyla’ yargıçları görevden aldı. Öyle bir durum var ise bu yargıçların hakkında bir soruşturma açılmalı, haklarında suç duyurusunda bulunmalı ve mahkemelerde yargılanmalılar.  Ama Kays da diğer diktatörler gibi ‘ben yaptım, oldu’ edasıyla hareket ediyor.

Temel amacı da kendisine karşı durabilecek, yargıçların tasfiyesi ve her dediğini yerine getirecek, geçmişten günümüze yaptığı ve yapacağı yeni zulümlerin üstünü örtecek sözümona yargıçları göreve getirmektir.

Bütün bunlar olurken demokrasi havarisi kesilen, insan hakları ve özgürlükler için ülkeler işgal eden ABT ve Batı dünyasından tık yok. Aksine Kays’ın yaptıkları darbe aleni ve gizli bir şekilde desteklenmektedir.

Bütün bunlara karşı Tunus halkı, hep birlikte bu dikta rejime karşı durmalı, kazanımlarının muhafazası ve adil bir sistemin inşası için meşru çerçevede harekete geçmesidir.