• DOLAR 34.597
  • EURO 36.18
  • ALTIN 2992.018
  • ...

Allah Teâla faizi (riba) haram, ticareti helal kılmıştır.

Haram olması fert ve toplumsal birçok maslahatına binaendir. Faiz, paradan para kazanmadır, tefeciliktir. Üretime, istihdama, topluma, ülke ekonomisine hiçbir katkısı yoktur.

İnsanlar en doğal ihtiyaçlarını karşılamak, yerine göre borçlarını ödemek için paraya ihtiyaç duyar. Parası olmadığı zaman da başkalarından alma yoluna gider. Bunu ya faizle ya da karz-ı hasen yoluyla tanıdık ve akrabalarından temin etmeye çalışır. İşte faiz, karz-ı haseni, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı ortadan kaldırır. Toplumu bir avuç tefeciye muhtaç hale getirir. Bu tefecilerin paradan para kazanarak bütün insanlığı sömürmesine yol açar.

Aynı şekilde devletler de ekonomilerini güçlendirmek, yatırım yapmak, işsizliği azaltarak istihdam alanları açmak, sosyal alandaki toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için paraya ihtiyaç duyar. Bulamadığında başkalarından borç almak durumunda kalır. Ülke içinde ve uluslararası finans kuruluşlarından -bunların önemli bir kısmı Yahudi tefecilerdir- borç alma yoluna gider. Bunlar da babalarının hayrına vermezler.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ve büyük ekonomilere sahip olmadığından bu tefecilere mahkûmlar.

Dünya Bankası, açıklanan 2019 yılı Uluslararası Borç İstatistikleri Raporunda düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye’yi 440,9 milyar dolarlık dış borçla en çok dış borcu olan 6. ülke olarak açıklamış. Aynı zamanda en çok dış borcu olan 10 ülke içinde dış borcun milli gelire oranında ise yüzde 59’luk oranla ikinci sırada yer aldı. Borcu, gelirinin yarısından fazla.

Hem var olan borcu ödemek hem de yatırım yapmak mevcut ekonomiyle mümkün değil. Ki Türkiye, sadece 2019 yılında toplam 99,6 milyar, ayda ise ortalama 8,3 milyar lira faiz ödedi.

2019’da 123.7 milyar lira açık verilen bütçe ile 2020 yılında 8 milyar 241 milyon doları faiz olmak üzere, toplam 39 milyar 622 milyon dolar dış borç ödemek zorunda. Ödeyemezse var olanların üzerine yeni borç ve faiz demek…

 

Bu tefecilere parmağını kaptıran elini, elini kaptıran da kolu ve bütün vücudu kaptırıyor.

Uluslararası tefeciler için faiz,  zahmet ve riske girmeden paralarına para katmadır. Türkiye gibi ülkeler onların velinimetleridir. Bu ülkelerin ekonomilerinin güçlenmesini, kendi ayakları üzerinde durmasını hiçbir zaman istemezler. Bunun devamı için her türlü gayrimeşru yola başvurmaktan çekinmezler. Ekonomik açıdan bağımsız olamayan bir ülke siyasi olarak bağımsız olamaz. Parayı veren odaklar aynı zamanda ülkeyi de yönetmek isteyeceklerdir ve yönetiyorlar da.

Faiz, günah ve haram, Allah’a isyan demektir. Haramdan hayır ve bereket gerçekleşmez.

Faiz, yatırımcının yatırım yapmaktan kaçması ve vazgeçmesidir.  

Faiz olunca yatırım olmaz. Yatırım olmayınca üretim olmaz. Üretimi olmayan ve bunu artırmayan bir ekonomi büyüyemez, istihdam alanları oluşturamaz ve işsizliğin önüne geçemez.  

İşsizlik, fakir ve yoksulluk, vergi gelirlerinin düşmesi ve bitmesi demek. Vatandaş, devlete olan borcunu ve vergilerini ödeyemez.

Devlet eğitime yatırım yapamaz. Bu da toplumun cahil ve geri kalmasıdır.

 Teknolojik gelişme için fabrika ve kurumlar kuramaz, AR-GE çalışmalarına bütçe ayıramaz.

Ülkedeki nitelikli insan göçü engellenemez. Siyasi alanda bağımsız politikalar üretemez ve uygulayamaz. Gençler evlenemez, aileler fakir ve yoksulluktan dağılıp giderler. Haramla beslenen nesilden dindar, salih bir nesil yetişmez ve salih bir ortam oluşmaz. Maddi ve manevi alanda hastalıklar salgın şeklinde ülkeyi kırıp geçirecektir. Cahil ve fakir olan bir toplumdan her şey beklenir.

İşte her kötülüğün altından haram kılınmış faiz ve uluslararası faiz lobileri çıkmaktadır.

Türkiye ve faiz belasından muzdarip olan ülke ve halklar bu faiz belasından kurtulmak zorundadır. Peygamber Aleyhisselamın risaletinden yaklaşık 23 yıl sonra Veda Hutbesi’nde faizi haram kılması manidardır. 

Müslüman halklar güç ve imkânlarını bir araya getirerek ancak bu vahşi kapitalist sisteme karşı durabilir. İslami İktisat sistemini yürürlüğe koyma imkânına kavuşabilirler. Yoksa bir avuç Yahudi tefecinin elinde -Allah muhafaza-  faizle nesillerimiz ifsat, kaynaklarımız heba olup gidecektir.