• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Geçen haftalarda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne ya da Kürdistan Bölgesi olarak adlandırılan bölgeye beş günlük bir ziyaretimiz oldu. Ziyaretimizin tamamı başkent Erbil (Hewlér)’de gerçekleşti.

Bazılarının iddia ettiği gibi ne Türkiye’de ne de dünyanın hiçbir yerinde ‘Kürdistan’ yoktur, söyleminin içinin boş olduğunu gördük. Tam tersine Kürtler ve Kürdistan’ı kendi gözlerimizle gördük. 

Coğrafyalar isimlendirilirken bazen bir dağdan bazen bir sudan bazen de orada yaşayan ırk üzerinden isimlendirilmiştir. Bu isimle bir devletin olup olmaması önemli değildir. Hindistan, Türkistan, Çeçenistan, Arabistan gibi…  Sadece bugün değil binlerce yıldır dilleriyle, kültür ve gelenekleriyle ekseriyetle bu bölgede Kürt halkı yaşadığından dolayı bu coğrafyaya ‘Kürdistan’ denmiş ve söylenmeye devam ediliyor. Bütün tarih kitaplarında 1. Meclis tutanaklarında ve dünyada hep bu isim kullanılmıştır.

İşte bu Kürdistan coğrafyası İngilizlerin emperyalist politikalarının devamı, ümmet içerisine fitne ekme emelleri, Selâhaddîn-i Eyyûbi’nin Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturmasının bir intikamı olarak Kürtler dört Müslüman ülke arasında bölündü. Ve dört ülke içerisinde ve coğrafyamızda 100 yılı aşkındır sorun olmaya devam ediyor. Türkiye, Irak, İran ve Suriye; Kürtlerin düşürüldüğü bu duruma nihai çözüm bulamadıkça hem kendileri hem coğrafyamız rahat etmeyecektir. Sadece Türkiye, Kürt meselesini çözmek için insan kaybı ve yaşanan acılar bir tarafa, ekonomik olarak yüz milyarlarca dolar harcadı ve halen harcamaya devam ediyor. Kürt meselesini kardeşlik ve birlikte yaşamla çözüme kavuşturan bir Türkiye, birçok prangayı kıracak, her açıdan çağ atlayacaktır.

Bu duruma binaen HÜDA PAR, ilk ve halen tek olan temsilciliğini Mayıs 2019 tarihinde Erbil’de açtı. Temsilciliğin açılışında Genel Başkan İshak SAĞLAM, amaç ve hedeflerini şöyle açıklamıştı. 

"… Kürtler, Türkler, Farslar ve Araplarla iç içe yüzyıllardan beri beraber yaşayan bir kavimdir. Ama maalesef 100-150 yıldan beri Kürtlerin sorunları, iç kargaşalar başladı ve bitmek bilmez bir şekilde devam etmektedir. Bu ilk temsilciliğimizin Kürdistan'da açılmasının bu sorunların çözümü noktasında bir katkı vereceğini ümit ediyoruz… 

Buradaki siyasi partiler, oluşumlar, hareketler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleriyle tanışmak, kaynaşmak ve kendimizi anlatmak için temsilcilik açtık. Bu açıdan inşallah gidiş gelişler oldukça sorunların konuşarak, anlaşarak, bir araya gelerek halledileceğini de gösterecektir. Ümit ediyoruz, buradaki bütün gruplarla eşit şekilde diyalogumuz olacak. Bu temsilciliğimizin Türkiye'deki vatandaşlarımız ile Kürdistan'daki vatandaşların kaynaşması noktasında da inşallah biz bir adım olacağını ümit ediyoruz…

Aradan yaklaşık iki buçuk yıl geçti. Salgın hastalık korona süreci zaman zaman sekteye uğratsa da ziyaretlere devam edildi. Genel Başkan dâhil farklı düzeylerde ziyaretler gerçekleşti. Sadece bir tarafa yönelik değil, toplumu oluşturan bütün parti, cemaat ve şahsiyetler ziyaret edildi. Sıcak ve samimi görüşmeler yapıldı. Sorun ve problemlerin çözümü noktasında istişare ve fikir alış-verişinde bulunuldu. Samimi dostluklar kuruldu. Görüldü ki aramıza çizilen sınırlar sun’idir. Pratikte, halkların gönlünde bunun bir karşılığı yoktur. Konuşarak çözemeyeceğimiz tek bir sorun ve problemimiz yok. Bizler aynı vücudun parçalarıyız. Acılarımız, sevinçlerimiz, inancımız, dilimiz, derdimiz ve devamız bir.

Sınırın bir tarafında yaşanan acılar ve sevinçler mayın tarlası, tel örgü, beton duvarları dinlemiyor. Sonuçta yüz yıl önce tavuklarımız birbirine karışır, aynı düğünlerde birlikte halay çeker, aynı cenazenin tabutunu taşır, birlikte ağlar, birlikte gülmüşüzdür. Batı dünyası aralarındaki sınırları kaldırırken, bizi bölmek ve birbiriyle savaştırmak için aramıza ha bire sınırlar çizmişler. Bizler de bu sınırları kutsal olarak kabul etmişiz.

Görüştüğümüz bütün kesimler, kardeşlik diyor, huzur diyor, komşuluk diyor. Kaderimiz bir, diyor. Ulusalcılık, milliyetçilik, savaş ve çatışma, hiçbirimize fayda vermedi ve vermeyecek. Dış güçler bize huzur getirmedi ve bundan sonra da getirmeyecek.

Coğrafyamız, dünyanın en nadide bölgelerinden biri. İklim ve coğrafyasıyla, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarıyla düşmanları kıskandıracak kadar güzel ve yaşanası yerler. Eksiğimiz yok. Varsa bir eksiğimiz kaybolan kardeşliğimizdir… Bu huzur da ancak birlikte elde edilir ve karşılıklı diyalog ve kardeşliğin tesis edilmesiyle geri gelir.

Temennimiz, coğrafyamıza akıl, sağduyu ve kardeşlik hâkim olur. Bizi bölen sun’i sınırlar sembolikleşir.  Kötüler ve işgalciler kaybeder, iyiler kazanır. HÜDA PAR olarak da bu kardeşliğe katkı sunmaya devam ederiz.