• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Toplum ve birey olarak her şeyin sahtesinden, taklidinden, çakmasından ve çürüğünden şikâyet ederiz. Sahte gıda ürünleri, öldüren sahte içkiler- sanki gerçeği öldürmüyormuş- gdo`lu ürünler, kiremit tozundan tutun da bağırsak ve patatese kadar kırmızı et diye sucuk, salam ve kıyma içine katılan maddeler…
Bu sahtecilikle, doğal olarak her devlet ve her birey mücadele eder veya mücadele ettiğini dillendirir. Ülkemizde salt sahte gıdalarla mücadele için bütçeler ayrılmakta, onbinlerle ifade edilen denetmen, ekipman ve laboratuarlarla denetim, takip ve tespiti yapılmaktadır. Buna rağmen önüne geçilememekte, her gün yeni bir gıda maddesinin sahtesi ve taklidi ortaya çıkarılmaktadır.
Bozulma ve sahtecilik, salt bununla da değil, aynı zamanda sahte doktor, sahte uzman, sahte politikacı, sahte akademisyen ve yerine göre sahte din adamı…
Yıllardır insanlarımızı aldatan ve sözlerini tutmayan, ‘dün dündür, bugün bugün` siyasetçilerden tutun da görevi dışında darbe, fişleme, toplum mühendisliğine soyunan; asker, istihbaratçı, akademisyen, bürokrat ve sözde aydınlar…
İnsanların en zayıf ve aciz olduğu hastalık döneminde rant devşirmeye çalışan ‘bu hastaları nasıl iyileştirebilirim` den ziyade ‘bu hastadan ne kadar koparabilirim` düşüncesine sahip kimi doktor ve hastaneler…
Kuruluş amaç ve gayesi adalet dağıtmak, zalimden hesap sormak, mazlum ve mağdura hakkını iade etmek olan mahkeme ve hâkimlerin yerine; zalimle işbirliği yapan, cüzdanıyla vicdanıyla karşı karşıya geldiği zaman cüzdanından yana tavır alarak zulmü tasdik eden noterler…
Halkı bilinçlendirmek, haklarını savunmak, sağlıklı bir toplumun oluşması için yapıcı eleştiri ve öneri getirmesi gereken ve bu yolda halkın savunucusu olması gerekirken; tam tersi asparagas ve düzmece haber ve gündemlerle halkı uyutan ve manipüle eden sözde sahte yazar ve gazeteciler…
Kısacası günümüzde toplumsal bozulma, salt bir kesimle veya sanat erbabıyla sınırlı kalmamış, tüm toplumu ve katmanlarını sarmıştır. Toplumu meydana getiren insan bir bozuldu mu, bu insandan neşet eden tüm meslek ve sanat erbabı bozulur, yaptığı her türlü madde ve yetiştirdiği her türlü ekin ifsad olur. Her şeyin hammaddesi insandır. Bozuk olan hammaddeden sağlam mal üretilemez, ekşimiş, kokmuş hamurdan lezzetli ve sağlıklı ekmek yapılmaz. Hani derler ya ‘tuz koktu mu her şey kokar` sözünden daha vahim olanı ‘insan bozuldu mu her şey bozulur` sözüdür. AllahuTeâlâ`nın Bakara suresi 205. Ayette ifade ettiği gibi ‘O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar…` fermanı pratiğe geçer.
Rahmetli Hasan El Benna, Mısır`ın o günkü bürokrasisini ve toplumun düştüğü bozulma ve yozlaşmayı şöyle anlatır; Devlet kademesinde bir memur, bir makam sahibi olmak için birçok kapı çalmak, el-ayak öpmek, onur ve şerefini bir kenara bırakmak gerekir. Kaldı ki böyle biryolla işbaşına gelen bir insandan onur, adaletli uygulamalar ve davranışlar beklenemez…
Aynen öyle; günümüzde de her şeyin mayası olan insan nesli bozulmuştur. Temeli haramla beslenmiş insanların sulbünden meydana gelen, fasit ortamlarda haramlarla beslenen, gayri İslami eğitimle yetişen bir nesilden ne beklenir? Elleri kirli olanlar etrafı temizleyemez, olsa olsa daha da kirletir. Salih bir nesil, ancak salih ailelerde ve salih ortamlarda yetişir ve bu nesilden beslenen bir toplum ancak sağlıklı bir toplum olur. Bu toplumdaki bireyler onurlu ve şerefli davranır; zulme, adaletsizliğe karşı başkaldırarak despot ve diktatörleri alaşağı edecek, toplumu düşmüş olduğu ifsaddan ve kirlenmişlikten kurtaracaktır.
Bunun içindir ki İslam dini merkeze insanı koymuştur. Tüm çaba ve gayreti toplumu ve insanı ıslah etme üzerine bina etmiştir. Belli bir sınıf, yaş, ırk ve zümreyi değil, tüm insanlığı hedefine koymuştur. Ayetlerdeki çağrı, tüm insanlığadır. Kadın erkek, çocuk yaşlı, şehirli bedevi, memur amir, işçi patron her kesime hitap etmiştir. Peygamberimiz aleyhi`s-selatu vesselam insanlarda Allah inancını, ahiret ve hesap verme düşüncesini yerleştirmiştir ve bunda da başarılı olmuştur. İnsanı ıslah edebilen bir din ancak toplumları ve halkları ıslah edebilir. Allah bizleri ıslah olan insanlardan ve toplumlardan eylesin.