• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Bu gece, İslam tarihinde çok önemli bir hadise olan İsra ve Mi’rac hadisesini idrak edeceğiz.

Bu hadisede Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam, bir gece vakti Mekke’den Kudüs şehrine, Aksa’da bütün peygamberlere imam olarak namaz kıldırdıktan sonra Cebrail eşliğinde gök katmanlarını aşarak Sidret’ül Münteha’ya ulaşmıştır.

Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve ayetle sabit olduğu üzere ‘etrafı bereketlendirilen’ kutsal belde olmasının yanında İsra ve Mi’rac hadisesiyle önemi daha da artmıştır.

Peygamberimiz AS. “Yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur. Benim şu mescidime,  Mescid-i  Haram’a  ve  Mescid-i  Aksa’ya” diye buyurmuştur.

İşte etrafı mübarek kılınan Aksa ve Kudüs, Siyonistlerin işgali altında ve buranın sahibi olan Müslümanlara her türlü zulüm reva görülüyor.

İsra ve Mi’rac hadisesini yâd ederken Kudüs ve Aksa’nın içinde olduğu durum unutulmamalıdır. Bunu dikkat çekmek için 10 yıl önce Doğruhaber gazetesinde İsra ve Mi’raç hadisesinin yıl dönümde ‘ İşgal atında Mi’racı yâd etmek’ adıyla bir yazı yazmıştım.

Bu yazıda ‘Müslümanlar olarak bu gecede yapılması gereken ibadet, zikir, dua, vaaz ve nasihatlerin yanında belki de daha da önemlisi Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın içinde bulunduğu halin ve ümmetin gerekenleri tam anlamıyla harekete geçmemesi tefekkür edilmeli, bunun muhasebesinin yapılmasıdır. Tüm dünyaya Kudüs’ün içinde bulunduğu tehlikeli durumun anlatılması, bu endişenin Müslümanlara anlatılması ve bu durumun kabul edilmediği haykırılmalıdır. Bu gece ve günler, salt mistik bazı konuşma ve anmalardan ziyade, Kudüs’ün esaretten kurtarılmasının müzakere edilip planlandığı, Siyonist işgal ve zulmün protesto ve tel’in edildiği vakitler olmalıdır.

Mi’rac geceleri, Siyonistlerin ve işbirlikçileri için kâbus vakitleri olmalıdır. Miraclar, Müslümanların Kudüs ve davası etrafında kenetlenerek zulme ve istikbara karşı seslerini haykırarak atılımların gerçekleştiği gecelere dönüşmelidir. Namazın farz kılındığı ve Resulullahın Sidret’ül Münteha’ya yükseldiği bu gece, Müslümanlar için de Allah’a yoluculuk, madden ve ma’nen yükselme vakitleri olmalıdır.  Yoksa İsra ve Miracı anmanın bir anlamı olmayacaktır...’

Elhamdullillah bu durum dünyanın farklı Müslümanların da dikkatini çekmiş, müzakere ve istişareler sonucunda İsra ve Mi’rac hadisesini içerisinde barındıran Recep ayının son haftası geçen yıldan itibaren ‘Dünya Kudüs Haftası’ olarak idrak edilmeye başlandı. Yıllardan beri Ramazan ayının son cuması ‘Dünya Kudüs Günü’ olarak kutlanıyor. Keşke ümmet, 12 aydan bir ayı da ‘Dünya Kudüs Ayı’ olması üzerinde ittifak etseydi. İnşallah o ay da gelir.  

Kudüs ve Aksa’nın gündeme girmesi, günler, geceler ve haftaların belirlenmesi aynı zamanda işgalin sona ermesi, özgürlüğe giden sürecin yaklaştığının da göstergesidir. Gündemde olmayan gözden ırak olur.  Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Gönülden ırak olan da unutulmaya mahkûmdur. 

İnşallah bu gün ve haftalar, etkinlik ve programlar bizi Kudüs’e, Kudüs’ü bize, bizleri de birbirimize daha da yakınlaştıracak ve birleştirecektir.

Kudüs Haftası, İsra ve Mi’rac’ımız mübarek olsun. İnşallah bundan sonra özgür Kudüs’te Mi’raclarımızı yâd ederiz.