• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Yaklaşık iki yıldır devam eden ve ismine Arap Baharı denilen süreç devam ediyor. Bu süreçle beraber Müslümanlar diktatörlerden kurtulma, rahatlama ve kendilerini ifade etme imkânı buldular.  Bu süreç sancılı, sıkıntılı, istenilen hız ve nitelikte olmasa da Müslümanların lehine geliştiğini kimse inkâr edemez.  Örgütlenme ve teşkilatlanma imkân ve fırsatı bulamayan fakat halk bazında var olan İslami muhalefet, bu süreçte hızla teşkilatlanmaya ve ülkedeki iktidar ve rejimlere alternatif olma yoluna girdiler. Buna Suriye örneğini verebiliriz. Hama Katliamı ve sonrasında gelişen süreçte Suriye İhvanı, kendini toparlama ve yeniden teşkilatlanmaya fırsat bulamadı. Var olan muhalefet ve İslami yaşantı fert bazında kaldı. İslami yaşantısı olan, düşünce ve hayalinde İslami devlet kurma hedefi olan birbirinden kopuk milyonlarca muhalif Müslüman…

 İşte birbirinden kopuk olan bu Müslümanlar, bir araya gelme, teşkilatlanma imkân ve fırsatı buldu. Ki görüştüğümüz Suriyeli bazı âlimler bunu şöyle ifade etmekteler.

Esad rejiminin baskı ve korkusu, sınır tanımayan acımasızlığı ve bunun yanında Müslümanları toparlayacak, teşkilatlayacak şahsiyetlerin şehid olması, cezaevine girmeleri ve muhacir olmalarından dolayı örgütlü bir İslami hareket oluşmadı. Bu süreçle beraber Müslümanlar hızla teşkilatlanmaya başladılar.  Müslüman olduğu halde farklı saflarda mücadele veren insanlar da Müslümanların safına katılmaya; İslami söylem ve hedefi olmayan, farklı muhalefet grupları da bu süreçle beraber İslamileşmeye başladılar. Çünkü halk, Müslümandır ve İslam`dan başka ideoloji ve fikirlerin buralarda barınması mümkün değildir` diyerek kanaatlerini ve geleceğe dair umutlarını dile getiriyorlar.  

Diğer taraftan kendisine iktidar olma yolu kapatılan köklü İslami cemaat ve hareketler de bu süreçle beraber iktidar veya iktidar ortağı olma fırsatını yakaladılar. Buna en iyi örnek olarak Mısır`ı gösterebiliriz. Her türlü oyun, entrika ve baskıyla kontrol altına alınmaya çalışılan, kendisine iktidar olma fırsatı verilmeyen İhvan, bu süreçle beraber iktidarın alternatifsiz adayı olma imkânı buldu. Bu süreçle esaretten özgürlüğüne kavuşan Muhammed Mursi, kendisini cumhurbaşkanlığı koltuğunda buldu. Yasama`nın tek dayanağı İslam`dır, diyen anayasa taslağı da her türlü dezenformasyon, kışkırtma, oyun ve entrikaya rağmen referandumdan ‘evet` oyu alarak yasalaştı.

Gelişen bu süreçte Batı dünyası, Amerika ve İslam ülkeleri üzerinde derin hesapları olan güçler de ortaya çıkan bu enerji ve değişimi kendi lehlerine çevirmek, çıkar ve menfaatlerini muhafaza etmek için her türlü oyun ve entrikaları sahneye koymaktan geri durmadılar ve durmayacaklardır. Bu zalimlerin, ‘buyrun iktidar sizindir` veya ‘yenildik artık size karışmayacağız` demesini de kimse beklememeli. Şeytan ve avanesi zayıflar, geriler ama şeytanlıklarından bir an olsun geri durmazlar. Otuz yılı aşkın süredir gerçekleşen İran İslam Devrimi`ne rağmen Amerika İran`dan hala ümidini kaybetmemiş,  içerden ve dışardan her gün yeni fitne ve entrikaları yürürlüğe koymaktadır. Şeytan; fakirle uğraştığı kadar zenginle de uğraşır. Zayıf ve hastayla uğraştığı kadar sağlam ve sıhhatli olanla da uğraşır. Dışarda özgür olanla uğraştığı kadar cezaevinde, dört duvar arasında olanla da uğraşır. Zayıf imanlılarla uğraştığı kadar, imani kâmil olan zatlarla da uğraşır, hatta onlarla daha fazla uğraşır. Ebu Cehille de uğraştı, Peygamber aleyhi`s-selatu vesselam ile de uğraştı.

Kısacası şeytan ve avanesi, Müslümanlarla her zaman, her şart ve her mekânda uğraşır. Fert iken de, cemaat iken de, hareket iken de, parti iken de, devlet iken de…  Müslümanlar için nihai bir zafer ve galibiyet; tüm yeryüzünde İslam`ın hâkim olması ve şeytanın yok olmasıdır. Bu da hâlihazırda ve pratikte mümkün değildir. Ama her aşama ve merhalenin bir sonucu, zafer ve mağlubiyeti vardır. Müslümanlara düşen; uzun soluklu bu mücadelenin safhalarındaki sonuca bakarak ne umutsuzluğa ne de zafer sarhoşluğa kapılmadan mücadelelerine devam etmeleridir…