Dua, dua, dua…
Dua, “Çağırmak, seslenmek, yardım istemek” manalarına gelir.
Dua, insanın acziyetini anlaması, elindeki imkân ve kabiliyetlerin tükendiğini, işe yaramadığını anlamasıdır.
Dua, kendisini tehlikelerden koruyacak, bela ve musibetleri def edebilecek büyük ve güçlü bir makamdan yardım dilemedir. Bir feryat ve çığlıktır.
Dua, kâinat ve evrenin yegâne sahibi ile irtibatta olma halidir. Dolaylı değil direk, güç ve kuvvetin kaynağından istemedir. Bu gücün her daim kendisini gördüğünü, duyduğunu bilmesidir. Bu bilinç ve şuurla bela ve musibetler karşısında yılmaması ve ümitvar olmadır.
Dua, bütün dünya istese de O, dilemedikçe ve istemedikçe o işin olmayacağını bilmesidir.
Dua’nın önemine Kur’an-ı Kerim’deki birçok ayette değinilmektedir. Peygamber Aleyhisselamın hayatında da duanın önemi ve pratiğiyle alakalı çokça hadis ve örnek vardır.
“De ki: Duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?…” (Furkan: 77)
“İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.” (Yunus: 12)
“Rabbiniz dedi ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim.” (Mü’min: 60)
“Azabımız onlara geldiğinde hemen tazarruya girmeli değiller miydi!” (En’am: 43)
Peygamber aleyhisselam, duayı salt bir zaman ve mekana hasretmemiş, hayatının her alanına yaymıştır. Yemeğe başlarken ve bitirirken, yeni bir elbise alırken ve giyerken, uyurken ve kalkarken, tuvalete girerken ve çıkarken, kendisi bir dua olan namaza başlarken ve bitirirken, darlıkta ve genişlikte, seferde ve hazırda, ordusunu savaş için saf haline getirirken… kısacası her an kavli ve fiili dua ile Allah’a yalvarmış, yakarmış, istemiş, verdiklerine de şükretmiştir.
Geçmişte ve günümüzde bela ve musibetlere duçar olmuş nice insan ettikleri samimi dualar sayesinde rahatlamış, sıkıntı ve darlıktan kurtulmuş, istek ve arzularının gerçekleştiği sabittir.
Günümüzde bilimsel olarak yapılan birçok araştırma ve deneyde duanın gücü ispatlanmıştır.
70’lerden sonra ABD ve İngiltere’de yapılan araştırmalar, dua etmenin, insan sağlığı üzerinde olumlu etki yarattığını gösterdi. Klinik deneyler, insanın kendisi ya da bir başkası için ettiği duaların, hem eden hem edilen kişinin fiziki ve ruhi yapısına olumlu yönde katkıda bulunduğunu gösterdi.
Dua eden kişilerin beyin MR’arını çeken Harvardlı bilim adamı Herbert Benson, bu tarama ile vücudun ve beynin dua ederken değiştiğini ortaya koydu. ‘Yaptığımız beyin taramalarında, düzenli şekilde ibadet eden kişilerin, diğerlerine nazaran daha düşük tansiyona sahip olduklarını, daha az gerilim içinde olduklarını görebiliyoruz, açıklamasında bulundu.
Columbia Üniversitesi’nde yapılan araştırmada ise, üreme sorunları yaşayan kişiler için düzenli olarak dua okundu ve bir süre sonra bu kişilerdeki döllenme başarı oranının yüzde 8’den yüzde 16’ya çıktığı gözlemlendi.
San Francisco Hastanesi’nde 393 kalp hastası üzerinde yapılan bir başka araştırmada ise, 150 hasta için düzenli olarak dua edildi. Tanımadıkları kişilerin kendilerine dua ettiği bu hastaların, ilaç tedavisine daha çabuk cevap verdikleri tespit edildi. (http://bilimist.com/blog-58/dua-etmenin-ve-inancli-olmanin-gucu-bilimsel-olarak-ispatlandi.html)
İnsanlık ve ülke olarak ağır bir imtihandan geçiyoruz. Corona salgını velev ki yaptıklarımızdan, velev ki Allah’ın bizi sınamasından velev ki O’na tazarru edelim diye başımıza gelmiş olsun. İmam-ı Rabbani’nin ‘İki ordu vardır. Biri gaza ordusu, diğeri de dua ordusudur. Ve bu savaşlar, bu iki ordunun ittifakı ile kazanılır’ diye buyurduğu gibi bize düşen fiili ve kavli duada bulunmaktır. Sağlıkçılarımızın gazada olduğu, diğer kesimlerin de tedbirlere riayet ederek onlara yardımcı olduğu bu savaşı inşallah kazanacağız.